Özgür KARAKAYA
Köşe Yazarı
Özgür KARAKAYA
 

ORHAN VELİ KANIK

Dedikodu, sosyal bir olgu olarak insanın varoluşundan beri süregelmektedir. Sözün sonunun nereye varacağının da önemsenmediği durumlarda yapılan, kelimelerin eninde sonunda  ağızdan ilk çıktığı gibi kalmadığıdır.  Kolaycılığı getirmektedir. İnsanları birbirine düşerebilmektedir. Arkadaşlığı, dostluğu  olumsuz  yönde etkilemektedir. Yüzleşmekten çekinen, eleştiriyi karşısındakinin yüzüne karşı söylememeyi seçen bir tavrı getirmektedir.  Öğrenilen bilgiler de çarpıtılarak değiştirilmektedir. Yanlış bilgilerin yayılmasının önü açılabilmektedir.  Belki de hiç hoş olmayan yeni eklemeleri getirmektedir.  Doğruluk payı olsa da abartılar da doğruyu kapatabilmektedir. Sürüyü kabülümüzü sağlayabilmektedir.İlişkilere zarar vererek stresi beslemektedir. Özgüven ve  kendine güvensizliği içersinde barındırmaktadır.  Kişilerin enerjisini düşürmektedir. Olumsuz özelliklere, şikayetlere odaklanmayı getirebilmektedir.Kıskançlığın açığa çıkarılmasını sağlamaktadır. Güven ortamını bozmaktadır.. Zarar verme ihtimali de bulunmaktadır.  Sağlıklı iletişimi geri planda bırakmaktadır. “Ağzında bakla ıslanmamayı” anlatmaktadır.Yargılayıcı olmayı getirmektedir. Kültürel olarak da  dedikodu kelimesi insanların zihninde  olumsuzluğu çağırmaktadır.  Aleyhine çalışmayı, kızgınlığı körüklemektedir. “Kim ne giymiş, nereye gitmiş, kimle gitmiş, kim kimle yakalanmış, kimin eli kimin cebinde” vb nin sorulmasıdır.  Yönlendirmek için de  yapılmaktadır. Dedikodu yapılırken hiyerarşi kısmen yok olmaktadır.Kulaktan kulağa aktarımı sağlanırken dedikodular biçim değiştirebilmektedir; sadeleşebilir veya abartı katılabilmektedir.  Dolaşımda bulunduğu  alan dar bir çevredir. Çünkü nabız yoklamak için özellikle üretilen sansasyonlar da dedikodu tanımına girmektedir. Dedikodu çekememezliği de içersinde barındırmaktadır. Önyargının  oluşmasına  sebep olabilmektedir. Kaosu da beraberinde getirmektedir.  Toplumsal linç ve toplumsal kaosa sebep olacak dedikodular ise toplumda huzursuzluga, endişeye neden olmaktadır. Gerçekliği kanaatlerle sağlanmaktadır  Dedikodular bilgi eksikliği olan, kargaşa dönemlerinde daha çok ve hızlı oluşmaktadır ve  yayılmaktadırlar.  Toplumsal bağlamda ortak paydanın olmayisi ve muhabbet eksikliği, bireylerle iletişim kurmak için dedikodu yapmaya sevk etmektedir.  Kişilerden intikam almak niyetiyle yapılabilmektedir. Bunu yaparken kullanılan yöntem olarak iftira atma ön plana çıkmaktadır. Dedikodu kendini ele verme durumudur; kişisel kaygıyı ifade etmektedir. İstenmeyen konuşma biçimi olarak kabul gören dedikodu; alçak ses tonuyla, vur kaç tarzı, alaycı şekilde yapılmaktadır. Genelde  bir strateji barındırmaktadır  ve amaç yandaş kazanmaktır. Seçim alanlarındaki dedikodular da oldukça yüksek sesle yapılmaktadır.  Anlatım esnasında dedikodunun önemi, aciliyeti, tazeliği taşıdığı skandal değeri onu cazip kılmaktadır. Curcunayı sağlamaktadır. Dedikodu sizi içinde yaşadığınız topluma yabancılaştırmaktadır.  Magazin türü denilen habercilik bazı yayın organlarının vazgeçilmez parçası haline gelmektedir, “fısıltı gazetesi” görevini üstlenen dedikodu gazeteleri insanların günlük hayatın sıkıntılı ve stresli hayatından uzak kalmasını sağlayabilmektedir , zihinlerini başka konularla  meşgul edebilmektedir., ötekileştirmenin ideolojik aygıtlarından biri olduğu anlaşılmaktadır. Kimin kiminle, ne zaman, nasıl, nereye kadar ilişki kurabileceğini belirleyebilmektedir. Dedikodu yapmanın ilk şartı “biz” olmayı getirmektedir.  “Biz” olan dışındaki herkes “ötekidir”.  
Ekleme Tarihi: 30 Ekim 2018 - Salı

ORHAN VELİ KANIK

Dedikodu, sosyal bir olgu olarak insanın varoluşundan beri süregelmektedir. Sözün sonunun nereye varacağının da önemsenmediği durumlarda yapılan, kelimelerin eninde sonunda  ağızdan ilk çıktığı gibi kalmadığıdır. 

Kolaycılığı getirmektedir. İnsanları birbirine düşerebilmektedir. Arkadaşlığı, dostluğu  olumsuz  yönde etkilemektedir.

Yüzleşmekten çekinen, eleştiriyi karşısındakinin yüzüne karşı söylememeyi seçen bir tavrı getirmektedir.

 Öğrenilen bilgiler de çarpıtılarak değiştirilmektedir. Yanlış bilgilerin yayılmasının önü açılabilmektedir.  Belki de hiç hoş olmayan yeni eklemeleri getirmektedir. 

Doğruluk payı olsa da abartılar da doğruyu kapatabilmektedir. Sürüyü kabülümüzü sağlayabilmektedir.İlişkilere zarar vererek stresi beslemektedir. Özgüven ve  kendine güvensizliği içersinde barındırmaktadır. 

Kişilerin enerjisini düşürmektedir. Olumsuz özelliklere, şikayetlere odaklanmayı getirebilmektedir.Kıskançlığın açığa çıkarılmasını sağlamaktadır. Güven ortamını bozmaktadır.. Zarar verme ihtimali de bulunmaktadır. 

Sağlıklı iletişimi geri planda bırakmaktadır. “Ağzında bakla ıslanmamayı” anlatmaktadır.Yargılayıcı olmayı getirmektedir. Kültürel olarak da  dedikodu kelimesi insanların zihninde  olumsuzluğu çağırmaktadır. 

Aleyhine çalışmayı, kızgınlığı körüklemektedir. Kim ne giymiş, nereye gitmiş, kimle gitmiş, kim kimle yakalanmış, kimin eli kimin cebinde” vb nin sorulmasıdır. 

Yönlendirmek için de  yapılmaktadır. Dedikodu yapılırken hiyerarşi kısmen yok olmaktadır.Kulaktan kulağa aktarımı sağlanırken dedikodular biçim değiştirebilmektedir; sadeleşebilir veya abartı katılabilmektedir. 

Dolaşımda bulunduğu  alan dar bir çevredir. Çünkü nabız yoklamak için özellikle üretilen sansasyonlar da dedikodu tanımına girmektedir. Dedikodu çekememezliği de içersinde barındırmaktadır. Önyargının  oluşmasına  sebep olabilmektedir. Kaosu da beraberinde getirmektedir. 

Toplumsal linç ve toplumsal kaosa sebep olacak dedikodular ise toplumda huzursuzluga, endişeye neden olmaktadır.

Gerçekliği kanaatlerle sağlanmaktadır  Dedikodular bilgi eksikliği olan, kargaşa dönemlerinde daha çok ve hızlı oluşmaktadır ve  yayılmaktadırlar. 

Toplumsal bağlamda ortak paydanın olmayisi ve muhabbet eksikliği, bireylerle iletişim kurmak için dedikodu yapmaya sevk etmektedir. 

Kişilerden intikam almak niyetiyle yapılabilmektedir. Bunu yaparken kullanılan yöntem olarak iftira atma ön plana çıkmaktadır. Dedikodu kendini ele verme durumudur; kişisel kaygıyı ifade etmektedir.

İstenmeyen konuşma biçimi olarak kabul gören dedikodu; alçak ses tonuyla, vur kaç tarzı, alaycı şekilde yapılmaktadır. Genelde  bir strateji barındırmaktadır  ve amaç yandaş kazanmaktır. Seçim alanlarındaki dedikodular da oldukça yüksek sesle yapılmaktadır. 

Anlatım esnasında dedikodunun önemi, aciliyeti, tazeliği taşıdığı skandal değeri onu cazip kılmaktadır. Curcunayı sağlamaktadır. Dedikodu sizi içinde yaşadığınız topluma yabancılaştırmaktadır. 

Magazin türü denilen habercilik bazı yayın organlarının vazgeçilmez parçası haline gelmektedir, “fısıltı gazetesi” görevini üstlenen dedikodu gazeteleri insanların günlük hayatın sıkıntılı ve stresli hayatından uzak kalmasını sağlayabilmektedir , zihinlerini başka konularla  meşgul edebilmektedir.,

ötekileştirmenin ideolojik aygıtlarından biri olduğu anlaşılmaktadır. Kimin kiminle, ne zaman, nasıl, nereye kadar ilişki kurabileceğini belirleyebilmektedir. Dedikodu yapmanın ilk şartı “biz” olmayı getirmektedir.  “Biz” olan dışındaki herkes “ötekidir”.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve burdurilkadim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Diğer Yazıları

03
Aralık
15
Kasım
25
Ekim
16
Ekim
03
Ekim
26
Eylül
20
Eylül
13
Eylül
23
Ağustos
30
Temmuz
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.