Ruhi Su, Batı formu ile halk müziğini seslendiren operacımızdı. 1912 yılında doğdu, 1985 yılında yaşama gözlerini yumdu. Yaşamı boyunca zorluklarla karşılaşmıştır. Çektiği tüm acılara rağmen Eşber Yağmurdereli’nin deyişiyle “direnç ve kararlılıkla” mücadele verenlerden birisiydi. Yılmadan sazı eşliğinde türküleri dile getirdi. Nerden seslenirse seslensin o yer bir sanat merkezi oldu.
Bin bir güçlüğü aşarak derlemeler yapmış bir Anadolu çınarıdır O. Yunus Emre’nin Pir Sultan’ın, Karacaoğlan’ın ve daha nice anonim sözler onun sesiyle ölümsüzleşti. Nazım Hikmet’in şiirlerini de ilk besteleyen o dur.
Onun türküleri dinlendiğinde adam öldürmeyi oyun sanan mezar taşlarını koyun sananların hikâyeleri, Burçak tarlasında çalışan kızların öyküleri yayladan inen kızların anaların ağıtları, öğrenilir.
Kişi onu dikkatli dinlerse bu toprakların öyküsünü de anlar, ülkesinden çok uzaklarda olsa bile insanı memleketine sıkı sıkı bağlar. Ruhi Su yaşadığı zaman diliminde ülkesinde hak ettiği değeri göremedi. Ömrü cezaevlerinde demir parmaklar arkasında geçti. Konservatuardan, çıkarıldıktan sonra radyo programına da son verildi. Ardından albümlerini ve tedavisini önlemek için yurtdışına çıkışını yasakladılar. Bu zihniyet vatanı kurtardığını sandı! Onun suçu neydi?
Anadolu ve halkının binlerce yıllık birikimini araştırarak derlediği türküleri biriktirerek çoğaltıp sözüyle sazıyla aklıyla yüreğiyle halkına vermekti gayesi.
O zihniyetin uzantısı Ruhi Su’nun mezar taşını da kırmıştı. Kırdı ne oldu? O güzel sesi kulaklardan nasıl silebilirlerdi. Bu olay yaşamını kabul edemeyenlerin mezarına da tahammül edemediğinin resmidir. Demek ki, öyle bir derin geçmiş bırakmıştı ki kendisi bu dünyadan ayrılsa da mezar taşı bile onları korkutmuştu.
Ruhi Su halkını ta gönülden seven bir kişilikti. Halkının yarattığı değerlerden biri olan türküleri işkenceler pahasına söylemekten çekinmeyen ozandı. Her platformda hiçbir müzik aletinin insan sesini anlatma gücüne sahip olmadığını da savunuyordu.
Sadık Gürbüz, Sümeyra, Emin İgüş Ruhi Su’nun başlıca yetiştirdiği öğrencilerdi. Onlar onun yolunda ilerleyerek kendilerine özgü tarz oluşturmuşlardır. Ruhi Su Dostlar Korosu da eserlerini seslendirmeye devam etmektedir.
Yaşamında her an umudunu kaybetmeyerek, mücadeleci insan yönüyle ve çağa yakışan duruşuyla da iz bırakan büyük ozan olmuştur. Onun albümleri;Aman Of - Ankara'nın Taşına Bak - Barabar - Beydağı'nın Başı - Dadaloğlu ve Çevresi Dostlar Tiyatrosu Konseri - Ekin İdim Oldum Harman - El Kapıları - Sabahın Sahibi Var Huma Kuşu ve Taslamalar - Kadıköy Tiyatrosu Konseri - Karacaoğlan - Pir Sultan Abdal - Pir Sultan'dan Levni'ye - Seferberlik Türküleri - Yunus Emre - Semahlar - Çocuklar Göçler Balıklar - Sultan Suyu - Şiirler Türküler - Köroğlu - Uyur İken Uyardılar – Zeybekler hala dillerde ve gönüllerde. Kitabına adını verdiği gibi O bir “Ezgili Yürek”ti.
Değerli ozanımızı geride bıraktıklarıyla ve “Tevdit” adlı anlamlı şiiri ile saygıyla anıyorum:
Benim Kabem insandır
Hele nenni nenni dost nenni
Kuran da kurtaran da
Hele nenni nenni dost nenni
İnsanoğlu insandır
Hele nenni nenni dost nenni
Benim Kabem sevidir
Hele nenni nenni dost nenni
Kuran da kurtaran da
Hele nenni nenni dost nenni
Sevili insanlardır
Hele nenni nenni dost nenni
Benim Kabem emektir
Hele nenni nenni dost nenni
Kuran da kurtaran da
Hele nenni nenni dost nenni
Emekçi insanlardır
Hele nenni nenni dost nenni
Benim Kabem dünyadır
Hele nenni nenni dost nenni
Kuran da kurtaran da
Hele nenni nenni dost nenni
Dünyayı insanlardır