Sosyal kelimesinin kökeni bilimsel olarak: Dostluk ve yoldaşlık eden, cana yakın, topluma uygun, toplumu gözetendir. Toplumsal Latince socialis socius yoldaş, ortak, müttefik peşinden gitmektir. Devletin vatandaşların toplumsal ve ekonomik varlığını iyileştirmek için önemli roller edindiği yönetim anlayışıdır.Sosyal demokrasiden bahsederken Fransız devrimini hem bir başlangıç, hem de günümüze değin uzanan bir sembol olarak kabul edebiliriz. Bu akımın en önemli temsilcileri arasında ise Bernstein, F. Lassalle ve K. Kautsky yer alır.
Sosyal demokrasi, özgürlük,eşitlik,kardeşlik gibi değerleri de içine alır. Tarihi süreçte Sosyal Demokrasi siyasi anlamda barış, insan hakları ve sosyal adalet gibi kavramlarla ortaya sürülen ama aslında ekonomik anlamda emperyalist devlet ve şirketlerin sömürgelerden gelen gelirlerinin ufak bir bölümünün sus payı olarak Avrupalı emekçi kesimlere dağıtıldığı bir sistemin adıdır. Sosyal demokrasi tarihte de prestijli bir yere sahip değildir. Batıya özgüdür .
Sistem, liberal tekelci kapitalist sömürü sisteminin biraz daha yumuşak ve şefkatli bir yüz olarak gösterilmesidir.Irkçı temelli –milliyetçilikleri kabul etmez.Temsili demokrasi ve parlamenter sistemi esas alır. Serbest piyasa ekonomisini kabul eder. Sosyalizmin temelinde var olan “devrim” olgusunu rededer. Devrimcilik karşıtı olarak reformcudur.
Kapitalizm içinde bir iyileştirmeyi savunur. Düzenin yamacılığını yapar. Sınıfların çıkarımın dengeye gelmesini savunur.Bireysel yeteneğin ve ulusal zenginliğe katkısının farklı olduğu düşüncesini taşır. Demokratik sistem içersinde mücadele ederek, kökten değişim peşinde koşmaz.
Sermaye sınıfını da dışlamaz içselleştirir. Anti-kapitalist de değildir. Emek yanlısı ama sermaye karşıtı da değildir. İki zıtlığı uzlaştırmayı görev edinir.Grevleri kırma yönü de bulunmaktadır. Emeğin sınıfının ortaya çıkışının kaçınılmaz olduğu yerde mücadeleyi de içeriden de engellemektedir.Egemen sınıfın temsilcisi gibi de davranırlar. Verilen tavizlerle kapitalizmin saldırganlığını törpüleyerek varlığını korumasını sağlar.Serbest pazarı ve üretim araçları üzerindeki özel mülkiyeti kabul eder.
Komünizme de karşı çıkar. Sosyal demokrasinin bu düşüncesi kapitalizmin bilimsel gerçekleri ile uyuşmamaktadır. Marx, “kapitalist sistemde kârın artık değer sömürüsünden kaynaklandığını bilimsel olarak ortaya koymuştur. Sömürü ise kapitalist özel mülkiyet sistemi sürdükçe ortadan kaldırılamaz” demişti.Sosyal Demokrasi geniş insan yığınlarının sosyalizmin çekim merkezinden uzak tutulması işlevini üstlenmektedir.
Esnek çalışma saatlerine de dirençli bir tavır ortaya koymaz. Yüzlerini sola değil sağa dönerler. Kapitalizmi yönetmeye talip olurlar. Emeğin iktidarını kurmayı tasarlamazlar. Emeğe bölüşümde biraz daha pay çıksın isterler. Emperyalizmin yedek lastiği olmaktan öteye geçememişlerdir.
Kapitalizmin aşırı uçları: eşitsizlik, yoksulluk, sömürü bertaraf edilerek kapitalizm muhafaza edilmesi yönünde çaba harcanır. Devrimci sınıf dayanışması inancının birleştirdiği, dünyayı temelden değiştirecek, ulusal zenginliği sadece o emek sınıfının yarattığı, sosyal demokrasi içersinde yer almaz.Kimi zaman sosyalizme yakın görünmeye, kimi zaman burjuvazinin safındaki yerini netleştirmeye çalışır.
Kitle hareketlerini de eriten bir yapıya sahiptir.Kapitalizmini de savunucularıdırlar.Kapitalizme hizmetlerini sistemin devamı yönünde halkı rahatlatma işlevini üstlenir.Kibar düşünceli yüzünü de temsil eder.Sosyal demokrasi ve refah devleti anlayışı ile kapitalizmin piyasa ekonomisi içerisindeki katı yorumu yumuşatılmaya çalışılmaktadır.
Sosyal Demokrasi, aslında sosyalizm ile liberalizmin birleşmesinden ortaya çıkmış bir ara çizgiye benzer. Liberalizm ve sosyalizmin melezi” olan sosyal demokrasi, ideolojik olduğu kadar pragmatik bir sentezdir. Geçmişe bakıldığında hükümetlere yedek kuvvet olarak girdikleri dönemlerde katliamlara,çetelere,yolsuzluklara,yoğun işsizleştirmelere, özelleştirmelere, yoksullaştırmalara suç ortağı da olmuşlardı.Kamu çalışanlarının sendika hakları mücadelesi de oyalanmıştı.
Halk direnişlerini de mesafeli durur. Muhalefette oldukları dönemlerde de ciddi bir muhalefet söz konusu değildir.Sosyal Demokrat partiler, sınıf savaşımı düşüncesine dayanan, sınıf savaşımını zayıflatmaktadırlar… Sosyal demokrasinin yakın geleceğinde de , daha küçülmek ve daha fazla bölünmek vardır. Kitlelerin mücadeleci ruhu, sosyal demokrasinin ılıman limanlarında ödün verme üzerine çalışılmaktadır.
Sosyal demokratların dünya görüşü “her yerde her şekilde uzlaşma” üzerine kuruludur. Sosyal demokratların planı emeğin sınıfına kurtuluşuna hizmet etmek te değildir. Onun kapitalizm tarafından yaratılan zorlukları kabullenmesini ve hatta bunları paylaşmasını istemektirler.
Sömürü düzeniyle uzlaşmaları suç ortağı olmalarına sebep oldu. Farklı bir dünya inşa etmeyi geciktirdi. Bazlamaya benzeyen bir durum söz konusudur. Bir tarafı pişmiş bir tarafı da pişmemiştir.Sosyal demokrasi alaca karanlığı andırır. Ne zaman net bir aydınlığa çıkacakları, ne zaman karanlığa girecekleri de belli olmamaktadır.