ESKİ VALİ YILMAZ. HUKUK DUVARINA ÇARPTI.

Burdur Sivil Toplum Platformu Başkanı, olmam nedeniyle mesnetsiz suç isnat ederek Bitlis’ten kovulmuş gibi bir intiba oluşturduğu, şahsını rencide ettiği, kamuoyunda küçük düşürdüğü, sahte evrak tanzim ettiği, devleti kandırdığı gibi iddialarla kamuoyunda sahtecilik yaptığı algısı oluşturduğunu, devletin ve hükümetin temsilcisi olan şahsını küçültüp, aşağıladığımız iddiaları ile Kemal ARSLAN’ın şahsında şikayetçi olmuştur.             Burdur Sivil Toplum Platformu olarak 25.4.2014 ve 28.4.2014 tarihli basın açıklamalarında, dönemin valisi Nurettin YILMAZ’ı ağır şekilde eleştirse de bu eleştirilerin sert, kırıcı, incitici, rahatsız edici, nezaket sınırlarını aşan, kaba ve nefret anlatan sözler olsa da, basın açıklamalarının hakaret suçunun yasal unsurlarını oluşturmadığı ayrıca Valiye herhangi bir fiil ve olgu ve isnat ederek hakaret etmediği gerekçesiyle Kovuşturmaya Yer Olmadığı kararı verilmiştir.             Burdur’da Valilerden doğru maruz kaldığımız bu hoşgörüsüzlük ilk olmayıp, 2011 yılında dönemin Valisi tarafından Kemal ARSLAN’ın başkanı bulunduğu Derneğin siyasi faaliyetlerde bulunduğu nedeniyle kapatılması için şikayetçi olunmuş ancak Burdur Cumhuriyet Başsavcılığı “Dernekler demokratik toplum yapısı ve çoğulculuk içerisinde bu yapının devamının sağlanması konusunda her türlü yasal faaliyette bulunabilirler..” diyerek, Derneklerin, yasal olmak kaydıyla tüzüklerinde belirtilen faaliyetlerin dışında faaliyetlerde de bulunabileceklerine hükmetmiştir. Burdur C.Başsavcılığının 2011/1933 ve 2014/1730 Karar sayılı Kararlarında ifade edildiği üzere, demokrasinin manifestosu da denilebilecek gerekçelerde;             Demokratik bir toplumun zorunlu temellerinden birini teşkil eden ifade hürriyeti, sadece kabul gören veya zararsız veya kayıtsızlık veren bilgiler veya fikirler için değil, aynı zamanda kırıcı, şok edici veya rahatsız edici olanlar için de geçerlidir, bunlar demokratik bir toplumun olmazsa olmaz tolerans ve hoşgörünün gerekleridir.             Düşünce özgürlüğü ve dolayısıyla eleştiri de kaynağını bu özgürlükten alır. Eleştirinin doğasından kaynaklanan sertlik suç oluşturmaz. Eleştiri övgü olmadığına göre sert, kırıcı ve incitici olmasının doğal olması gerekir.             Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, bu ilin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleşmesi gerekmektedir.             Kamu görevlileri veya sivil vatandaşa yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilebilmesi için, sözlerin açıkça, onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek filini oluşturması gerekmektedir, denilmekle basın açıklamamızda dönemin Valisi Sayın Nurettin YILMAZ’a yönelik eleştirilerimizin hakaret içermediğine hükmolunmuştur.                    Yargı kararında da vurgu yapıldığı üzere kamu görevlilerinin daha fazla hoşgörülü olmaları demokrasimiz için olmazsa olmaz bir koşul olup;             Özellikle Sayın Valilerimizin tahammülsüzlüğünden doğru yaşadığımız sorunların, aklı selim sahibi, hoşgörülü bir yaklaşımla çözülebileceğine olan inancımızı paylaşırken, her kademede ki yöneticilerimize elimizi uzatıyor, gelin canlar bir olalım diyoruz !