VALİ YILMAZ ESNAFLA KAHVALTI DA BİR ARAYA GELDİ

YAŞAM 14.12.2016 - 15:37, Güncelleme: 17.02.2023 - 08:17 2509+ kez okundu.
 

VALİ YILMAZ ESNAFLA KAHVALTI DA BİR ARAYA GELDİ

Vali Şerif Yılmaz, Burdur Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği tarafından düzenlenen kahvaltıda esnaflarla bir araya geldi.
Müze Parkında,Düzenlenen kahvaltı programına Vali Yılmaz’ın yanı sıra, Belediye Başkanı Ali Orkun Ercengiz, Rektör Prof. Dr. Adem Korkmaz, İl Genel Meclisi Başkanı Muzaffer Bağcı, Siyasi Parti Temsilcileri, daire müdürleri, oda ve sivil toplum kuruluşlarının başkan ve temsilcileri ile esnaflar katıldı. Düzenlen kahvaltı programında Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanı Recep Kalkan, Belediye Başkanı Ali Orkun Ercengiz ve Vali Şerif Yılmaz bir konuşma yaptılar. Esnaflarla ilk buluşmasını gerçekleştiren Vali Yılmaz burada yaptığı konuşmasında; “Burdur’da göreve başladıktan sonra ülkemizde çok zorlu bir süreç geçirdik. Biz mesaiden, günlük işlerden başımızı alamadık. Mesaimizin çoğunu bu süreçle ilgili geçirmek zorunda kaldık. O nedenle de bizim çarşıyla ilişkilerimizi istediğimiz manada ve düzeyde ilk planda gerçekleştiremedik. O da biraz önce söylediğim sebepten dolayı. Yoksa normal şartlarda belki de en fazla rahat ettiğimiz, huzur bulduğumuz ortam, çalışma ortamı dışındaki zamanlarda vatandaşlarımızla hangi şart ve vesilelerle olursa olsun fark etmez buluşmak görüşmek bizi daha çok rahatlatıyor. Hala süreç malum devam ediyor. O zaman dedik ki sabah kahvaltılarda buluşalım, Akşam belli olmuyor insanların yemekleri, farklı programları oluyor. İnşallah bundan sonra farklı esnaf örgütlerimizle beraber kahvaltılarımıza devam edeceğiz. Sanayide de ve diğer bölgelerde de olacak. Katılan arkadaşlarımızla da tek tek görüşme imkanımız olacak. Diğer daire müdürü arkadaşlarımız özelliklede sizlerin de işinin düştüğü, işinin olduğu kurum ve kuruluştaki arkadaşlarımızla beraber kahvaltılara gelmeye çalışacağız. Çünkü sorunları anında çözmemiz lazım. Birilerine havale edersek kesinlikle bu iş olmaz. O nedenle biz bir plan çerçevesinde inşallah bunu gerçekleştireceğiz. Daha sonra belki şehrimizin diğer sivil toplum örgütleriyle, şehrimizde sözü olanlarla beraber olacağız. Bunu değişik vesilelerle gerçekleştireceğiz. Bir plan dahilinde muhtarlarımızla da aynı şekilde buluşmalara başladık. Muhtarlarında sorunlarını almamız gerekiyor. Çözümler varsa bunları üretmemiz gerekiyor. Şehrimizi ben merkezli değil, hep beraber yönetmemiz gerekiyor. Şehirle ilgili tasarruflarda Cumhurbaşkanımız söyledi, karar verilecekse bunu hep beraber değerlendirmemiz istişare etmemiz, neticesinde verilen karara hepimiz uymamız gerekiyor. Şehrin gelişmesi oradaki yaşayan insanlara bağlı. Dışarıdan gelen birisinin şehri geliştirmesi mümkün değil. Bunu başarabildiğimiz sürece de, belki kartopunun çığa dönüşmesi misali, şehrimizden çıkan bir kartopu dışarıdan gelenlerle beraber çığa dönüşebilir. Bunu başarmamız lazım. Eğer siz aynı seviyede kalmayı beklerseniz. Bu kadar gelişmenin bu kadar hızlı dönüşümün olduğu bir devirde, bu çağda, sizin kısa süre sonra bitmeniz demektir. Çoğu zaman örnek veriyorum. Geleneksel el sanatlarımız vardı, çarşıda esnaflarımız vardı, sanatkârlarımız vardı. Bir takım geleneksel el sanatlarımız bitmek üzere. Çırak bulunmadığından yakınılıyor. Doğrudur, çünkü geleceği olmayan bir mesleğe kimse çocuğunu vermek istemiyor. Örneğin semercilik vardı. Şehirlerdeki en fazla gördüğümüz esnaflardan birisiydi. Ama bugün semerci esnafı ben pek göremiyoruz. Semerciliğin bir anlamı kalmadı. Çünkü semer satacak müşteri yok. O zaman ne oldu bugün otomobillerde iç dizaynlarla ilgili çalışmalar başladı. Ama semercimizin bugün eğer koltuk tesisi olursa bir anlam ifade ediyor. Dünkü nalbant, bugün lastik tamircisi veya lastik imalatçısı oluyorsa bir anlam ifade ediyor. Türkiye de örnek illerden olduğu için söylüyorum, Kayseri de çalışma fırsatımız oldu. Kısa sürede olsa, orada gördüğüm şuydu. Çarşıdaki esnaf belli bir süre sonra fabrika kurmayı hedefliyor, bunu düşünüyor, bununla ilgili uğraşıyor ve bunu gerçekleştiriyor. Anadolu’nun çoğu vilayetlerine dışarıdan sanayici gelmedi bilin. Küçücük fabrikalardan atölyelerden sanayiye dönüştü. Bu dönüşüm, girişimcilik ruhunun olduğu yerlerde çok daha hızlı bir şekilde oldu, ama diğer illerimizde ister istemez, şartları zorlamasıyla insanlar bunu mecburen de olsa, belki birinci kuşak olmasa, ikinci kuşakta bunu gerçekleştirdiğimizi biliyoruz. Birinci kuşakta daha fazla tedbirli gidiyoruz. Belki ikinci kuşakla, gençlerle ilgili bizlerden daha iyi şartlarda eğitimi, teknolojiyi, bilimi iyi kullanan çocuklarımızın öne çıkması gerekiyor. Bunlara destek olmamız gerekiyor. Sadece bizim hayatta edindiğimiz tecrübelerden belki onlara da belli bir şeyler aktarmamız gerekiyor. Onların önünü açmamız gerekiyor. Devamlı suretle arkada bırakırsak, bizim gelişmemizde mümkün değil. Gençlerin önünü açmamız gerekiyor. Türkiye'de Sanayinin Anadoluda yayılmasıyla beraber bütün illerimizde organize sanayi bölgeleri kurulmaya başlandı. Teknolojiyi daha hızlı üretmemiz gerekiyor. Nasıl mesafeyi kapatmak için emek sarf ediyorsak, iller arasında büyük bir rekabet var. Bildiğiniz gibi teşviklerle ilgili olsun bir takım düzenlemelerle belli bir standardı yakalamayı hedefliyoruz. Devlet olarak bunun alt yapısını oluşturup, bunlarla ilgili destekler verilmeye çalışılıyor. Cumhuriyetin ilk yıllarında sermaye yok, bilgi birikimi yok o nedenle devlet bunlara öncülük etti. Devlet belli bir süre fabrika kurdu. Devlet belli bir süre bu fabrikaları işletti. Taki yetişmiş iş gücü insan potansiyeli oluşması, sermaye birikimlerinin oluşmasından sonra bunların zarara sebebiyet vermesinden dolayı devlet olarak artık ticari işletmeleri açma ve işletme dönemi sona erdi. O nedenle biz devletin verdiği imkanlarla insanlarımızın yatırım yapmasını, verilen teşvik ve destekleriyle beraber müteşebbislerin bu işi yapmasını öneriyoruz ve bunu gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Devletin politikası bu, biz devlet olarak alt yapı ile çalışmaları yapıp bunlara destek vermemiz lazım. Şuanda da yaptığımız hem yerel imkanlarımızla, normal devletin verdiği teşvik ve desteklerin ötesinde yerel imkanlarımızı da bu bölgede kullanmak suretiyle alt yapılarını da, direk nakit vermesek de, yaptığımız çalışmalarla desteklemeye çalışıyoruz. Peki, bu rekabet içerisinde Burdur'un belli bir mesafeye gelmesi lazım. Bizim burada ürettiğimiz ürünlerimizin çok daha farklı şekilde değerlendirilip, katma değeri ilimizde bırakacak şekilde işlendikten sonra dışarı gitmesi gerekiyor. Bunu başarmamız gerekecek, inşallah bunu hep beraber başarırız. Zaman zaman çarşıya çıksak, çıkmasak da fark etmez. Nerede olursak olalım sokakta da olsa yolda da olsa, toplantıda olsa, herkesim bütün arkadaşlara burada söylüyorum. Bu geçirdiğimiz süreçten dolayı şuan da dediğim gibi şartlar çok müsait olmadı. Her zaman kapımızın açık olduğunu bilin, sorunların bize iletilmesin de hiçbir mahsur yok. Yolda giderken daha vatandaşımızın bir sorunu varsa bunu çok rahatlıkla bize getirmesi gerekir. Özellikle kış başladı. Geçen muhtar arkadaşlara söyledim. Hepimizin sorumluluğudur. Kış şartlarında eğer bizim bir vatandaşımızın dışarıda kalması sokakta kalması, aç ve açıkta kalması bizi rahatsız eder. Bunda hepimizin mesuliyeti olduğunu düşünüyorum. Başta biz olmak üzere. Onu içinde böyle bildiğiniz, yörenizde, mahallenizde gördüğünüz varsa bize iletmeniz yeter biz gereğini yaparız. Gerekli tedbirleri arkadaşlarımız alır. Şehrin böyle bir mağduriyete uğramış bir insanı bile olsa bizim düşünmemiz gerekiyor. Özellikle son günlerde çocukların ne hale geldiğini gördünüz. Yarasının kapanması için ilaç yok, doktor yok. Sadece Allah’a sığınan dua eden ve ayetler okuyan çocukları görüyoruz. Ülkemizin birliği, dirliği, beraberliği onun için çok önemli. Ülkemizi de karıştırmaya çalışanlar, bahsettiğim Halep’teki fotoğrafı, Irak’taki, Musul’daki, Bağdat’taki fotoğrafı Türkiye’de de görmek istiyorlar. İstanbul’da da görmek istiyorlar. Ama bizim buna fırsat vermememiz gerekiyor. Birlik beraberliğimizi muhafaza etmemiz gerekiyor. Bizler farklı düşünebiliriz. Aile içerisinde çocuğuyla, eşiyle, anasıyla, babasıyla herkes aynı düşünmüyor. Herkes baktığı yöne göre farklı bir şey görebiliyor. Ortaya koyduğumuz şu bardağın benden tarafı farklı gözükür diğer taraftan farklı gözükür. Bunu bilmemiz lazım. Bu farklılıklarımızın bizim eksikliklerimiz olmaması gerekiyor. Hatta hatta ben çoğu zaman söylediğim şu var arkadaşlara, yazdığınız yazıyı kendiniz değil başkasına da okutun. Her şeyi ben bilirim demeyin. Başkasının gözüyle de görülsün. Eksiğimiz varsa tamamlayalım. Bizim eksikliklerimiz değil fazlalıklarımız var biraz, değerlendiremiyoruz maalesef, nefislerimiz belki çok fazla öne geçiyor. Ülkemiz kurulduğu günden beri belki Cumhuriyetten bu tarafa belki son zamanlarda yaşadığımız olayları uzun zamandır yaşamadık. İstila girişimiyle karşı karşıya kalmadık. Bunu 100 yıl önce yaşamıştık. 100 yıl sonra tekrar yaşıyoruz. O nedenle bizim birlik beraberliğimizi kuvvetlendirmemiz, güçlendirmemiz gerekiyor. Ben bu manada da gerçekten Burdur birlik beraberliği gösteren ender illerimizden bir tanesi. Tek vücut tek yumruk haline gelebilen ender illerimizden bir tanesi. Devletiyle, milletiyle, sivil toplum örgütleriyle hep beraber bunların devam etmesi lazım. Toplantılarımızı Valilik olarak bende yapıp davet edebilirim. Ama başkanımız ile karar verelim. Beraber istişare edelim. Böyle bir karardan sonra hep beraber olalım istedik. Çünkü hepimiz biriz. Bir gaye için uğraşıyoruz. Bu milletin birliği beraberliği huzuru mutluluğu refahı için uğraşıyoruz. Esnaflık yaparken de yaptığımız işte buna hizmet ediyor. Bunu düşünmemiz gerekiyor. Biz bir gemi içindeyiz. Gemi nereden su alırsa nereden batarsa hepimizi batırır. O nedenle birliğimizi beraberliğimizi muhafaza edelim destek verelim. Ayrılıklarımızı öne değil, bizi birleştiren unsurları öne çıkarıp devletinde bu topraklar üzerinde payidar kalması içinde hepimizin üzerine düşen görevi, bazımız önde gideriz, bazımız arkadan gelebilir. Bazılarımız silahla teröristlere karşı mücadele eder. Bazılarımız dua ile yapar. Sonuç itibariyle hepimiz aynı hedef doğrultusunda üstümüze düşeni yapalım. Ben katılımınızdan dolayı hepinize teşekkür ediyorum. Bundan sonrada aynı toplantıları yaparak bir araya gelmeye çalışacağız, diyerek konuşmasını tamamlayan Vali Yılmaz katılımlarından dolayı tüm esnaflara teşekkür etti.  
Vali Şerif Yılmaz, Burdur Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği tarafından düzenlenen kahvaltıda esnaflarla bir araya geldi.

Müze Parkında,Düzenlenen kahvaltı programına Vali Yılmaz’ın yanı sıra, Belediye Başkanı Ali Orkun Ercengiz, Rektör Prof. Dr. Adem Korkmaz, İl Genel Meclisi Başkanı Muzaffer Bağcı, Siyasi Parti Temsilcileri, daire müdürleri, oda ve sivil toplum kuruluşlarının başkan ve temsilcileri ile esnaflar katıldı.

Düzenlen kahvaltı programında Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanı Recep Kalkan, Belediye Başkanı Ali Orkun Ercengiz ve Vali Şerif Yılmaz bir konuşma yaptılar.

Esnaflarla ilk buluşmasını gerçekleştiren Vali Yılmaz burada yaptığı konuşmasında;

“Burdur’da göreve başladıktan sonra ülkemizde çok zorlu bir süreç geçirdik. Biz mesaiden, günlük işlerden başımızı alamadık. Mesaimizin çoğunu bu süreçle ilgili geçirmek zorunda kaldık. O nedenle de bizim çarşıyla ilişkilerimizi istediğimiz manada ve düzeyde ilk planda gerçekleştiremedik. O da biraz önce söylediğim sebepten dolayı. Yoksa normal şartlarda belki de en fazla rahat ettiğimiz, huzur bulduğumuz ortam, çalışma ortamı dışındaki zamanlarda vatandaşlarımızla hangi şart ve vesilelerle olursa olsun fark etmez buluşmak görüşmek bizi daha çok rahatlatıyor.

Hala süreç malum devam ediyor. O zaman dedik ki sabah kahvaltılarda buluşalım, Akşam belli olmuyor insanların yemekleri, farklı programları oluyor. İnşallah bundan sonra farklı esnaf örgütlerimizle beraber kahvaltılarımıza devam edeceğiz. Sanayide de ve diğer bölgelerde de olacak. Katılan arkadaşlarımızla da tek tek görüşme imkanımız olacak. Diğer daire müdürü arkadaşlarımız özelliklede sizlerin de işinin düştüğü, işinin olduğu kurum ve kuruluştaki arkadaşlarımızla beraber kahvaltılara gelmeye çalışacağız. Çünkü sorunları anında çözmemiz lazım. Birilerine havale edersek kesinlikle bu iş olmaz. O nedenle biz bir plan çerçevesinde inşallah bunu gerçekleştireceğiz. Daha sonra belki şehrimizin diğer sivil toplum örgütleriyle, şehrimizde sözü olanlarla beraber olacağız. Bunu değişik vesilelerle gerçekleştireceğiz.

Bir plan dahilinde muhtarlarımızla da aynı şekilde buluşmalara başladık. Muhtarlarında sorunlarını almamız gerekiyor. Çözümler varsa bunları üretmemiz gerekiyor. Şehrimizi ben merkezli değil, hep beraber yönetmemiz gerekiyor. Şehirle ilgili tasarruflarda Cumhurbaşkanımız söyledi, karar verilecekse bunu hep beraber değerlendirmemiz istişare etmemiz, neticesinde verilen karara hepimiz uymamız gerekiyor. Şehrin gelişmesi oradaki yaşayan insanlara bağlı. Dışarıdan gelen birisinin şehri geliştirmesi mümkün değil. Bunu başarabildiğimiz sürece de, belki kartopunun çığa dönüşmesi misali, şehrimizden çıkan bir kartopu dışarıdan gelenlerle beraber çığa dönüşebilir. Bunu başarmamız lazım.

Eğer siz aynı seviyede kalmayı beklerseniz. Bu kadar gelişmenin bu kadar hızlı dönüşümün olduğu bir devirde, bu çağda, sizin kısa süre sonra bitmeniz demektir. Çoğu zaman örnek veriyorum. Geleneksel el sanatlarımız vardı, çarşıda esnaflarımız vardı, sanatkârlarımız vardı. Bir takım geleneksel el sanatlarımız bitmek üzere. Çırak bulunmadığından yakınılıyor. Doğrudur, çünkü geleceği olmayan bir mesleğe kimse çocuğunu vermek istemiyor. Örneğin semercilik vardı. Şehirlerdeki en fazla gördüğümüz esnaflardan birisiydi. Ama bugün semerci esnafı ben pek göremiyoruz. Semerciliğin bir anlamı kalmadı. Çünkü semer satacak müşteri yok. O zaman ne oldu bugün otomobillerde iç dizaynlarla ilgili çalışmalar başladı. Ama semercimizin bugün eğer koltuk tesisi olursa bir anlam ifade ediyor. Dünkü nalbant, bugün lastik tamircisi veya lastik imalatçısı oluyorsa bir anlam ifade ediyor.

Türkiye de örnek illerden olduğu için söylüyorum, Kayseri de çalışma fırsatımız oldu. Kısa sürede olsa, orada gördüğüm şuydu. Çarşıdaki esnaf belli bir süre sonra fabrika kurmayı hedefliyor, bunu düşünüyor, bununla ilgili uğraşıyor ve bunu gerçekleştiriyor. Anadolu’nun çoğu vilayetlerine dışarıdan sanayici gelmedi bilin. Küçücük fabrikalardan atölyelerden sanayiye dönüştü. Bu dönüşüm, girişimcilik ruhunun olduğu yerlerde çok daha hızlı bir şekilde oldu, ama diğer illerimizde ister istemez, şartları zorlamasıyla insanlar bunu mecburen de olsa, belki birinci kuşak olmasa, ikinci kuşakta bunu gerçekleştirdiğimizi biliyoruz. Birinci kuşakta daha fazla tedbirli gidiyoruz. Belki ikinci kuşakla, gençlerle ilgili bizlerden daha iyi şartlarda eğitimi, teknolojiyi, bilimi iyi kullanan çocuklarımızın öne çıkması gerekiyor. Bunlara destek olmamız gerekiyor. Sadece bizim hayatta edindiğimiz tecrübelerden belki onlara da belli bir şeyler aktarmamız gerekiyor. Onların önünü açmamız gerekiyor. Devamlı suretle arkada bırakırsak, bizim gelişmemizde mümkün değil. Gençlerin önünü açmamız gerekiyor.

Türkiye'de Sanayinin Anadoluda yayılmasıyla beraber bütün illerimizde organize sanayi bölgeleri kurulmaya başlandı. Teknolojiyi daha hızlı üretmemiz gerekiyor. Nasıl mesafeyi kapatmak için emek sarf ediyorsak, iller arasında büyük bir rekabet var. Bildiğiniz gibi teşviklerle ilgili olsun bir takım düzenlemelerle belli bir standardı yakalamayı hedefliyoruz. Devlet olarak bunun alt yapısını oluşturup, bunlarla ilgili destekler verilmeye çalışılıyor. Cumhuriyetin ilk yıllarında sermaye yok, bilgi birikimi yok o nedenle devlet bunlara öncülük etti. Devlet belli bir süre fabrika kurdu. Devlet belli bir süre bu fabrikaları işletti. Taki yetişmiş iş gücü insan potansiyeli oluşması, sermaye birikimlerinin oluşmasından sonra bunların zarara sebebiyet vermesinden dolayı devlet olarak artık ticari işletmeleri açma ve işletme dönemi sona erdi.

O nedenle biz devletin verdiği imkanlarla insanlarımızın yatırım yapmasını, verilen teşvik ve destekleriyle beraber müteşebbislerin bu işi yapmasını öneriyoruz ve bunu gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Devletin politikası bu, biz devlet olarak alt yapı ile çalışmaları yapıp bunlara destek vermemiz lazım. Şuanda da yaptığımız hem yerel imkanlarımızla, normal devletin verdiği teşvik ve desteklerin ötesinde yerel imkanlarımızı da bu bölgede kullanmak suretiyle alt yapılarını da, direk nakit vermesek de, yaptığımız çalışmalarla desteklemeye çalışıyoruz. Peki, bu rekabet içerisinde Burdur'un belli bir mesafeye gelmesi lazım. Bizim burada ürettiğimiz ürünlerimizin çok daha farklı şekilde değerlendirilip, katma değeri ilimizde bırakacak şekilde işlendikten sonra dışarı gitmesi gerekiyor. Bunu başarmamız gerekecek, inşallah bunu hep beraber başarırız. Zaman zaman çarşıya çıksak, çıkmasak da fark etmez. Nerede olursak olalım sokakta da olsa yolda da olsa, toplantıda olsa, herkesim bütün arkadaşlara burada söylüyorum. Bu geçirdiğimiz süreçten dolayı şuan da dediğim gibi şartlar çok müsait olmadı. Her zaman kapımızın açık olduğunu bilin, sorunların bize iletilmesin de hiçbir mahsur yok. Yolda giderken daha vatandaşımızın bir sorunu varsa bunu çok rahatlıkla bize getirmesi gerekir.

Özellikle kış başladı. Geçen muhtar arkadaşlara söyledim. Hepimizin sorumluluğudur. Kış şartlarında eğer bizim bir vatandaşımızın dışarıda kalması sokakta kalması, aç ve açıkta kalması bizi rahatsız eder. Bunda hepimizin mesuliyeti olduğunu düşünüyorum. Başta biz olmak üzere. Onu içinde böyle bildiğiniz, yörenizde, mahallenizde gördüğünüz varsa bize iletmeniz yeter biz gereğini yaparız. Gerekli tedbirleri arkadaşlarımız alır. Şehrin böyle bir mağduriyete uğramış bir insanı bile olsa bizim düşünmemiz gerekiyor. Özellikle son günlerde çocukların ne hale geldiğini gördünüz. Yarasının kapanması için ilaç yok, doktor yok. Sadece Allah’a sığınan dua eden ve ayetler okuyan çocukları görüyoruz. Ülkemizin birliği, dirliği, beraberliği onun için çok önemli. Ülkemizi de karıştırmaya çalışanlar, bahsettiğim Halep’teki fotoğrafı, Irak’taki, Musul’daki, Bağdat’taki fotoğrafı Türkiye’de de görmek istiyorlar. İstanbul’da da görmek istiyorlar. Ama bizim buna fırsat vermememiz gerekiyor. Birlik beraberliğimizi muhafaza etmemiz gerekiyor.

Bizler farklı düşünebiliriz. Aile içerisinde çocuğuyla, eşiyle, anasıyla, babasıyla herkes aynı düşünmüyor. Herkes baktığı yöne göre farklı bir şey görebiliyor. Ortaya koyduğumuz şu bardağın benden tarafı farklı gözükür diğer taraftan farklı gözükür. Bunu bilmemiz lazım. Bu farklılıklarımızın bizim eksikliklerimiz olmaması gerekiyor. Hatta hatta ben çoğu zaman söylediğim şu var arkadaşlara, yazdığınız yazıyı kendiniz değil başkasına da okutun. Her şeyi ben bilirim demeyin. Başkasının gözüyle de görülsün. Eksiğimiz varsa tamamlayalım. Bizim eksikliklerimiz değil fazlalıklarımız var biraz, değerlendiremiyoruz maalesef, nefislerimiz belki çok fazla öne geçiyor.

Ülkemiz kurulduğu günden beri belki Cumhuriyetten bu tarafa belki son zamanlarda yaşadığımız olayları uzun zamandır yaşamadık. İstila girişimiyle karşı karşıya kalmadık. Bunu 100 yıl önce yaşamıştık. 100 yıl sonra tekrar yaşıyoruz. O nedenle bizim birlik beraberliğimizi kuvvetlendirmemiz, güçlendirmemiz gerekiyor. Ben bu manada da gerçekten Burdur birlik beraberliği gösteren ender illerimizden bir tanesi. Tek vücut tek yumruk haline gelebilen ender illerimizden bir tanesi. Devletiyle, milletiyle, sivil toplum örgütleriyle hep beraber bunların devam etmesi lazım. Toplantılarımızı Valilik olarak bende yapıp davet edebilirim. Ama başkanımız ile karar verelim. Beraber istişare edelim. Böyle bir karardan sonra hep beraber olalım istedik. Çünkü hepimiz biriz. Bir gaye için uğraşıyoruz. Bu milletin birliği beraberliği huzuru mutluluğu refahı için uğraşıyoruz. Esnaflık yaparken de yaptığımız işte buna hizmet ediyor. Bunu düşünmemiz gerekiyor. Biz bir gemi içindeyiz. Gemi nereden su alırsa nereden batarsa hepimizi batırır. O nedenle birliğimizi beraberliğimizi muhafaza edelim destek verelim.

Ayrılıklarımızı öne değil, bizi birleştiren unsurları öne çıkarıp devletinde bu topraklar üzerinde payidar kalması içinde hepimizin üzerine düşen görevi, bazımız önde gideriz, bazımız arkadan gelebilir. Bazılarımız silahla teröristlere karşı mücadele eder. Bazılarımız dua ile yapar. Sonuç itibariyle hepimiz aynı hedef doğrultusunda üstümüze düşeni yapalım. Ben katılımınızdan dolayı hepinize teşekkür ediyorum. Bundan sonrada aynı toplantıları yaparak bir araya gelmeye çalışacağız, diyerek konuşmasını tamamlayan Vali Yılmaz katılımlarından dolayı tüm esnaflara teşekkür etti.

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve burdurilkadim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.