YURTTAŞLARIMIZI EVET VEYA HAYIR DEMEDEN ÖNCE SAĞDUYULU OLMAYA ÇAĞIRIYORUM.

YAŞAM 16.03.2017 - 10:15, Güncelleme: 17.02.2023 - 08:17 3604+ kez okundu.
 

YURTTAŞLARIMIZI EVET VEYA HAYIR DEMEDEN ÖNCE SAĞDUYULU OLMAYA ÇAĞIRIYORUM.

Burdur Atatürkçü Düşünce Derneği tarafından davet edilen İstanbul eski Baro Başkanı Ümit Kocabakal, kalabalık bir topluluğa salon konuşması yaptı.
   Değerli Burdur halkı, daha önce yetkililer tarafından benim toplantıma tahsis edilen salonun sizleri almayacağını tahmin eden görevlilerin sizlerin teveccühü göstermesinden dolayı bu büyücek salona almak sureti ile sorunu çözen Belediye yetkililerine teşekkür ediyorum. Ancak sizlerin bana gösterdiğiniz teveccühten dolayı da en büyük teşekkürü sizler hak ediyorsunuz. Ülkemiz de bir şeyler yapmak için ille de makam mevki koltuk sahibi olmanız gerekmiyor ben şu anda emekli bir “Baro Başkanıyım” ben Ümit Kocasakal olarak sizlere bir söz vermiştim ve kendimce yerine getiriyorum. Şu anda Türkiye’nin her şeyden önce bir şeye ihtiyacı vardır. Bu sözcük olarak da böylesi bir şekilde ifade edilir. Yurttaşlık, ben kendime de Yurttaş Ümit Kocasakal olarak addediyorum. Bizleri birleştirecek olan ana kavram “Yurttaşlıktır’ çünkü burada etnik farklılıkların mezhep farklılıklarının ve kadınlarımızın başının açık veya kapalı olmasının önemi yoktur. Herkes bu ülkenin özgür yurttaşıdır.   Emperyalizmin Türkiye’deki en büyük en köklü oyunu da budur. Bu gün burada sizlere biraz bunların neler olduğundan bahsedeceğim. Vatan şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un bir sözünü hatırlatarak sizlere anlatmaya devam edeceğim. Kendisi demiştir ki “Allah bu millete bir daha istiklal marşı yazdırmasın” demiştir. Çok önemli bir saptamadır. Bunun anlamı; her yerde söylüyorum “Biz bu ülkeyi emlak ofisi veya buna benzer bir yerden satın almadık.” Vatan denilen şey bir arsa değildir. Vatan kanla sulanmış büyük bir mücadele ile bir yerlere getirilmiş kutsal bir yurttur. Mustafa Kemal Atatürk, İstanbul boğazındaki düşman gemilerini göstererek “Geldikleri gibi giderler” Demişti. Evet geldikleri gibi gittiler ama Atatürk bu millete bir başka şey daha söylemişti. Biz ise onu tam olarak anlamadık. Özellikle gençliğe hitabede “NUTUK” un çeşitli yerlerinde bunu söylemişti. Geldikleri gibi gittiler ama, dikkatli olmazsanız tam bağımsızlığınızı, birliğinizi millet olma bilincinizi korumazsanız gittikleri gibi de geri gelirler demişti. Bu söz bu kadar açık değil ama bunu söylüyordu. Ve bu gün gelinen noktada maalesef dediği gibi haklı çıktı. Bu gün Türk milletinin önüne getirilen metin, Bu anayasa değişikliği sadece ifade edildiği gibi basit bir yönetim, hükümet değişikliği değildir. Aslında Türkiye bir yol ayrımında bunun anlamı ise şu ülkemizin halkının bir varlık ve yokluk sorunu ile karşı karşıya getirildiğinin ispatıdır. Geldiğimiz noktada da bunu tırnak içinde söylüyorum. 17 Nisan da “HAYIR” çıktığında her şey bitmiş olmuyor. Ama bu bir yüksek tansiyon düşmüş olacak. Aslında Türk halkı sandıkta kullandığı oy ile buna karşılık ise bir sakinleştirici yapmış olacak. Bir anlamda bir müsekkin verecek bir anlamda bünyede nabız biraz daha ise normale dönecek çünkü çok sinsi bir emperyalist kuşatma ile karşı karşıyayız. Ülkemiz ve vatandaşımız açısından bu basit bir oylama değildir. Türkiye Cumhuriyetinin Türk milleti ve geleceği varlığı ile ilgili hayati bir oylamadır. Peki neyi oylayacağız. Ama başka bir uyarı yapmak istiyorum. Biz bazen ayrıntı da boğulup büyük fotoğrafı gözden kaçırıyoruz. Buna biz rejim değişikliği diyorum. Sadece bunun adına padişahlık demek tek adamlık demek rejim değişikliği demek yeterli değil bunun gerekçelerini de ortaya koymak gereklidir. Bilgiyle altını doldurmanız gerekiyor. Neyi oylayacağız önce onu anlatmam gerekiyor. Sahada benim gibi ülkeyi karış karış gezerek ülkenin ve ulusun geleceği için ülkemizin bekası için çalışan yurtseverlerin hepsine teşekkür ediyorum. Böyle bir somut değişiklik ihtiyaçtan kaynaklanmıyorsa durum öyleyse neden kaynaklanıyor. Bunun İki şeyden kaynaklanıyor olduğunu söyleyebilirim. Kişisel bir siyasi hırstan kaynaklanır yada küresel emperyalist bir ihtiyaçtan kaynaklanır. Buraya gidebilmek içinde argümanları yanıtlayacağız. Yalnız ben size güçlü Türkiye lafının nereden geldiğini söyleyeceğim. Çift başlılığın giderilmesi deniliyor. İstikrar deniliyor. Terörün bitmesi deniliyor. Yurttaşlarımızın önüne dört argüman getiriliyor. Buna iktidar ve destekçileri tarafından, bir kere şu saptamayı yapmam gerekiyor. Kural olarak siz eğer önümüze köklü bir değişiklik getiriyorsanız aslında benim hayır demek adına hiçbir gerekçe dahi göstermemem yok normalde sen bana köklü bir değişiklik önerisi ile geliyorsan beklenen şudur sen bana bu değişikliği nasıl Türkiye’nin hayrına olduğunu Türkiye’yi nasıl geliştireceğini gerekçeleri ile somut bir şekilde anlatmalısın oysa bu güne kadar baştanda söyledim. Cumhurbaşkanını da bunun yanında Başbakanı da dikkatle takip ediyorum. Bir başkasının evet veya hayır demesini bir yana bırakılım. Önümüze bu 18 maddeden oluşan madde senin tarafından getirilmiştir. Bir başkası hayır dediği için senin evet demen mümkün değil bunların hepsini milletin önüne getirenin evet demesi kadar doğar bir şey yoktur. Sen bir başkası “EVET” diyor diye “Evet” diyor olamazsın, doğal olarak sen getirdiğin için evet diyorsun, sanki üçüncü bir kişi bizim önümüze bir metin koymuş esasında tuzak buruda yatmaktadır. İkinci argüman terör örgütleri sanki bunlardan tirtir titriyormuş 16 Nisan’dan sonra evet çıkarsa terör bitecekmiş, bunun arkasında vahim bir şey var burada bir itiraf var. Aslında küresel bir planı açığa çıkarma deşifre etme var bu yaklaşımda Halk oylamasının anlamı nedir. Biz bu halk oylamasından herhangi bir parti kazanmayacak herhangi bir kaybetmeyecek yada siz evet derseniz bir partiye oy vermiş olmayacaksınız. “HAYIR” derseniz siz başka bir partiye oy vermiş olmayacaksınız. Bunun sonucunda ya Türkiye kazanacak yada Türkiye bu tarihten sonra kaybedecek bir kere bunu böyle anlayalım bunun telafisi ve geri dönüşü yok bakın ama bazı yurttaşlarımız evet temennisinde olabilirler. Evet diyecek yurttaşıma benim bir sözüm var sen bu referandum da yine evet de ama neye evet diyeceğini bil ve ona göre evet de eğer ülkenin bu karanlık döneme girmesinin vebalini yükleniyorsan, veya neye hayır diyorsan bilinçli olarak hayır diyebilirsin. Bir partiye oy vermiş olsan bunun telafisi var diğer seçimde bunu değiştirebilirsin.    
Burdur Atatürkçü Düşünce Derneği tarafından davet edilen İstanbul eski Baro Başkanı Ümit Kocabakal, kalabalık bir topluluğa salon konuşması yaptı.

   Değerli Burdur halkı, daha önce yetkililer tarafından benim toplantıma tahsis edilen salonun sizleri almayacağını tahmin eden görevlilerin sizlerin teveccühü göstermesinden dolayı bu büyücek salona almak sureti ile sorunu çözen Belediye yetkililerine teşekkür ediyorum. Ancak sizlerin bana gösterdiğiniz teveccühten dolayı da en büyük teşekkürü sizler hak ediyorsunuz.

Ülkemiz de bir şeyler yapmak için ille de makam mevki koltuk sahibi olmanız gerekmiyor ben şu anda emekli bir “Baro Başkanıyım” ben Ümit Kocasakal olarak sizlere bir söz vermiştim ve kendimce yerine getiriyorum. Şu anda Türkiye’nin her şeyden önce bir şeye ihtiyacı vardır. Bu sözcük olarak da böylesi bir şekilde ifade edilir. Yurttaşlık, ben kendime de Yurttaş Ümit Kocasakal olarak addediyorum. Bizleri birleştirecek olan ana kavram “Yurttaşlıktır’ çünkü burada etnik farklılıkların mezhep farklılıklarının ve kadınlarımızın başının açık veya kapalı olmasının önemi yoktur. Herkes bu ülkenin özgür yurttaşıdır.

  Emperyalizmin Türkiye’deki en büyük en köklü oyunu da budur. Bu gün burada sizlere biraz bunların neler olduğundan bahsedeceğim. Vatan şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un bir sözünü hatırlatarak sizlere anlatmaya devam edeceğim. Kendisi demiştir ki “Allah bu millete bir daha istiklal marşı yazdırmasın” demiştir. Çok önemli bir saptamadır. Bunun anlamı; her yerde söylüyorum “Biz bu ülkeyi emlak ofisi veya buna benzer bir yerden satın almadık.” Vatan denilen şey bir arsa değildir. Vatan kanla sulanmış büyük bir mücadele ile bir yerlere getirilmiş kutsal bir yurttur.

Mustafa Kemal Atatürk, İstanbul boğazındaki düşman gemilerini göstererek “Geldikleri gibi giderler” Demişti. Evet geldikleri gibi gittiler ama Atatürk bu millete bir başka şey daha söylemişti. Biz ise onu tam olarak anlamadık. Özellikle gençliğe hitabede “NUTUK” un çeşitli yerlerinde bunu söylemişti. Geldikleri gibi gittiler ama, dikkatli olmazsanız tam bağımsızlığınızı, birliğinizi millet olma bilincinizi korumazsanız gittikleri gibi de geri gelirler demişti. Bu söz bu kadar açık değil ama bunu söylüyordu. Ve bu gün gelinen noktada maalesef dediği gibi haklı çıktı.

Bu gün Türk milletinin önüne getirilen metin, Bu anayasa değişikliği sadece ifade edildiği gibi basit bir yönetim, hükümet değişikliği değildir. Aslında Türkiye bir yol ayrımında bunun anlamı ise şu ülkemizin halkının bir varlık ve yokluk sorunu ile karşı karşıya getirildiğinin ispatıdır. Geldiğimiz noktada da bunu tırnak içinde söylüyorum. 17 Nisan da “HAYIR” çıktığında her şey bitmiş olmuyor. Ama bu bir yüksek tansiyon düşmüş olacak. Aslında Türk halkı sandıkta kullandığı oy ile buna karşılık ise bir sakinleştirici yapmış olacak. Bir anlamda bir müsekkin verecek bir anlamda bünyede nabız biraz daha ise normale dönecek çünkü çok sinsi bir emperyalist kuşatma ile karşı karşıyayız.

Ülkemiz ve vatandaşımız açısından bu basit bir oylama değildir. Türkiye Cumhuriyetinin Türk milleti ve geleceği varlığı ile ilgili hayati bir oylamadır. Peki neyi oylayacağız. Ama başka bir uyarı yapmak istiyorum. Biz bazen ayrıntı da boğulup büyük fotoğrafı gözden kaçırıyoruz. Buna biz rejim değişikliği diyorum. Sadece bunun adına padişahlık demek tek adamlık demek rejim değişikliği demek yeterli değil bunun gerekçelerini de ortaya koymak gereklidir. Bilgiyle altını doldurmanız gerekiyor. Neyi oylayacağız önce onu anlatmam gerekiyor. Sahada benim gibi ülkeyi karış karış gezerek ülkenin ve ulusun geleceği için ülkemizin bekası için çalışan yurtseverlerin hepsine teşekkür ediyorum.

Böyle bir somut değişiklik ihtiyaçtan kaynaklanmıyorsa durum öyleyse neden kaynaklanıyor. Bunun İki şeyden kaynaklanıyor olduğunu söyleyebilirim. Kişisel bir siyasi hırstan kaynaklanır yada küresel emperyalist bir ihtiyaçtan kaynaklanır. Buraya gidebilmek içinde argümanları yanıtlayacağız. Yalnız ben size güçlü Türkiye lafının nereden geldiğini söyleyeceğim. Çift başlılığın giderilmesi deniliyor. İstikrar deniliyor. Terörün bitmesi deniliyor. Yurttaşlarımızın önüne dört argüman getiriliyor. Buna iktidar ve destekçileri tarafından, bir kere şu saptamayı yapmam gerekiyor. Kural olarak siz eğer önümüze köklü bir değişiklik getiriyorsanız aslında benim hayır demek adına hiçbir gerekçe dahi göstermemem yok normalde sen bana köklü bir değişiklik önerisi ile geliyorsan beklenen şudur sen bana bu değişikliği nasıl Türkiye’nin hayrına olduğunu Türkiye’yi nasıl geliştireceğini gerekçeleri ile somut bir şekilde anlatmalısın oysa bu güne kadar baştanda söyledim. Cumhurbaşkanını da bunun yanında Başbakanı da dikkatle takip ediyorum.

Bir başkasının evet veya hayır demesini bir yana bırakılım. Önümüze bu 18 maddeden oluşan madde senin tarafından getirilmiştir. Bir başkası hayır dediği için senin evet demen mümkün değil bunların hepsini milletin önüne getirenin evet demesi kadar doğar bir şey yoktur. Sen bir başkası “EVET” diyor diye “Evet” diyor olamazsın, doğal olarak sen getirdiğin için evet diyorsun, sanki üçüncü bir kişi bizim önümüze bir metin koymuş esasında tuzak buruda yatmaktadır. İkinci argüman terör örgütleri sanki bunlardan tirtir titriyormuş 16 Nisan’dan sonra evet çıkarsa terör bitecekmiş, bunun arkasında vahim bir şey var burada bir itiraf var. Aslında küresel bir planı açığa çıkarma deşifre etme var bu yaklaşımda

Halk oylamasının anlamı nedir. Biz bu halk oylamasından herhangi bir parti kazanmayacak herhangi bir kaybetmeyecek yada siz evet derseniz bir partiye oy vermiş olmayacaksınız. “HAYIR” derseniz siz başka bir partiye oy vermiş olmayacaksınız. Bunun sonucunda ya Türkiye kazanacak yada Türkiye bu tarihten sonra kaybedecek bir kere bunu böyle anlayalım bunun telafisi ve geri dönüşü yok bakın ama bazı yurttaşlarımız evet temennisinde olabilirler. Evet diyecek yurttaşıma benim bir sözüm var sen bu referandum da yine evet de ama neye evet diyeceğini bil ve ona göre evet de eğer ülkenin bu karanlık döneme girmesinin vebalini yükleniyorsan, veya neye hayır diyorsan bilinçli olarak hayır diyebilirsin. Bir partiye oy vermiş olsan bunun telafisi var diğer seçimde bunu değiştirebilirsin.

 

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve burdurilkadim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.