Son günlerde, sanki her şey, ya bana batıyor, ben çıldırıyorum, ya da toplum artık oynatmaya başladı.
Bir gün önce, yoksulluktan, açlıktan ve sıkıntılardan başka şey konuşmayan insanlar, ertesi günü filanca restoran da öz çekim yapıyor. Daha sonraki gün, falanca koyda yarı çıplak fotoğrafını paylaşıyor.
Sabah haberlerini dinliyorum. Bu ülkenin iki bakanı hakkında yaptırım kararı almış ABD.
Birisi efelikleri ile meşhur İç işleri bakanımız, diğeri parası olunca Gaziantep’ten, zeytinlik almayı düşünen, Gül, bakanımız. Bu bakanlarımızın ve hükumetin diğer üyelerinin tamamının geçmişte ABD hayranı, yandaşı, koruyucusu, olduklarını tahmin ediyorum. Çıldırıyorum.
Bu ülkenin samimi milliyetçileri, solcuları senelerdir ABD nin dost olmadığını her ortamda haykırmalarına rağmen, yöneticilerimizin hiç birisi, bu günleri görmeden anlayamadılar, ABD nin dost olmadığını. Daha dün ABD bizim stratejik ortağımızdır diyen ve Büyük orta doğu projesinin eş başkanı olduğunu söyleyen, en büyükleri Reis de dahil. Elli yıl geriden algılayan mantıkla iktidardalar. Bir nüsü bet, bin nasihatten iyidir dedikleri bu olsa gerek. Çıldırıyorum
Tarikatlar, şeyhler, müritler, mensuplar, meczuplar bu ülke için tehlikelidir. Dedi bu ülkenin solcuları, milliyetçileri ve gerçek vatanseverleri. Efendiler kırk yıl sonra, canlarına kast edilmeseydi anlayamayacak kadar, geri mantığa sahip idiler. Çıldırıyorum.
Senelerdir bu ülkenin gerçek sorunu, üretimin önündeki engellerdir. Bu konuda yapılması gerekenleri anlatıyor, tüm aklıselimi olan yazarlar, düşünürler, siyasetçiler, akademisyenler. Yetkileri kapanlar, bu ülkenin gerçeklerinden, bihaber olanlar, Millet bahçeleri ve kıraathane, vadinde bulunanlara oylarını veriyorlar. Çıldırıyorum.
Sıkıntı içinde olanlara bakıyorum. Tüketim ekonomisinin çılgınca borçlanarak mal sahibi oluna bileceğine inandırılmış, evi bankanın, arabası bankanın olduğu halde kendisinin zanneden ve kendisine Reis den başkasına oy verirsen, kaos gelir, evin araban elinden alınır. Diye komplo kurulan ve buna kanan salak kendi ipini çektiğinin farkında değil. Çıldırıyorum.
Ülke yönetimine talip olduğu halde, vekil adayları sıralaması düzgün olmadığı için, projeleri yetersiz olduğu için, örgütlerinin, düşüncelerine kulak asmadığı için, defalarca seçim kaybeden muhalefetin başının; demokrasi havarisi gibi görünüp, Reis den daha diktatörce, bir yapıyla, koltuğuna yapıştığını görüyorum. Çıldırıyorum.
Ekonomik koşulların düzelmesinin, ülkemizin kobi lerinin, mikro işletmelerinin, SGK birimlerinin kaldırılması ile aşılabileceğini; işsizlik sorununu da, bu küçük işletmelerin sayesinde çözebileceğini, anlatıyorum. Devlet, büyük sanayiciye teşvik vererek sorunları halledeceğini sanıyor. Diğer taraftan büyük destekler verdiği, yandaş sanayiciler bile ülkeyi terk ediyor. Çıldırıyorum.
Sonuç, sadece ben değil, bu sonuçlara sebep olanlarda, destek verenlerde, ağlayanlarda, sızlayanlarda, sebep sonuç ilişkilerini kuramayanlarda, satılmışımızda, vatanseverimiz de, akıllımızda, geri zekâlımız da, hepimiz aynı gemideyiz.
Üretimsizlik yüzünden ve alınan yanlış kararlardan dolayı ülke batıyor. Çıldırıyorum. Top yekün ülke olarak hepimiz çıldırıyoruz.
Atatürk’ün karma ekonomik sistemi, İslam’ın komsusu aç iken, tok yatan bizden değildir, hadisinin uygulanabildiği, bildiğimiz sistemleri, yeniden kurmak zorundayız.
Ben o kapitalist sistemin uşağı ekonomistlerin, insanlığı sömürten yeni şeylere koşturtmasının doğruluğuna inanmıyorum.
Bizim sistemimiz belki de, Dünyayı kurtaracak en iyi sistemdi. Bizi de kendilerinin kölesi yapmak için, kullandılar, şaşırttılar, çıldırttılar ve başardılar. Çıldırıyorum.
Aklımıza mukayyet ol ya Rabbim. Felaket tellalı değilim ama hamasi nutukların karın doyurmadığını en geç üç ay sonra öğreneceğiz. Selametle kalın aklınıza mukayyet olun.
2018/08/03 Mehmet Kızılaslan.