'Dünden ders al, bugünü yaşa, yarın için umutlu ol.
Önemli olan sürekli sorgulamaktır, durmak değil.''
Albert Einstein
Yaşanmış anıların zamanla aşınması ve geçmişe dair detayları yitirme, belli bir dönemde yaşanılan deneyimin veya öğrenilen bilginin akla gelmemesi, beyinden anın çekip gitmesidir. Anneniz size sarıldığında "kim bu acaba" demek, bir arkadaşınız sizi aradığında ne diyeceğinizi bilememek, bir ay önce beraber olduğunuz kız arkadaşınıza sanki hayatınızda ilk kez onu görüyormuşsunuz gibi bakmadır.
İnsanlar arasında soğukluğun ortaya çıkması ve önemsememektir. Sindirilmesi kolay olmayan deneyimlerimizi, acılarımızı, geçmişimizi parçalayıp un ufak etmek yani un haline dönüştürüp hazmedilir kılmaktır. Ümit Yaşar Oğuzcan ın Beni unutma şiirinin " Bir gün gelirde unuturmuş insan en sevdiği hatırları bile saat 12 vurduğunda beni unutma” dizesinde sevginin kaybolmaması vardır.
Geçmişe gömülmesiyle bugününüzden de silinmesi ve eksilmektir. Aklın, fikrin, elinde tuttuğu hikâyeyi suya düşürmesi ve erozyona uğramış düşünceler demetidir. Alışmakla birlikte kabullenmek ve geçmişi silmek bir kenara atmaktır. Unutmak yaşanılan acıların üzerine sünger çekmeye benzer. Kimi zaman kaçıştır bazen de kolaycılıktır.
Okulda ödev yapmadığımız zaman öğretmene bahane olarak sunulur
----“Ödevini niye yapmadın evladım”?
-----“Unuttum”.
Öğretmende kişiye “bende seni unuturum diyebilir”.
Buradaki duruma bakarsak konuya yeteri kadar ilgi göstermemektir. Hatırlamayı reddederek hafızasız bir yaşama biçimidir.
Yaşanan deneyimler ve sosyal olaylarda unutmak toplumu belleksiz yaparak duyarsızlığı beraberinde getirir. Toplumsal hafızamıza bakarsak: Tarihinde devletler kurmasını 1453 İstanbul fethiyle ve Kanuni ile övünen toplumun hafızası zayıf olur mu yu sormadan edemeyiz.
Mevcut olan sistemin işleyişi ise “Dün dündür Bugün bugündür” üzerinedir. Oysa yapılması gereken Dünü unutmayıp bugünü iyi anlamaktır. Ülkemiz Amerika’dan alınan borçlarla, Marshall yardımlarıyla bugünkü sürece geldi. Bu duruma uygun söz ise “Hafıza i beşer nisyan ile maluldur.”
Uğur Mumcu’nun seslenişte toplumun hafızasını diri tutmaya dönük yazısı “Vurulduk ey halkım unutma bizi” idi. Yakın tarihimizde izleri duran 12 Mart, 12 Eylül, Maraş, Çorum, Sivas, Gazi olaylarında ve faili meçhullerde bir adım mesafe dahi alınamamıştır. Toplumumuz 17 Ağustos depremi ve diğer depremleri yaşamasına rağmen mevcut iktidarlar hala ciddi önlemler almamaktalar.