“Sürgün bir ayrılıktır, bir hüzündür. İnsani olmayan, ağır bir cezadır”. -Mehmed Uzun Sözleri Aysel Gürel’e bestesi Zülfü Livaneli’ye ait olan “Sürgün” adlı eserde şu sözler yer alıyordu:
Gökyüzünde, yeryüzünde gün doğdu mu her gün ilk gün her gün aydınlıktır. Yoksa ümit her yer loş karanlıktır. Yar gurbette, can yürekte.
Bir kafeste ne amansız sonsuz ayrılıktır, Geçmez zaman her gece hep aynıdır. Fırtınada, ak ayazda sürgün her yerde hep yalnızdır. Gül açsa da kuş uçsa da görmez dargındır .
Her durakta her uykuda sürgün her nefeste yalnızdır. Her şafakta her yudumda hasret sancıdır. Yol alsa da, ses duysa da, dağ aşsa da her yan en son, her an son adımdır tek başına yalnızlık bir yankıdır.
TDK’ ya göre: Ceza olarak belli bir yerin dışında veya belli bir yerde oturtulan kimse sürülme işidir, bir kimsenin sürüldüğü yerdir.
Varolabilme mücadelesinin sözüdür. Tarih boyunca da bir çok topluluk savaş ve techir politikaları sebebiyle kuşaklar boyu yaşadıkları topraklardan toplu olarak sürgün edildi. İnsanların uğradığı haksız bir müdahaledir.
Bir insanlık suçudur… Sürgün mağdurları da içlerinde nesiller boyu süren üzüntüyle yaşarlar.Sistemin de muhalif olarak tehlikeli gördüğü şahıslar da baskı ve ceza tehdidiyle sürgün edildiler. Otorite tarafından da tehdit olarak algılandılar.
Gidenlerin yarısına yakını da vatandaşlıktan da çıkarıldı. Toprağının tadını özletir. İnsana en büyük acıyı da verir. Evinden, yurdundan ayrı konulmadır. Coğrafyandan, suyundan ve havasından ayrılmak zorunda kalıştır.
Kişinin doğup büyüdüğü kültürünü özümsediği anılarını biriktirdiği ülkesinden kopmasıdır. Hoyratça sökülüp atılma, köksüz bırakılmadır.Dallarının kırılması. Yüreğindeki acının da katlanmasıdır.
Sevdiğin sokaktan geçme hakkının olmayışıdır. Yaklaşamamak, dokunamamak onunla yürür.Yaşam kapısında durup, içeri giremeyiştir.Giderek büyüyen bir hüznün yorgunluğunu tașıyıştır. Elinizin ermeyişi gözünüzün görmeyişidir.
Hasretin dokunulur, hissedilir olmasıdır. Evinin kokusunu bir daha duyamayacağını kabullenmedir. Bir tarafının mahsun olmasıdır. Derdini anlatacak söz bulamamaktır. Acıdan dilsizleşmektir.
İnsanın içinin yanmasıdır.Yabancı olmadır, buralı da olamamadır. Orada da olamamaktır. Yerinin olmayışıdır.Usulca süzülen gözyaşıdır. Hayata olan küskünlüğü ve dönememeyi de getirir.
İradenin dışında itilmedir, itibarsızlaştırılmadır.Bir iradenin hürriyetini elinden alıp başka yere koymadır. Acımasız avcıların elinden yaralı olarak kurtulmuș bir kanadı kırık kușun çığlığıdır.
Kahrın da adı olur. Yeni ortamla birleşememe ve eskisinden kopamamaktır. Her türlü uzak kalış, uzanıpta alamayıştır. Arada derede kalma ,özlemeyi ve dost sohbetlerini de hüzünlü bir hatırlamayı da getirir. Yalnızlık duygusunun da egemen oluşudur.
Özgür Karakaya
ozgur694@hotmail.com