Cep telefonu, kolayca taşınabilen kapsama alanlı kablosuz telefon hattını kullanan bir iletişim aracıdır. Yaşamımıza çağrı cihazı olarak girmiştir. Günümüzdeki cep telefonlarında görüşme, mesaj titreşim, fotoğraf çekme, mp3 çalabilme ve internet gibi özellikler bulunmaktadır. Hızla tüketim alışkanlığı yanında bir yaşam biçimi haline gelen cep telefonları farklı bir yönüyle karşımıza çıkmaktadır. Yeni bir modeli satışa sunulduğunda diğer modeli ucuzlamaktadır. Çünkü elimizdeki model çok çabuk eskimektedir. Cep telefonları yaşamımızı da etkilemektedir. Cep telefonlarının satışında kullanılan konuşabildiğin kadar özgürsün sloganı aslında satın alabilmenin bir özgürlüğüdür. Yapay bir özgürlük sunumudur. Ayrıca üretilen mallar uzun ömürlü de değildir çünkü üretimde ucuz iş gücü bulunmaktadır. Cep telefonu tekelleri işçileri zor koşullarda çalıştırılmaktadır. Geçimlerini sağlayabilmek için emekciler de fazla mesai yapmak zorunda kalmaktadırlar. Cep telefonunun gereklilik olduğunu kabul edersek anamalcı sistem tüketicinin bir cep telefonu alarak bu ihtiyacın karşılanmasıyla yetinmemektedir. İhtiyaçla ilgisi olmayan yeni modeller hatta renklerle oluşturulan reklam kampanyalarıyla almazsan eksik kalırsın gibi çağdışı bir insan duygusu yerleştirilmeye çalışılmaktadır. Olmadığı zaman da kişinin hayatla bağlantısı kesildiği hissi uyandırılabilmektedir. Messenger üzerinden kontür istenmeye çalışılması gibi. İlişkileri de etkilemektedir. Söylenemeyen sözler bu ekranda kolayca dile getirilmektedir ya da gelen yanlış mesajla ilişkiler sarsılabilmektedir. Cep telefonunun doğru bir şekilde kullanımı yararını da beraberinde getirecektir.                                             CESARET “Cesaret kuvvetle birleşince büsbütün artar”. Aristotales Cesarettin kökleri Antik Yunan da hakikat anlatıcısı olmayı belirlenen en temel koşul olarak vurgulanmaktaydı. Cesaret insan ruhunun oksijenidir değişiminde başlangıcıdır. Yeni denizlere de yelken açmaktır. Yeniliğe açılmakta olan kapı insanın içindeki o büyük devin uyanışıdır.Kazanmanın da başlangıcıdır cesaret. Başa gelebilecekleri de göğüsleme gücüdür. Adım attıran ve hem de devam ettiren umutla beslenen gücün simgesidir. Olumlu sonuçlar yaratmanın farkına varılmasıdır. Üzülmeyi kırılmayı da göze alabilmektir. Korkuyu yendirerek güç veren yapma azmidir cesaret. Özü sözü bir olmayı riske girmeyi meydan okumayı doğru bildiğini kararlılıkla savunmadır. Zeka ve güçle beraber karanlığa adım atabilme dirayetidir. Tabuları da kenara koymaktır . Kişinin kendisi olması ve bağımsızlık sergilemesidir. Ya hep hiç diyebilmedir. Art niyetli sorulardan da ürkmeyiştir. Kendini açıkca ortaya koyabilmedir. En zor durumlarda mantığını yitirmemektir. Şüphe ederek ayakta duruş ve düşünerek ilerlemektir. Hatırlanmalıdır ki kazanımlar da ilk önce beyinde gerçekleşmektedir. Aslında aşılmasına imkan olmayan hiç bir engel de yoktur. Benjamin Disraelinin dediği gibi “ Başarı, cesaretin çocuğudur.” Yaşamanın farkına varıştır.Yaşamın her alanında insanları sürükleyen bir lokomatiftir cesaret. Sıkıntıların üstüne yürümektir. Amaçlarından ve inandıklarından vazgeçmemektir cesaret. Bahaneleri de devirebilmektir yapamam dememek hiç bir zamanda pes etmemektir. Grup Yorum un da dediği gibi “Cesaret cesaret daha fazla cesaret kurtuluş mutlaka ellerimizde kır zincirleri kopar geleceği kurtuluş mutlaka ellerimizde”.