Özgür KARAKAYA
Köşe Yazarı
Özgür KARAKAYA
 

GÖRMENİN İZLERİ

 Görme insana yaşamı gösterir. Bir bebeği gördüğümüzde ona yakınlık hissetmemize, kelimelerden önce gelip; kişinin hayata açılmasını sağlayan bir penceredir. Görmemek insanı koku almamaktan, duymamaktan çok daha fazla etkiler. Bilim görme kusuru olanlar için hislerinin kuvvetli olduğu sonucuna varıyor. Görme sözcüğünden türeyen bir sözcükte göreceliliktir. Albert Einstein’ göreceliliği şöyle açıklamış: Evrende her şey hıza ve gözlemcinin konumuna bağlı olarak değişir. İnsanlık tarihine yön vermiş 5 önemli insan hayatı tek cümle ile şöyle özetliyor: “Musa: Her şey tanrıdır, İsa: Her şey sevgidir. Freud: Her şey cinselliktir; Marks: Her şey ekonomidir; Einstein: Her şey görecelidir. Sözün ağızdan çıkabilmesi için görmenin ve duymanın olması gerekir. Yaşamı sürdürebilmemiz için her koşulda görmek ve gördüğümüzü anlayabilerek doğru görmeyi, öğrenmek gerekli. Öngörü ise, yapılacak bir işin, getireceği sonuçları önceden bütün yönleri ile düşünüp, tahmin etmeye çalışma ve planlamaktır. Diğer bir çalışmada öngörüleri birleştirip olabilecekleri hesaplayıp temel kuralları buna göre düzenlemedir. Yaşayıp görmek ise, yapılacak işin getireceği sonuçları etraflıca düşünmeden işi yapıp, olası sonuçları beklemektir. Yanlış işler yapıldı ise, acılara, sıkıntılara neden olunduysa da bu deneyimlerden elde edilen sonuçlara göre; yeni düzenlemeler de pek çok sıkıntıyı beraberinde getirir. İnsanlar bazen onarılması mümkün olmayan acılarla karşılaşır. Şu unutulmamalıdır ki tarih acılarla doludur. Eğer tarihten ders alınmazsa acıların yaşanılması kaçınılmazdır. Siyasetteki egemen olan anlayış hataları yaşayarak görür. Yaşayalım görelim, eğer olmazsa yeniden değiştirir, yeniden sonucu görür ve yine karar değiştirelim yönündedir. Buna şöyle diyebiliriz fillerin kör tarifi: Körlere filin ayağını vermişler bu ne demişler ayak sonra hortumunu vermişler bu ne demişler hortum diğer deyişle de Körler sağırları ağırlar durumudur. Çoğu zamanda sarkaç (turban) konusu gündeme alınıp diğer sorunlar görmezden gelinir. Halkın gerçek sorunları görmesi engellenerek toplumsal tepkinin başka yöne kaydırılması sağlanır. Fakat kimi durumlarda gerek yoktur, görmeğe. Toplumsal duyarsızlığımızı göstermek için 3 akıllı maymun hikâyesi anlatılır. “Bilmedim, görmedim, “duymadım” Oysa yapılması gereken cesaretle kendi yüzümüzü görmemizdir. Para merkezli sistem çıkar ilişkilerine dayanır. Söylemi de sen beni gör ben de seni göreyim ya da döner sermayedeki menfaat ilişkileri içersinde yer alan avanta- rüşvet-yağma, çıkarcılıktır. Sonradan görme de bu sistemin ortaya çıkardığı tiplemedir. Birden zengin olanların hareketlerindeki tutarsızlıktan dolayı kullanılır. Sistem çalışanın görülmesini istemez. Diğer bir kolu modayla insanları etki altına alır. Sistem yaşaması için tüketimi özendirir. Hızlı yaşa vb sloganlar kullanarak bunu görselleştirir. Büyük ekranlar daha büyük çözünürlükte cep telefonları da sistemin sunumlarındandır. Teknolojinin sunmuş olduğu imkân sayesinde uzağı ve küçüğü görmek mümkün. Televizyon uzak görüntüyü görmemizi sağlar. Kameradaki gördüğümüz görüntü kişiyi yukarıdan çekmişse küçültme, eğer alt açıdan görüyorsak kişiyi yüceltmedir. Resmi gördüğümüzde o görüntü bizi başka boyutlara taşır. Eserleriyle günümüze taşınmış ressamların gördüklerini anlamaya çalışmak, resimlerdeki ayrıntılara dikkat edebilmektir. Tiyatrodaysa yaşamın karelerini görebilmedir. Rüya görmek bilinçaltımızın dışarı çıkışıyla, bazen hatırlamak ve zihinsel bir resim oluşturmaktır. Hayal da isteyerek görme, sanki onu gördüm dediğimizde yanılgıdır. Bir kişiye kızdığımızda ise yüzünü görmek istemiyorum dediğimizde onu merhabadan uzak bırakmadır. Önemli olan canlara küsmemektir. Hor görme, bir kimseyi küçümseme beraberinde benciliği getirir. Görme farkında oluşu, sokakta yürürken bir dost gördüğünde merhabayı, aramızda görmek isteriz daveti; çiçeği gördüğümüzde sevgiyi mürüvvetini görmekle iyi ve mutlu günleri, Güneşi gördüğümüzde aydınlığı cana yakınlığı; bu filmi görebilirsiniz de ise tavsiyeyi; hoşgörüyse tüm insanlığı kucaklayabilmektir. Bir toplum, görünmeyeni görmeye, görünmeyeni anlamaya, gösterilmeyeni öğrenmeye ilişkin geçerli bir yol bulmuşsa ilerliyor demektir. Bu topraklardan doğmuş bir sözle bağlarsak “Görünen köy kılavuz istemezi” gerçekleştirebilmektir önemli olan. Sorunu görmek çözümün yarısı olduğuna göre, devlet bakanlarını devlet görenleri olarak değiştirsek daha mı iyi olur dersiniz? Yazımızı Nazım Hikmet’in Nikbinlik şiirinden bir dörtlükle noktalayalım Güzel günler göreceğiz çocuklar, güneşli günler göreceğiz Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar, ışıklı maviliklere süreceğiz…
Ekleme Tarihi: 12 Mart 2021 - Cuma

GÖRMENİN İZLERİ

 Görme insana yaşamı gösterir. Bir bebeği gördüğümüzde ona yakınlık hissetmemize, kelimelerden önce gelip; kişinin hayata açılmasını sağlayan bir penceredir. Görmemek insanı koku almamaktan, duymamaktan çok daha fazla etkiler. Bilim görme kusuru olanlar için hislerinin kuvvetli olduğu sonucuna varıyor. Görme sözcüğünden türeyen bir sözcükte göreceliliktir. Albert Einstein’ göreceliliği şöyle açıklamış: Evrende her şey hıza ve gözlemcinin konumuna bağlı olarak değişir. İnsanlık tarihine yön vermiş 5 önemli insan hayatı tek cümle ile şöyle özetliyor: “Musa: Her şey tanrıdır, İsa: Her şey sevgidir. Freud: Her şey cinselliktir; Marks: Her şey ekonomidir; Einstein: Her şey görecelidir. Sözün ağızdan çıkabilmesi için görmenin ve duymanın olması gerekir. Yaşamı sürdürebilmemiz için her koşulda görmek ve gördüğümüzü anlayabilerek doğru görmeyi, öğrenmek gerekli. Öngörü ise, yapılacak bir işin, getireceği sonuçları önceden bütün yönleri ile düşünüp, tahmin etmeye çalışma ve planlamaktır. Diğer bir çalışmada öngörüleri birleştirip olabilecekleri hesaplayıp temel kuralları buna göre düzenlemedir. Yaşayıp görmek ise, yapılacak işin getireceği sonuçları etraflıca düşünmeden işi yapıp, olası sonuçları beklemektir. Yanlış işler yapıldı ise, acılara, sıkıntılara neden olunduysa da bu deneyimlerden elde edilen sonuçlara göre; yeni düzenlemeler de pek çok sıkıntıyı beraberinde getirir. İnsanlar bazen onarılması mümkün olmayan acılarla karşılaşır. Şu unutulmamalıdır ki tarih acılarla doludur. Eğer tarihten ders alınmazsa acıların yaşanılması kaçınılmazdır. Siyasetteki egemen olan anlayış hataları yaşayarak görür. Yaşayalım görelim, eğer olmazsa yeniden değiştirir, yeniden sonucu görür ve yine karar değiştirelim yönündedir. Buna şöyle diyebiliriz fillerin kör tarifi: Körlere filin ayağını vermişler bu ne demişler ayak sonra hortumunu vermişler bu ne demişler hortum diğer deyişle de Körler sağırları ağırlar durumudur. Çoğu zamanda sarkaç (turban) konusu gündeme alınıp diğer sorunlar görmezden gelinir. Halkın gerçek sorunları görmesi engellenerek toplumsal tepkinin başka yöne kaydırılması sağlanır. Fakat kimi durumlarda gerek yoktur, görmeğe. Toplumsal duyarsızlığımızı göstermek için 3 akıllı maymun hikâyesi anlatılır. “Bilmedim, görmedim, “duymadım” Oysa yapılması gereken cesaretle kendi yüzümüzü görmemizdir. Para merkezli sistem çıkar ilişkilerine dayanır. Söylemi de sen beni gör ben de seni göreyim ya da döner sermayedeki menfaat ilişkileri içersinde yer alan avanta- rüşvet-yağma, çıkarcılıktır. Sonradan görme de bu sistemin ortaya çıkardığı tiplemedir. Birden zengin olanların hareketlerindeki tutarsızlıktan dolayı kullanılır. Sistem çalışanın görülmesini istemez. Diğer bir kolu modayla insanları etki altına alır. Sistem yaşaması için tüketimi özendirir. Hızlı yaşa vb sloganlar kullanarak bunu görselleştirir. Büyük ekranlar daha büyük çözünürlükte cep telefonları da sistemin sunumlarındandır. Teknolojinin sunmuş olduğu imkân sayesinde uzağı ve küçüğü görmek mümkün. Televizyon uzak görüntüyü görmemizi sağlar. Kameradaki gördüğümüz görüntü kişiyi yukarıdan çekmişse küçültme, eğer alt açıdan görüyorsak kişiyi yüceltmedir. Resmi gördüğümüzde o görüntü bizi başka boyutlara taşır. Eserleriyle günümüze taşınmış ressamların gördüklerini anlamaya çalışmak, resimlerdeki ayrıntılara dikkat edebilmektir. Tiyatrodaysa yaşamın karelerini görebilmedir. Rüya görmek bilinçaltımızın dışarı çıkışıyla, bazen hatırlamak ve zihinsel bir resim oluşturmaktır. Hayal da isteyerek görme, sanki onu gördüm dediğimizde yanılgıdır. Bir kişiye kızdığımızda ise yüzünü görmek istemiyorum dediğimizde onu merhabadan uzak bırakmadır. Önemli olan canlara küsmemektir. Hor görme, bir kimseyi küçümseme beraberinde benciliği getirir. Görme farkında oluşu, sokakta yürürken bir dost gördüğünde merhabayı, aramızda görmek isteriz daveti; çiçeği gördüğümüzde sevgiyi mürüvvetini görmekle iyi ve mutlu günleri, Güneşi gördüğümüzde aydınlığı cana yakınlığı; bu filmi görebilirsiniz de ise tavsiyeyi; hoşgörüyse tüm insanlığı kucaklayabilmektir. Bir toplum, görünmeyeni görmeye, görünmeyeni anlamaya, gösterilmeyeni öğrenmeye ilişkin geçerli bir yol bulmuşsa ilerliyor demektir. Bu topraklardan doğmuş bir sözle bağlarsak “Görünen köy kılavuz istemezi” gerçekleştirebilmektir önemli olan. Sorunu görmek çözümün yarısı olduğuna göre, devlet bakanlarını devlet görenleri olarak değiştirsek daha mı iyi olur dersiniz? Yazımızı Nazım Hikmet’in Nikbinlik şiirinden bir dörtlükle noktalayalım Güzel günler göreceğiz çocuklar, güneşli günler göreceğiz Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar, ışıklı maviliklere süreceğiz…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve burdurilkadim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Diğer Yazıları

15
Kasım
25
Ekim
16
Ekim
03
Ekim
26
Eylül
20
Eylül
13
Eylül
23
Ağustos
30
Temmuz
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.