Güneş, çevresinde dolanan gezegenlerden oluşmaktadır. Tarihe bakıldığında ona tapıldığı da görülür. Dünyada yaşayan canlılar için de vazgeçilmez bir kaynaktır.
Yaşamımızda, günümüzü aydınlatan olur. Evlerin odasına doğan; gündüzü yöneten ışınlar demetidir. Yeryüzünün sallanan lambasıdır Güneş. Kapkara bulutların altında kendini gösterdiğinde insanın içine ferahlık verir. Göklerin kasvetini dağıtarak huzur ve neşe; başaklara bereket getirir. Parladıkça içimizi ısıtan olur. Cana yakınlığı anlatır Güneş.
Bir hikayeye göre: İki doğa olayı, Güneş ile Rüzgar bir adamın paltosunu çıkarmak için iddaya girmişler. Önce rüzgar hakkını kullanmış. Esmiş bütün sertliliğiyle estikçe adam paltosuna daha da sarılmış. Ve sonunda tüm gücüyle esmesine rağmen çıkaramamış. Daha sonra Güneş hakkını kullanmış tatlılıkla ısıttığından adam paltosunu çıkarmış.
Denize vurduğunda yüzümüzü gülümsetendir. Tatil keyfini zirveye çıkartıp insanın vitamin ihtiyacını da karşılar. Doğudan doğup batıdan batan ve sırlar paylaşılan yıldızdır gökyüzünde. Hele o gün batımı izlenmeye değerdir. O, gidince zifiri karanlık yerini alır gökyüzünde.
Karanlığa anlam olarak baktığımızda: Gericiliği, Güneşse: İlereciliği temsil eder. Özlü sözlerde yerini bulan soyut kavramdır. “Güneş Balçıkla Sıvanmaz“ dır. Anlamı ise: Gerçeklerin saklanamayacığıdır. Şarkılarda ise, Grup Kızılırmak ve Edip Akbayram’ın söylediği gibi “Güneşin Olsun Dünya kavgalarla dolu olsa güneşin olsun gönlünde. Ve her şey iyi olacak" tır.
Nazım Hikmet’in “Güneş içenlerin Türküsünde” ki şiirinin dizilerinde "Akın var akın güneşe akın güneşi zapt edecegiz güneşin zaptı yakın” dır diyerek yansır hayata. Ve Güneşe çevrilir karanlık günler.