“Karanlığa küfredeceğine, bir mum yak,” Konfüçyus
Üzerine ışık düşmeyen alandır. Işığın yokluğudur. Kimi zaman elektriğin gelmesine kadar sürer. Gözlerin kapatıldığı anda başlar...Uyumanın kolay olduğu yerdir. Modernitenin son bulmasını getirir. Kimin ne olduğunu görememe duygusunu, eksikliği karamsarlığı, ümitsizliği getirir. Şafağın hemen öncesinde olandır. Aydınlıktan ayrılan görünmezliktir. Sadece siyah renkte değildir.Kendin olmaktan uzaklaştıysan, boyun eğmen gereken kabullenmeyi getirir. Emici ve uyuşturcudur.
Karanlık; insanları karamsarlığa itebilmektedir. Ağzına kilit vurulmayı getirir. Duyguların yitimidir.Karanlık, her meslek sahibinin mesleğini en iyi bir şekilde yapmasını önler.Karanlık, üretimlerde verimin düşmesine neden olur.Karanlığın aydınlığa çevrilemediği yerlerde bilim yara alır...
İnsanın kendi yüreğindeki güneşini kaybetmesidir…Bir yürek hayatın orta yerinde çiçeklerini açmıyorsa eğer, asıl karanlık orda başlamaktadır…Hala dünyamızda milyonlarca çocuğun aç ve sefil yaşamasındadır karanlık.Savaşlara, bombalara, silahlara yatırılan paralar, işte kanlı karanlığın işaretleridir..Başka halkları yok ederek, onların kültürlerini ayaklar altına almadır . Yaşarken bir daha aşık olamamaktır.
Rüzgarlara karşı ıslık çalamamayı ve çiseleyen yağmurlar altında bir daha öpüşememeyi. İçimize kapanmayı getirir.Kimi zaman çaresizliği getirir. Güvensiz durgunluğu vermektedir. .. Güç ve gizemin simgesidir.En dermansızı beyinlerdedir. Karanlıktan aydınlığa çıkmanın yolu, yanlışları düzeltmeye çalışmaktan geçer.
Karanlığa karşı yapılacak olan; İnatla, barış umudunu, çabasını, ve emeğini canlı tutmaktır.Umudu kesmeden,mücadeleyle, karanlığa karşı omuza omuza kuşatmaları kırmak dileğiyle. Karanlığa karşı direnmek adına. Halk türküsünde dedigi gibi: “Bu dünya bir pencere, her gelen bakar gider. Gidelim değirmene, öğütelim unları Güneşe çevirelim bu karanlık günleri