TV kanallarında farklı isimlerde evlilik programları yapıldı.Bu evlilik programları şimdiye kadar Star’da “Esra ile Desti İzdivaç”, Flash’ta “Desti İzdivaç”, “Fox’ta ise “Su Gibi” isimler adı altında yayınlandı. Bu tür programların ilkinde ilgiyle izlenmeleri doğal olabilir. Ancak medyanın tersine bir durumu var. Avrupa da aynı tarzdan programlar art arda yayınladığında ilgi azalmakta. Türkiye de aynı tarzda bir çok program çıkmasına rağmen ilgi ise azalmadan devam etti.
Seyirci tarafından izlenmesindeki etkenlere baktığımızda: Eğlencenin yanı sıra programa katılanlar mala ve mülke ulaşma, kendisini talip olanların yerine koyarak bende onun gibi olabilirim hayali taşımakta. Bu durumda kazananlar ise: Yapımcı kuruluş ve izlenme oranlarını ve reklamları kapan TV kanalları oluyor.
Bu programların özellikleri ise şöyleydi: Evlilik yazın boşluk bırakın kişiye talib olduğunuzu cep telefonunuza yazın gönderin. Eğer onu beğenmezseniz elimizde başkası var onu al denilmektedir. Pazarda meyve, sebze satar gibi birini beğenmezsen diğerini seç denilmektedir. İnsanlar kullanılan satılan bir mal gibi özelliklerle sunuldu.
Bu programlara katılan damat adaylarına : Evin var mı? Emekli maaşın? Geliri? türünden maddiyata dayanan sorular sorulmakta. Bu sorular gelin adaylarına ise nadir olarak sorulmaktadır. Kız tarafında evleneceğin erkeğin yaşlı oluşuna ya da çocuklarına bakmaya razı olanlarda bulunmakta.
Gelin adaylarından katılanlarından kimisi iş yaşamından sıkıldığını, işini yeni bıraktığını dile getirmektedir. Sorunları ile baş başa bırakılan kadınlar… Buradan hareketle kadının geçmişten gelen konumunu anımsarsak: Kadın ikinci sınıf konumda yansımaktadır. Yaşamlarına getirilen müdahaleler, çağdaş toplumda yaşam şartlarının değişmesiyle onlara yapılan sınırlandırmalar azalmaktadır.
Fakat kadınlar erkek egemen anlayışın biçtiği rolden kurtulması amaçlanmamaktadır. Gemisini kurtaran kaptan anlayışı bu programlarda da gün yüzüne çıkmaktadır. Çünkü başta geleneksel kriterlere uymayanlar “paralı erkek”, "güzel kadın” vs. olmadıkları için yapımcılar tarafından elenmektedirler.
Oysa kadının sorunlarının sistemin ekonomik siyasal sorunlarının içinde olduğu bilinmelidir. Bu tür yapımlar toplumumuzdaki erkek-kadın ilişkileri ile bu çerçevede medeni sorunları magazinel objeye dönüştürmeye yarayan örnek bir araç olmaktan öte gidemeyecektir.