Özgür KARAKAYA
Köşe Yazarı
Özgür KARAKAYA
 

SINAVDAN SINAVA- ÖĞRENCİ SEÇMEME SINAVI (ÖSS)

Sınav,anlatılanların öğrenilip öğrenilmediğini kontrol eden uygulama, hem de zamanla ve başkalarıyla yarış halinde olma durumudur.Sınavı kazandığımızda sevinme yetersiz puanı aldığımızda üzülme kaçınılmaz olur. Sınavların ölçüm aracı olması öğrencilerde kaygı uyandırır. Yapılan karşılaştırmalar kişiyi değerli ya da değersiz duygusunu yaşamasına neden olur. Ne yazık ki ,eğitim sistemimiz tamamen doğa kanunları üzerine kurulu. İşe yaramak istiyorsan sana sorulan soruları doğru cevaplamak zorundasın. Başarı, insanın isteğiyle kendisini yönetebilmesi fark etmesi ve yolunu bulması ile mümkündür. Bununla beraber öğrenme hevesini diri tutularak cesaretle kararlılıkla yürümek başarıyı beraberinde getirir. Okul öğrencisine destek veriyorsa faydalıdır. İyi bir okul öğrenciyi fark etmenin yanında keşfetmeli. Yolunu bulmasına yardımcı olarak öğrenme isteği verebilmelidir.Doğru bir çalışma alışkanlığı kazandırabilmeli. Bunların sağlanabilmesi için eğitim kadrolarına sahip olunarak eğitim araçları da işlevsel kılınmalıdır.  ÖĞRENCİ SEÇMEME SINAVI (ÖSS) Sınav denilince akıllara sınavın geçilmesi gelir. Ama ÖSS denilince akla kazanmak geliyor. ÖSS, öğrencileri tek tipleştirmeyi hedefler. Bittikten sonra da unutmaya programlanan beyinler üretmeyi, rekabetçi bencil olaylara ben merkezci bakış açısıyla ele alan gençlik yaratmak ister. ÖSS de bilgiyi yorumlamak kullanmak yer almaz.  Adaylar bilgiyi sırtlarına alarak finale ulaşmayı amaçlar. Adaylar sınavdan sonra sırtındaki yükü bırakırlar. Çünkü bu bilgiler hayatlarında bir daha işe yaramayacaktır. 1 milyonu aşkın insanın geleceği ÖSS’ye bağlanması doğru değildir. 12 yılın üç saatle ölçülmesi ne kadar sağlıklıdır? Bu sistem, gençlerimizin isteklerine göre değil puanlarına göre tercih yapmaya zorlamaktadır. Dershaneye veya dersevine gitmezsen eğer başarılı olamayacağını söylemektedir. Bu sınav sonucunda kazanırsan “değerlisin” yoksa hiçbir değerin yoktur. Ailelere de aynı düşünce aşılanmaktadır. Bunun sonucunda anneler, babalar da çocuklarının geleceğini garanti altına almak için dershanelere kayıt yaptırmaktalar. Sınavın kazanılmaması da ailelerin yarattığı sosyal baskıları ve bunalımları arttırmaktadır. Kazanamayanlar ve üniversiteye yerleşemeyenler umudunu bir sonra ki yıla bırakabilmekte ya da vazgeçebilmekte. ÖSS sınavına giren sadece dört gençten biri bu sınavı kazanabilmektedir. Geri kalan dörtte üçü kazanamayacaktır. Bir kısmı da eğer maddi durumları varsa özel üniversitelere kayıt yaptırabileceklerdir. Şu koşulda gençlere başarılar diliyoruz demek mümkün olmasa gerek. Çünkü herkesin başarılı olması mümkün değildir. Egemen basında ağırlıklı olarak başarı hikayeleri bu öğrencilerin nasıl çalıştıkları hangi taktikleri uyguladıkları yer almakta. Kazanamayan gençlerin durumuna da görmezden gelmekte. Yapılması gerekenler ise: Test usulu ezberci yöntemden vazgeçilmelidir. Dershanelerin ve ders evlerinin işlevleri gözden geçirilmelidir. Rehberlik süreciyle beraber öğrenciler bütün olarak değerlendirilmeli yetenekleri göz önüne alınmalıdır. Eğitim de fırsat eşitliği sağlanmalıdır. Yazımızı Albert Einstein in “Bir ülkenin geleceği, o ülke insanlarının göreceği eğitime bağlıdır” sözüyle noktalayalım.    
Ekleme Tarihi: 02 Nisan 2021 - Cuma

SINAVDAN SINAVA- ÖĞRENCİ SEÇMEME SINAVI (ÖSS)

Sınav,anlatılanların öğrenilip öğrenilmediğini kontrol eden uygulama, hem de zamanla ve başkalarıyla yarış halinde olma durumudur.Sınavı kazandığımızda sevinme yetersiz puanı aldığımızda üzülme kaçınılmaz olur. Sınavların ölçüm aracı olması öğrencilerde kaygı uyandırır.

Yapılan karşılaştırmalar kişiyi değerli ya da değersiz duygusunu yaşamasına neden olur. Ne yazık ki ,eğitim sistemimiz tamamen doğa kanunları üzerine kurulu. İşe yaramak istiyorsan sana sorulan soruları doğru cevaplamak zorundasın. Başarı, insanın isteğiyle kendisini yönetebilmesi fark etmesi ve yolunu bulması ile mümkündür. Bununla beraber öğrenme hevesini diri tutularak cesaretle kararlılıkla yürümek başarıyı beraberinde getirir. Okul öğrencisine destek veriyorsa faydalıdır. İyi bir okul öğrenciyi fark etmenin yanında keşfetmeli. Yolunu bulmasına yardımcı olarak öğrenme isteği verebilmelidir.Doğru bir çalışma alışkanlığı kazandırabilmeli. Bunların sağlanabilmesi için eğitim kadrolarına sahip olunarak eğitim araçları da işlevsel kılınmalıdır.

 ÖĞRENCİ SEÇMEME SINAVI (ÖSS)

Sınav denilince akıllara sınavın geçilmesi gelir. Ama ÖSS denilince akla kazanmak geliyor. ÖSS, öğrencileri tek tipleştirmeyi hedefler. Bittikten sonra da unutmaya programlanan beyinler üretmeyi, rekabetçi bencil olaylara ben merkezci bakış açısıyla ele alan gençlik yaratmak ister. ÖSS de bilgiyi yorumlamak kullanmak yer almaz.

 Adaylar bilgiyi sırtlarına alarak finale ulaşmayı amaçlar. Adaylar sınavdan sonra sırtındaki yükü bırakırlar. Çünkü bu bilgiler hayatlarında bir daha işe yaramayacaktır. 1 milyonu aşkın insanın geleceği ÖSS’ye bağlanması doğru değildir.

12 yılın üç saatle ölçülmesi ne kadar sağlıklıdır? Bu sistem, gençlerimizin isteklerine göre değil puanlarına göre tercih yapmaya zorlamaktadır. Dershaneye veya dersevine gitmezsen eğer başarılı olamayacağını söylemektedir. Bu sınav sonucunda kazanırsan “değerlisin” yoksa hiçbir değerin yoktur. Ailelere de aynı düşünce aşılanmaktadır.

Bunun sonucunda anneler, babalar da çocuklarının geleceğini garanti altına almak için dershanelere kayıt yaptırmaktalar. Sınavın kazanılmaması da ailelerin yarattığı sosyal baskıları ve bunalımları arttırmaktadır. Kazanamayanlar ve üniversiteye yerleşemeyenler umudunu bir sonra ki yıla bırakabilmekte ya da vazgeçebilmekte.

ÖSS sınavına giren sadece dört gençten biri bu sınavı kazanabilmektedir. Geri kalan dörtte üçü kazanamayacaktır. Bir kısmı da eğer maddi durumları varsa özel üniversitelere kayıt yaptırabileceklerdir. Şu koşulda gençlere başarılar diliyoruz demek mümkün olmasa gerek. Çünkü herkesin başarılı olması mümkün değildir. Egemen basında ağırlıklı olarak başarı hikayeleri bu öğrencilerin nasıl çalıştıkları hangi taktikleri uyguladıkları yer almakta. Kazanamayan gençlerin durumuna da görmezden gelmekte.

Yapılması gerekenler ise: Test usulu ezberci yöntemden vazgeçilmelidir.

Dershanelerin ve ders evlerinin işlevleri gözden geçirilmelidir. Rehberlik süreciyle beraber öğrenciler bütün olarak değerlendirilmeli yetenekleri göz önüne alınmalıdır. Eğitim de fırsat eşitliği sağlanmalıdır. Yazımızı Albert Einstein in “Bir ülkenin geleceği, o ülke insanlarının göreceği eğitime bağlıdır” sözüyle noktalayalım.

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve burdurilkadim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Diğer Yazıları

28
Nisan
11
Nisan
19
Mart
08
Mart
22
Ocak
07
Ocak
05
Aralık
01
Aralık
24
Kasım
14
Kasım
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.