Hadi Önal
Köşe Yazarı
Hadi Önal
 

ADAM!

    Adam, okuma özürlü  Biz, ha bire ulaşmaya çalışıyoruz yazarak…  Köre film seyrettirmek gibi   Vah ki ne vah!  Bir ona, on bize…  Adamın ağırlığı gölge…   Gölge de…  Ya bu ağırlık?  “Kaç okka?”, “Kaç ton?”, “Kaç kile?”  İyi de neden, niye?  Mecbur muyuz çekmeye?    Adam; hoyrat, kaba, küfürbaz   Bir elinde balta diğerinde kazma  Cehalet damlıyor baltanın ağzından  Kazma değerleri gömmek için  Olan, olacakların habercisi  Kesiyor, doğruyor ha bire  Yüreği vatan olanlar  Ağaçlara sarıyor gövdelerini  Sapı ağaç olan gücünü ağaçtan alan baltadan   Korumak için ormanları  Ama çaresiz… Ama nafile!    Adamın on parmağında on hile  Başparmağında fitne  İşaret parmağı nefret  Serçesi hile  Orta, saltanatını sürdürmek için direnmede…  Yamyamlığı aleni  Gün aşırı hakaretleri gibi  Açıyor ağzını, yumuyor gözlerini…  Alkışlar gırla…  Alkışlar, aklını kiraya veren tapıcılarından  Alkışlar ranttan…    Adam, durmadan yontuyor kendine  Paranın gücüyle ele geçirdiği medyayla  Ve de vatandaşların gözlerine bakarak  Hayali güzellikler sunuyor…  Hele devşirme götürücüleri  Ağalarına el pençe  Analarına küfredilse de  Çıkarlar ve çıkınları için   Yaşadıklarını lütuf görüyor  Şükürlerini de alkışlarla beziyorlar  Azıcık aklını çalıştıranlar  Yüreklerinden kopan eyvah   Donuyor dudaklarında, susuyor katlanıyorlar  Delik deşik olsa da file!    Adam kükrüyor ha bire…  Adalet diyor, İktisat diyor, ziraat diyor   Hatta ahlak, nezaket, hoşgörü ve saygıdan dem vuruyor  Bilgisi olmasa da cinliği ezberlettirilenle…  Koyunlar sükûtta  Adamın, ne attığı naranın   Ne de meydan okumalarının sonu geliyor  Nasıl olsa ipler elinde  O nedenle sözleri dikine, dikine   Anlaşılan güveni tam itine, itlerine…  Kibir kalesinden parmak sallıyor  Hışımla, hiddetle ve de devletle  One minute  Two blue  Three minutes…  Birileri, “don't talk come… come..”, diyor  Adam: No, no! Ours is just talk. I was joking…  Amaç dostlar alışverişte görsün, diye de ekliyor.  Az buçuk İngiliz, yarı Türkçesiyle  Gamzesi dışarı  Zoru içeriye…     Adam papaz uçtu oynuyor,  Satranç bilmese de…   Dönüyor, yaylanıyor basıyor tetiğe  Adalete kurşun üstüne kurşun sıkıyor  Olmadı,  hayalleri topla, gülle ile dövüyor…  Karunlarıyla kol kola  Tüyü bitmemiş yetimin hakkına uzanıyor  Karşı gelen olursa  Bir bahane bulup yoksa uydurup dama tıkıyor.  Küçük dağları ben yarattım, havasında  İhanete yatıyor.  Sonra, eğiliyor secdeye  Allah, diyor  Allah’ı Allah’la aldatmaya kalkıyor  Hadsizce…  Umarsızca…  Duyarsızca…   Arsızca...    Hadi Önal/25 Ağustos 2024/İzmir 
Ekleme Tarihi: 26 Ağustos 2024 - Pazartesi

ADAM!

 

 

Adam, okuma özürlü 

Biz, ha bire ulaşmaya çalışıyoruz yazarak… 

Köre film seyrettirmek gibi  

Vah ki ne vah! 

Bir ona, on bize… 

Adamın ağırlığı gölge…  

Gölge de… 

Ya bu ağırlık? 

“Kaç okka?”, “Kaç ton?”, “Kaç kile?” 

İyi de neden, niye? 

Mecbur muyuz çekmeye? 

 

Adam; hoyrat, kaba, küfürbaz  

Bir elinde balta diğerinde kazma 

Cehalet damlıyor baltanın ağzından 

Kazma değerleri gömmek için 

Olan, olacakların habercisi 

Kesiyor, doğruyor ha bire 

Yüreği vatan olanlar 

Ağaçlara sarıyor gövdelerini 

Sapı ağaç olan gücünü ağaçtan alan baltadan  

Korumak için ormanları 

Ama çaresiz… Ama nafile! 

 

Adamın on parmağında on hile 

Başparmağında fitne 

İşaret parmağı nefret 

Serçesi hile 

Orta, saltanatını sürdürmek için direnmede… 

Yamyamlığı aleni 

Gün aşırı hakaretleri gibi 

Açıyor ağzını, yumuyor gözlerini… 

Alkışlar gırla… 

Alkışlar, aklını kiraya veren tapıcılarından 

Alkışlar ranttan… 

 

Adam, durmadan yontuyor kendine 

Paranın gücüyle ele geçirdiği medyayla 

Ve de vatandaşların gözlerine bakarak 

Hayali güzellikler sunuyor… 

Hele devşirme götürücüleri 

Ağalarına el pençe 

Analarına küfredilse de 

Çıkarlar ve çıkınları için  

Yaşadıklarını lütuf görüyor 

Şükürlerini de alkışlarla beziyorlar 

Azıcık aklını çalıştıranlar 

Yüreklerinden kopan eyvah  

Donuyor dudaklarında, susuyor katlanıyorlar 

Delik deşik olsa da file! 

 

Adam kükrüyor ha bire… 

Adalet diyor, İktisat diyor, ziraat diyor  

Hatta ahlak, nezaket, hoşgörü ve saygıdan dem vuruyor 

Bilgisi olmasa da cinliği ezberlettirilenle… 

Koyunlar sükûtta 

Adamın, ne attığı naranın  

Ne de meydan okumalarının sonu geliyor 

Nasıl olsa ipler elinde 

O nedenle sözleri dikine, dikine  

Anlaşılan güveni tam itine, itlerine… 

Kibir kalesinden parmak sallıyor 

Hışımla, hiddetle ve de devletle 

One minute 

Two blue 

Three minutes… 

Birileri, “don't talk come… come..”, diyor 

Adam: No, no! Ours is just talk. I was joking… 

Amaç dostlar alışverişte görsün, diye de ekliyor. 

Az buçuk İngiliz, yarı Türkçesiyle 

Gamzesi dışarı 

Zoru içeriye… 

  

Adam papaz uçtu oynuyor, 

Satranç bilmese de…  

Dönüyor, yaylanıyor basıyor tetiğe 

Adalete kurşun üstüne kurşun sıkıyor 

Olmadı,  hayalleri topla, gülle ile dövüyor… 

Karunlarıyla kol kola 

Tüyü bitmemiş yetimin hakkına uzanıyor 

Karşı gelen olursa 

Bir bahane bulup yoksa uydurup dama tıkıyor. 

Küçük dağları ben yarattım, havasında 

İhanete yatıyor. 

Sonra, eğiliyor secdeye 

Allah, diyor 

Allah’ı Allah’la aldatmaya kalkıyor 

Hadsizce… 

Umarsızca… 

Duyarsızca…  

Arsızca... 

 

Hadi Önal/25 Ağustos 2024/İzmir 

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.