kahverengi kırkayaklardı
kara trenler bir zaman
bulut bulut olurdu duman
Sepette dökülen elmalar gibi
Vagonlara dolup boşalan
tahta bavul, bağlı yorgan
sırtta çuval, ipli urgan
yollar uzun ,yükler ağır
bir biletle varılır haydarpaşa
kurtalan.
Bir düdük ki içler yakan
hasretlik ve kavuşmalar
özlemle kucaklaşan
gidenin ardından gözyaşı
bir mendildir sallanan
ırgatlar yorganında köşede
İki büklüm kıvrılan
bir horlama vızıltı kara sinek,
uzun tahta banklarda
uykusuz sabahlayan
bir düdük ki içler yakan
haydi uyan
Kızıl şapkalı hareket memuru
elnde tenis raketi
biryanı yeşil arkası kızıl yanan
kırmızıda geçemez marşan diz
makaslar değişmiştir
ayrılıktır ardı sıra uzayan
tak tuka taktuk tukatuka taktuk
hasretliktir uzanan
sabahçı kahvesinde
boynun düşmüş sandalyeden
Pulman koltuk boşalırsa
koy kıçını rahatlan.
İzmit te pişmaniye alsan
Salihlide ekmek arası köfte
Susurluktan ayran
Konduktörün boğuk sesi
öğrenci mi,pasolu yarım bilet
iner kalkar iğneli pense
biletler,"görüldü' kontroldan
Nerde kaldı özlemler ayrılıklar
Gariban yolculuklar
Kömür karası saçlar
Burnu is , kokulu yanaklar
Buruk bir öykü şimdi
küflenmiş delikli pense
insansız boş vagonlar .
uzun ağaçlı yollar
anılarla direnen
İstasyonlar, istasyonlar