Linç’in tarihsel köklerine bakarsak bu tarihin dinlerin, sınıfların ve devletin tarihi ile yaşıt olduğu görülmektedir. Linç terimi ilk defa Amerikan bağımsızlık savaşında kurulan bir mahkemeye başkanlık eden Charles lynch in adından türetilmiştir.Linç, bir insanın onlarca kişi tarafından dövülmesi, izleyen vatandaşların da müdahale etmemesidir.
Ayırmaya çalışanların da dövülmesidir. Bir kaç insanın da büyük topluluklarca dövülerek öldürülmesini de getirmektedir.İnsanlardaki heyecana dayanan duyguların harekete geçmesi sonucunda meydana gelen bir olaydır. Karşıdaki insanın varoluşuna kastetmektir. Onun varlığından rahatsız olmayı, onun benliğine saldırmayı getirmektedir.
Kalabalığın azlığı çiğnemesini yerdekine tekme savrulmasıdır.Köşeye sıkıştırılmış kuşatılmış olana çullanılmasıdır.Güçsüzü ezme ve güçlünün yanında olmanın sonucudur. Aynı zamanda “ayağınızı denk alın” demektir.Kapalı toplumların en çok seçtiği tepki gösterme yoludur. Sağduyu yoksunluğunu,ön yargıları, sabit fikirleri de çevresine toplamaktadır.
Bunu milli bir duygu ve his olarak gören belirli bir guruh bu eyleme katıldığında topluluğun içinde sakladığı nefret,kin ortaya çıkmaktadır. Kendilerine benzemeyenleri benzetmek icin seçilen bir yoldur linç. Suçlanana karşı öfke duyan kalabalığın topluca girişmesidir. “Vurun abalıya” diyerek sonuçları düşünülmeyen kimi zaman da ne olduğunu bile düşünülmeden girişilen harekettir.
Düşünme, bul yap ve bak üzerinedir linç. Özeleştiri ve eleştiriye açıklıkta yer almaz. Olayların nedenleri üzerinde düşünme de yer almaz. Kitap düşmanlığıyla beraber yürür ve içeçedir. Zekanın, aklın mantığın ruhun sıfırlanmasıdır ve bedenin algıların zirveye çıkarılmasını getirmektedir.
“Sağ koymayın kırın denmesi de yeterli olabilmektedir. Bir anda linççi topluluk çığ gibi büyür ve sokaklarda bir insan avı başlamaktadır. Ve ne yapıyoruz ya da neden yapıyoruz diye sorulmamaktadır.Propagandanın ve politik manipülasyonların etkisi de unutmamalıdır. Linç, şiddeti gönül rahatlığıyla alenileştirirek, onu toplumsal hayatın vazgeçilmez ensturmanı yapmaktadır.
“Sabrımız taştı” diyenleri gazlayarak lince meyilli güruh, iktidarın bu tarz söylemlerini de kendi söylemine aktarmaktadır.Şiddettin de iletişim biçimi olarak benimsenmesi, otoriteler tarafından da açık ya da gizli olarak desteklenmesi linç kültürünün de gelişmesine neden olmaktadır. “İyi oldu” demekse bundan sonraki aşamada linç etmenizde sakınca yoktur anlamına gelmektedir. Kitleleri de azgınlaştırmaktadır. Hiç bir adil yargılama olmadan cezalandırma yöntemidir ve öldürücüdür.
Diğer bir noktada linç etme girişimleri insanları korkutabilmektedir.Bu durum toplumun bireylerin de demokratik tepkilerin ortaya koyulmasında çekinçe oluşturmaktadır.Bu durum da demokrasi için de ciddi bir sorun oluşturmaktadır.İnsanın kendisine insaniyetine yabancılaşmasıdır. Egemenler tarafından sindirilen toplumlarda da görülmektedir.
Linç ona kalkışanları, ona kapılanları da güruha dönüştürmektedir.Güruha dönüşmek,anoninimleşme imkanı tanımaktadır. Kendisinden farklı olanı da suç saymayı getirmektedir.Ve vahşet senaryolarını da gösterime sokmaktadır. Biz in ötekini yok etme hareketidir.Önceden tasarlanarak işaret verildiğinde de uygulanmaktadır.Linç ötekinden korkarak ötekiyle başedemeyeceğini anlayanların uyguladığı bir yöntemdir.
Kendiliğinden gelişmeyen her linç girişiminden sonra egemenlerin “halk galeyena geldi, vatandaş infialde” yönündeki açıklamalarda olayın arka planını saklamaya dönük bir çabadır. Linç eylemleri devletin açık ve gizli güvenlik örgütleri tarafından da organize edebilebilmektedir. Linç olayları devletin ve iktidarın hukuken ve siyasetten yapamadığını kitlelere de yaptırabilmesidir.Linç eylemlerinde yer alanlar milliyetci,muhafazakar,ırkçı kesimlerden para ve iş vaadi vb. etkenlerle harekete geçiren kent ve kır yoksullarından oluşabilmektedir.
Ekonomik ve siyasal kriz dönemlerinde de askeri ve sivil darbeye ortam hazırlama süreçlerinde de görülmektedir. Yaşam alanlarının talan edilmesi de linç kültürünün boyutunu göstermektedir.Egemen medya da linçin sonuçlarını göstermeden, linç girişimlerinin önlenememesinin sonuçlarını da göstermemektedir. Hukuksuzluk şiddette yer almaktadır.Linç kriterleri de spor sayfalarında da “vur vur inlesinler ölmeye ölmeye geldik” söylemleriyle yer almaktadır.
Linç dünyanın her hangi bir yerinde insanlık adına işlenen ayıbı beraberinde getirir. Kesinlikle de destek verilmemelidir. Linç girişimine karışan her kişi, mutlaka hukuki yollarla hesap vermelidir.Linçlerin geriletilmesi demokrasi ve özgürlüklerin genişletilerek sindirmemize bağlıdır. Aksi halde yol kan gölüne çıkar ve bedeli de ağır olacaktır.Bu durumun toplumun ortak sorumluluğu olarak görülmesinde fayda vardır.Kazananı da olmayacaktır.
Demokratikleşmeyi derinleştirerek, yaygınlaştırarak gündeme taşınması gerekmektedir.Lince karşı müçadele de temel prensipte “hemen şimdi” diyebilmekten geçmektedir.Eğer birileri “lanetli” olarak görülerek linç edilmek isteniyorsa linci vacip görülenler ile onunla yan yana durabilmektir.