Biliyor ve yaşıyorsunuz Türkiye, dünyada eşi benzeri olmayan bir sistemle yönetilmektedir. 16 Nisan 2017 Referandumuyla kabul edilen yeni hükümet sistemi ile TBMM’sinin yetkileri sınırlandırıldı. Yürütme yetkisi tümüyle Partili Cumhurbaşkanına bırakıldı. Bu yeni sistemle cumhurbaşkanının tarafsızlığı sona erdi. Cumhurbaşkanı aynı zamanda bir partinin de genel başkanı oldu. Yine bu sistemle bakanların yetkileri ellerinden alındı, Cumhurbaşkanının “teknik çalışma ekibi” seviyesine düşürüldü. Böylece bakanların milli iradenin tecelli ettiği TBMM’sine karşı sorumluluğu ve hesap verirliği de ortadan kalktı.
Adına ister “Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi”, deyin ister muhalefetin parti sözcülerinin de ifade ettikleri gibi “ucube sistem” yahut “şahsım hükümeti” deyin sonuçta Partili Cumhurbaşkanlığı Baş Danışmanı Mehmet Uçum’un da, 16 Nisan adlı kitabında belirttiği gibi “Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi”, “tek kişilik hükümettir.” Yasamayı dolaylı olarak; yürütmeyi de bizzat kullanma hakkına sahip olan cumhurbaşkanı, siyasî, sosyal, ekonomi konularında tek karar merciidir. Bu sistem, yeryüzünde sadece ve sadece Türkiye’ye nasip olmuştur. Dolayısıyla Partili Cumhurbaşkanı Hükümet sistemi dünyada ilk ve tektir… Türkiye’miz, uygulan bu sistemle monarşiyi, oligarşiyi, demokrasiyi sollamıştır. Yeni yönetim şeklimizle ne kadar övünsek azdır. Ülkemiz, bu sistemle kısa sürede balonlarla donatılmış, uçmaya başlamıştır. Türkiye’de uygulanan “Tek adam ve tek kişilik Hükümet” sistemimizi, dünya milletleri acayip biçimde kıskanmaktadırlar. Başta Avrupa ve Amerika olmak üzere demokrasi ile yönetilen dünyanın tüm ülkeleri, bizim gibi tek adamla yönetilmedikleri için hasetlerinden çatlamakta; bu sistemle çağ atladığımızı gördükleri için de kıskançlıklarından kudurmaktadırlar.
Nasıl kıskanmasınlar, nasıl kudurmasınlar! Tek adam yönetimiyle Türkiye kısa zamanda nereden nereye geldi. Ülkemizin sınırları kaldırdı. İsteyen elini kolunu sallayarak bu ülkeye gelebiliyor. Sayıları 12 milyonu bulan göçmen ve sığınmacılarla Türkiye şimdi çok daha güçlü... 400 bin doları bastırarak mülk edinen her yabancıya Türk vatandaşlığı verilir olması Türkiye’mizi bölgesinde ve dünyada saygın ülke konumuna yükseltti. Yok, mülteci ve sığınmacılar ülkenin demografik yapısını bozacakmış. Kim söylüyor bunu? Muhalefet! Bir kere bunlar, mülteci ve sığınmacı değil, ülkenin yeni sahipleri. Muhalefet, adı üstünde neler söylemiyor ki. Yok, efendim ekonomi dibe vurmuş, tarımda çakılmışız, eğitimde yerlerde sürünüyormuşuz! O kadar kör ki bu muhalefet, hibrit roketimizle aya gitmeye hazırlandığımızı dahi göremiyor! İşleri güçleri tantana… Yok, efendim, millet açmış, soğana muhtaç hale getirilmiş, ekmek askıya çıkmışmış, pahalılık başını almış gitmiş, mutfak yanıyormuş, ev kiraları tavan yapmış! Kim söylüyor bunları? Muhalefet! Yalan… Yahu nasıl görmüyorlar teknolojik alanında Türkiye’nin çağ atladığını! Yok, madenlerimizi yabancılar işletiyormuş, beşli çeteye verilen ihalelerle devlet soyuluyormuş, vatandaş fakirleşirken bir takım insanlar, vatandaşın verdiği vergilerle zenginleşiyormuş. Sen olana değil söyleyene bak! Kim söylüyor? Muhalefet! Muhalefet doğru söyleseydi iktidar olurdu değil mi? Bitmedi! Başka neler söylüyor? Devlet hazinesinin içi boşaltılmış, bu milletin dişinden tırnağından artırdığı paralarla 80 yılda yaptırdığı fabrikalar, işletmeler satılmış, Türkiye’nin dış borcu 460 milyar dolar olmuş. Olacak elbette! Yapılan bu kadar yatırımın suyu nereden geliyor sanıyorsunuz! Adaletsizlik, ayırım, ötekileştirme, aşağılama, sevgisizlik, seviyesizlik, kabalık, nobranlık kol geziyormuş. Daha neler, neler! Sakın inanmayın! Bütün bunlar muhalefetin
hezeyanları! Muhalefete göre ülke elden gitmiş de haberimiz yok. Ne diyor muhalefet? Samimiyet yok, küfrün, hakaretin, tehdidin haddi, hesabı yok. Kurulan korku imparatorluğu ile vatandaş sindirilmiş. Yalan! Kuyruklu yalan. Bir çıkın sokağa bakın Allah aşkına! Herkes halinden memnun… Yok, efendim, iktidar yalanı kendisine sermaye edinmişmiş. İftira, gıybet, aldatma, kandırma, göz boyama ile malı götürüyormuş. Sakın, inanmayın! Utanmaz bunlar utanmaz. Utansalar, Türk lirasının dolar karşısında eridiğini söylerler mi? Utansalar, şu güzelim ülkede hırsızlığın çoğaldığı, çökmenin meşrulaştırıldığı, talanın olağan işlerden sayıldığı, mafya ile kol kola gezmelerin arttığı; adam kayırma, israf ve savurganlığın önüne geçilmediği iftirasını atarlar mı? Sonra bir de çıkmış İslam’ın aydınlık yüzü olan vakıfları çıkar için kullanıldığını iftirasını atıyorlar. Neymiş efendim, cehalet, bilime, hurafeye tercih ediliyormuş, Allah, Allah’la aldatılıyormuş… Daha neler! Sakın ha inanmayın! Onlar da tıpkı Batılılar gibi bizim Partili Cumhurbaşkanlığı sistemimizi kıskanıyorlar. Hasetleri, kıskançlıkları gözlerini kör etmiş. O kadar körler ki depremlerde, sel baskınlarında, maden kazalarında ölenlerin, ölüm nedenlerinin kader olduğunu dahi inkâr ediyorlar. İnançsız bunlar inançsız! Bir bakın Allah aşkına! Tek adam yönetimi ile Türkiye nereden nereye geldi. Türkiye kanatlandı; uçuyor, uçuruluyor, uçurtuluyor!