Mustafa KÜPÇÜ
Köşe Yazarı
Mustafa KÜPÇÜ
 

TURİZM’DE GELECEĞİMİZ…

15-22 Nisan “Turizm Haftası” olarak belirlenmiş.  Neden?  Ülkemizin önemli bir gelir kaynağı olacak turizm sektörünü gözden geçirerek, geleceğe yönelik projeler geliştirebilmek.   Ülkemiz, “doğal ve tarihi varlığı” ile büyük bir turizm potansiyeline sahip.   Ne var ki, bilerek ya da bilmeden turizm varlığımıza büyük zararlar veriyoruz.  Yaşadığım bir örnek olay var;  1978 yılıydı. İlk kez Marmaris’in Turunç Köyü’ne gitmiştim. Sahildeki lokantaları ve pansiyonlarının gerisinde, mandalina bahçeleri ile donatılmış bir güzelim köydü. Deniz pırıl pırıldı, Orfoz balığının tadına ilk kez tanık oluyordum. Kaldığımız pansiyonda Hollandalı bir çiftle tanıştım. “Nasıl buldunuz burayı?” diye sorduğumda, aldığım yanıta şaşkın kaldım! “Biz, son beş yıldır bu köye sürekli geliyor ve bir ay tatil yapıyoruz” dediler!   Turistin aradığı “doğal ve tarihi” güzelliklerdir.   Hunharca betonlaştırılmış cennet mekanlarımız artık eskisi kadar yabancı turist cezbetmiyor.  Ne yazık ki, “Çevre ve tarih bilinci” olmayan, tek bildikleri; “kupon arazileri satarak çıkar sağlamak” olan kimileri, ülkemize en büyük ihaneti yapıyorlar.   Sahillerimizin doğallığı yok oluyor.  Ormanlarımız, maden ocakları ile talan ediliyor!  Ormanlar yok olursa, yağmur suları toprakla buluşamaz.   Su yoksa, Akdeniz ve Ege’deki turizm alanları her geçen yıl tükenmeye başlar! Nitekim öyle olmaya başladı!  Doğal ve tarihi sit alanları, “yasalar örtülerek, doğaya ve insanın geleceğine ihanet edilerek” betonlaştırılıyor!   Bodrum ve Milas çevresi geçen yıl uzun süreli su sıkıntıları yaşadı.   Bu sorun giderek büyüyecek ve yakın bir gelecekte en güzel turizm alanlarımız yok olacak!   Milyonlar harcanarak yapılan siteler, villalar, ormanlar yakılarak yapılan lüks oteller değersiz kalacak!   Turist, doğanın yok edildiği, sık sık elektrik kesintilerinin yaşandığı, sağlıklı su kaynaklarının olmadığı bir coğrafyada tatil yapmaz!   Bakın, bu yıl doğru dürüst bir KIŞ yaşayamadık!?  Yaz aylarında, barajlarımızdaki su kaynaklarının ne kadar yeterli olacağı meçhul!   Çünkü; “Doğa’nın dengesini yok ediyoruz!”  Kendi ülkesinde “Siyanürle altın arama” yasak olan yabancı şirketler, yerli iş ortakları ile ülkemizin doğal varlıklarına, ormanlarına, meralarına, verimli tarım alanlarına hunharca tecavüz ediyorlar! Doğal varlıkları korumak isteyen orman köylüsüne Jandarma, tazyikli su ve şiddetle karşı konuluyor.   Gelecek kuşakların “insanca yaşama haklarına tecavüz” ediliyor!   Sık sık aklıma gelen bir soru var;   “Biz, nasıl bu kadar sorumsuz, bu kadar vahşi ve bireysel çıkarlara düşkün bir hale geldik?”   Evet, turizm bir ülke için en büyük ekonomik kaynaklardan biridir.  Özellikle de bizim gibi, “bilimsel ve teknolojik üretim ve gelişme” özürlü bir ülke için!   Ama, doğaya karşı bu akıl ve vicdan dışı tecavüzler sürdükçe,  turizm bizim için bir umut olarak kalabilir mi?  Turizmde büyük gelirlere ulaşan İspanya, Yunanistan, Portekiz gibi ülkeleri lütfen inceleyin.  Bizim yanlışlarımızın olmadığını göreceksiniz.   Turizm, “ULUSAL BİR EKOKOMİK FAALİYETTİR.”  Doğaya yönelik akıl dışı saldırılarla turizm gelişemez!   Aklı, vicdanı ve bilinci olanlar düşünsün!    
Ekleme Tarihi: 14 Nisan 2024 - Pazar

TURİZM’DE GELECEĞİMİZ…

15-22 Nisan “Turizm Haftası” olarak belirlenmiş. 

Neden? 

Ülkemizin önemli bir gelir kaynağı olacak turizm sektörünü gözden geçirerek, geleceğe yönelik projeler geliştirebilmek.  

Ülkemiz, “doğal ve tarihi varlığı” ile büyük bir turizm potansiyeline sahip.  

Ne var ki, bilerek ya da bilmeden turizm varlığımıza büyük zararlar veriyoruz. 

Yaşadığım bir örnek olay var; 

1978 yılıydı. İlk kez Marmaris’in Turunç Köyü’ne gitmiştim. Sahildeki lokantaları ve pansiyonlarının gerisinde, mandalina bahçeleri ile donatılmış bir güzelim köydü. Deniz pırıl pırıldı, Orfoz balığının tadına ilk kez tanık oluyordum. Kaldığımız pansiyonda Hollandalı bir çiftle tanıştım. “Nasıl buldunuz burayı?” diye sorduğumda, aldığım yanıta şaşkın kaldım! “Biz, son beş yıldır bu köye sürekli geliyor ve bir ay tatil yapıyoruz” dediler!  

Turistin aradığı “doğal ve tarihi” güzelliklerdir.  

Hunharca betonlaştırılmış cennet mekanlarımız artık eskisi kadar yabancı turist cezbetmiyor. 

Ne yazık ki, “Çevre ve tarih bilinci” olmayan, tek bildikleri; “kupon arazileri satarak çıkar sağlamak” olan kimileri, ülkemize en büyük ihaneti yapıyorlar.  

Sahillerimizin doğallığı yok oluyor. 

Ormanlarımız, maden ocakları ile talan ediliyor! 

Ormanlar yok olursa, yağmur suları toprakla buluşamaz.  

Su yoksa, Akdeniz ve Ege’deki turizm alanları her geçen yıl tükenmeye başlar! Nitekim öyle olmaya başladı! 

Doğal ve tarihi sit alanları, “yasalar örtülerek, doğaya ve insanın geleceğine ihanet edilerek” betonlaştırılıyor!  

Bodrum ve Milas çevresi geçen yıl uzun süreli su sıkıntıları yaşadı.  

Bu sorun giderek büyüyecek ve yakın bir gelecekte en güzel turizm alanlarımız yok olacak!  

Milyonlar harcanarak yapılan siteler, villalar, ormanlar yakılarak yapılan lüks oteller değersiz kalacak!  

Turist, doğanın yok edildiği, sık sık elektrik kesintilerinin yaşandığı, sağlıklı su kaynaklarının olmadığı bir coğrafyada tatil yapmaz!  

Bakın, bu yıl doğru dürüst bir KIŞ yaşayamadık!? 

Yaz aylarında, barajlarımızdaki su kaynaklarının ne kadar yeterli olacağı meçhul!  

Çünkü; “Doğa’nın dengesini yok ediyoruz!” 

Kendi ülkesinde “Siyanürle altın arama” yasak olan yabancı şirketler, yerli iş ortakları ile ülkemizin doğal varlıklarına, ormanlarına, meralarına, verimli tarım alanlarına hunharca tecavüz ediyorlar! Doğal varlıkları korumak isteyen orman köylüsüne Jandarma, tazyikli su ve şiddetle karşı konuluyor.  

Gelecek kuşakların “insanca yaşama haklarına tecavüz” ediliyor!  

Sık sık aklıma gelen bir soru var;  

“Biz, nasıl bu kadar sorumsuz, bu kadar vahşi ve bireysel çıkarlara düşkün bir hale geldik?”  

Evet, turizm bir ülke için en büyük ekonomik kaynaklardan biridir. 

Özellikle de bizim gibi, “bilimsel ve teknolojik üretim ve gelişme” özürlü bir ülke için!  

Ama, doğaya karşı bu akıl ve vicdan dışı tecavüzler sürdükçe, 

turizm bizim için bir umut olarak kalabilir mi? 

Turizmde büyük gelirlere ulaşan İspanya, Yunanistan, Portekiz gibi ülkeleri lütfen inceleyin. 

Bizim yanlışlarımızın olmadığını göreceksiniz.  

Turizm, “ULUSAL BİR EKOKOMİK FAALİYETTİR.” 

Doğaya yönelik akıl dışı saldırılarla turizm gelişemez!  

Aklı, vicdanı ve bilinci olanlar düşünsün!  

 

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.