Mustafa ARSLAN
Köşe Yazarı
Mustafa ARSLAN
 

“AÇ KABADAYI KÜRKLÜ KEPENEKLİ”

Ülkemiz de çeşitli algıların cirit attığı bir dönemi yaşıyoruz. Halk katmanlarını çeşitli şekillerde ayrıştırarak insan olduğu olgusunu bir yana bırakarak ideolojik ve siyasi kamplara bölmeye ve din üzerinden birbirlerin de baskıcı bir anlayışa sürüklemeye çalışıyoruz. Bu gün dünya geneli iki önemli denilebilecek konu üzerinden insanları birbirleriyle çatışma ve kargaşa ortamından kışkırtmaya çalışıyoruz. Bunlardan biri uluslararası ekonomiler üzerinden bir diğeri ise insanı dinler üzerinden birbirine düşman kamplar haline dönüştürme gayretidir. Dünya da ve ülkemiz de halkları düşman kamplara bölmek ve siyasete ve insan ilişkilerinin bu şekilde kendilerine alan açılmasını sağlamak, için günümüzde semavi dinlerdeki bütün alanlar geçmiştekine bakıldığında aşınmaya başlamıştır. Hıristiyan misyonerlerin kiliselere cemaatleri toplama gayretleri olduğu gibi “İslamiyet adına” dünyanın birçok ülkesinde faaliyetlerini aynı sürdürme gayretleri göze çarpmaktadır. Öte yandan “İslamiyet’in” doğduğu Arap yarımadası halkının böyle bir kaygısının olmadığı hatta bunun üzerinden gerek Turizm açısından gerekse her yıl yapılan hac farizası ile ekonomik getirisi ile faydasının olduğu bir gerçektir. Ülkemiz de bütün sektörlerde olduğu gibi basın sektörü artan maliyet giderleri ve dünyadaki kağıt ve mürekkep artışlarından ve artan vergilerden dolayı zor durumda olduğu bilinmekte çözüm ve çare mercileri olması gereken kurum ve kuruluşlar ise bunu seyretmektedirler. Bu nedenle her dönemde siyasi erk buna çözüm bulacağı vaadi ile açıklamalar yapmaktadır. Biz basın kuruluşları olarak artık vaatlerin arkasına sığınan siyasi erk yerine çözüm üretilmesinin tarafıyız. Dünya da ülkemiz nasıl iflas mahyası ile çeşitli kesimler tarafından dillendiriliyor ve bir zamanların Osmanlı devletine hasta adam diniliyorsa bunu ortadan kaldırmak bu ülkenin insanına hatta devlet kurum ve kuruluşlarına düşmektedir. Geçtiğimiz yılın sonlarına doğru şahsıma yöneltilen “Gazeteci aç kabadayıdır” şeklindeki sözü bu güne kadar dilendirmek istemedim. Bu belki benim üzerimden bir öç alma olabilir ancak bizim için üzerimize atılı böyle bir sözün değeri de yoktur. Bu güne kadar kol kırılır yen içinde kalır anlayışı ile gerek ülkesinin çıkarları gerek halkının geleceği açısından  işini yapan gazeteci ve gazeteler hiç kimsenin kapısına aç olduğu için ricacılığa gitmemiş mesleğinin onuru içinde ne kazandıysa onunla idare etmesini bilmiştir ve bilmeye de devam edecektir. Anadolu’daki karşılığı bunun “Ben söylenene bakarım söz mü diye elbiseye bakarım içindeki adam mı” bu sözler dillendirene ve söyleyene çok şey anlatmaktadır. Ülkemiz yeni bir seçim dönemine girmektedir. Devletin ve onun kamu görevini yürüten kişi ya da kuruluşların personelleri yasalar karşısında siyasi erk veya ideolojilerin taraftarı hatta figüranı olamazlar. Gazeteciler de öyledir. Ama bakıldığında tarafı olduğu organizasyonların sırça köşklere yerleştirdiği ekselanslar yok değil, ara sıra da olsa ortaya çıktığında adeta bunu fırtınaya çevirenler de yok değil ama her fırtınanın sonunda bunlar da unutulmaktadır. Bunun sonu gelir mi sanmıyorum ama geçtiğimiz gün bir arkadaşımızın sayfasına aldığı kumbaraya çevrilmiş bir kaleme arkadan bozuk para atan gizli el figürü bunu gayet açık belirtmektedir.
Ekleme Tarihi: 22 Mayıs 2022 - Pazar

“AÇ KABADAYI KÜRKLÜ KEPENEKLİ”

Ülkemiz de çeşitli algıların cirit attığı bir dönemi yaşıyoruz. Halk katmanlarını çeşitli şekillerde ayrıştırarak insan olduğu olgusunu bir yana bırakarak ideolojik ve siyasi kamplara bölmeye ve din üzerinden birbirlerin de baskıcı bir anlayışa sürüklemeye çalışıyoruz. Bu gün dünya geneli iki önemli denilebilecek konu üzerinden insanları birbirleriyle çatışma ve kargaşa ortamından kışkırtmaya çalışıyoruz. Bunlardan biri uluslararası ekonomiler üzerinden bir diğeri ise insanı dinler üzerinden birbirine düşman kamplar haline dönüştürme gayretidir.

Dünya da ve ülkemiz de halkları düşman kamplara bölmek ve siyasete ve insan ilişkilerinin bu şekilde kendilerine alan açılmasını sağlamak, için günümüzde semavi dinlerdeki bütün alanlar geçmiştekine bakıldığında aşınmaya başlamıştır. Hıristiyan misyonerlerin kiliselere cemaatleri toplama gayretleri olduğu gibi “İslamiyet adına” dünyanın birçok ülkesinde faaliyetlerini aynı sürdürme gayretleri göze çarpmaktadır. Öte yandan “İslamiyet’in” doğduğu Arap yarımadası halkının böyle bir kaygısının olmadığı hatta bunun üzerinden gerek Turizm açısından gerekse her yıl yapılan hac farizası ile ekonomik getirisi ile faydasının olduğu bir gerçektir.

Ülkemiz de bütün sektörlerde olduğu gibi basın sektörü artan maliyet giderleri ve dünyadaki kağıt ve mürekkep artışlarından ve artan vergilerden dolayı zor durumda olduğu bilinmekte çözüm ve çare mercileri olması gereken kurum ve kuruluşlar ise bunu seyretmektedirler. Bu nedenle her dönemde siyasi erk buna çözüm bulacağı vaadi ile açıklamalar yapmaktadır. Biz basın kuruluşları olarak artık vaatlerin arkasına sığınan siyasi erk yerine çözüm üretilmesinin tarafıyız. Dünya da ülkemiz nasıl iflas mahyası ile çeşitli kesimler tarafından dillendiriliyor ve bir zamanların Osmanlı devletine hasta adam diniliyorsa bunu ortadan kaldırmak bu ülkenin insanına hatta devlet kurum ve kuruluşlarına düşmektedir.

Geçtiğimiz yılın sonlarına doğru şahsıma yöneltilen “Gazeteci aç kabadayıdır” şeklindeki sözü bu güne kadar dilendirmek istemedim. Bu belki benim üzerimden bir öç alma olabilir ancak bizim için üzerimize atılı böyle bir sözün değeri de yoktur. Bu güne kadar kol kırılır yen içinde kalır anlayışı ile gerek ülkesinin çıkarları gerek halkının geleceği açısından  işini yapan gazeteci ve gazeteler hiç kimsenin kapısına aç olduğu için ricacılığa gitmemiş mesleğinin onuru içinde ne kazandıysa onunla idare etmesini bilmiştir ve bilmeye de devam edecektir. Anadolu’daki karşılığı bunun “Ben söylenene bakarım söz mü diye elbiseye bakarım içindeki adam mı” bu sözler dillendirene ve söyleyene çok şey anlatmaktadır.

Ülkemiz yeni bir seçim dönemine girmektedir. Devletin ve onun kamu görevini yürüten kişi ya da kuruluşların personelleri yasalar karşısında siyasi erk veya ideolojilerin taraftarı hatta figüranı olamazlar. Gazeteciler de öyledir. Ama bakıldığında tarafı olduğu organizasyonların sırça köşklere yerleştirdiği ekselanslar yok değil, ara sıra da olsa ortaya çıktığında adeta bunu fırtınaya çevirenler de yok değil ama her fırtınanın sonunda bunlar da unutulmaktadır. Bunun sonu gelir mi sanmıyorum ama geçtiğimiz gün bir arkadaşımızın sayfasına aldığı kumbaraya çevrilmiş bir kaleme arkadan bozuk para atan gizli el figürü bunu gayet açık belirtmektedir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve burdurilkadim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.