Mustafa ARSLAN
Köşe Yazarı
Mustafa ARSLAN
 

ACI GERÇEKLERİN ÜLKESİYİZ

Anadolu coğrafyasının bir deprem gerçeği ile yaşadığı bilinmeyen bir gerçek değil. Nerede ise her gün yer kabuğunda küçüklü büyüklü yer kaymaları ve çökmeleri şeklinde depremler olur. Deprem konusun da donanımlı bilim adamlarının tekrarladıkları bir şey deprem öldürmez “ama  bina” öldürür,gerçeğidir. Ülkemizdeki depremlere bakıldığında önemli fay hatları depremi üretmektedir. Kuzey Anadolu, Doğu Anadolu ve Batı Anadolu fay hatları boyunca hareketlenen yer kabuğu bazı alanlarda enerji birikimi olmakta ve ülkemizdeki depremler olmaktadır. Türkiye’deki üç ana fay hattının geçtiği yerler ile bu yerlerin yakın çevresi I ve II. dereceden deprem kuşağı içerisinde yer almaktadır. Aktif fay kuşağı olarak adlandıran bu kuşak, ülkemiz yüz ölçümünün 66’sını oluşturmakta ve Türkiye nüfusunun 71’i bu kuşakta yaşamaktadır. Türkiye’nin en aktif fay hattı olan Kuzey Anadolu Fay hattı, kabaca doğu-batı uzantılı birçok faydan oluşur. Doğu Anadolu’da Bingöl’den başlayan bu fay hattı batıya doğru uzanır ve Bolu çevresinde iki ana kola ayrılır. Kuzeydeki kol Marmara Denizi’ni kat ederken, güneydeki kol ise Güney Marmara üzerinden Kuzey Ege kıyılarına ulaşır. Türkiye’nin bu güne kadar yaşadığı en büyük depremler, Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde meydana gelmiştir.      Ülkemizde meydana gelen depremlerle ilgili olarak dikkati çeken bir diğer unsur ise orta şiddetteki depremlerde bile can ve mal kayıplarının yaşanabilmesidir. Türkiye'de 114 yılda can ve mal kaybının yaşandığı 6 büyüklük ve üzerinde 66 deprem meydana gelirken, son 17 yılda 164 bin 307 depremle ülke adeta beşik gibi sallandı. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Bölgesel Deprem-Tsunami İzleme ve Değerlendirme Merkezi verilerine göre, dünyada 1900 yılından bu yana kaydedilen en büyük deprem, Şili'de 22 Mayıs 1960'ta meydana gelen 9.5 büyüklüğündeki deprem oldu. Türkiye ve çevresinde ise 1903'ten bugüne kadar 6 ve üzeri büyüklükte 66, 7 ve üzerinde de 15 deprem yaşandı. Erzincan'da 27 Aralık 1939'da yaşanan 7.9 büyüklüğündeki deprem 114 yıldaki en şiddetli sarsıntı olurken, bunu, 7.8 büyüklüğündeki 17 Ağustos 1999 Gölcük depremi izledi. Türkiye'de yıkıcı 1000 fay var Maden Teknik ve Arama (MTA) Genel Müdürlüğü'nün 2011-12 yıllarında Türkiye diri fay haritasını yayınladığını hatırlatan Prof. Dr. Sözbilir, "Yıkıcı deprem üretebilecek yaklaşık 500 diri fay haritada yer alıyor. Bunların hepsi karada. Şu ana kadar sadece Marmara denizindeki faylar haritalanmış. Akdeniz, Ege ve Karadeniz kısımlarında haritalandırma yapılması gerekiyor. Karada tespit edilen fay sayısı da sürekli artıyor. Aslında bine yakın fay Türkiye'de yıkıcı deprem üretebilecek faylar sınıfında devletimiz bilim adamları ile bir araya gelerek ortaya çıkan bu gerçeklerden yola çıkarak değerlendirilebilir, ancak bunların haritalandırılması gerekiyor" dedi. Türkiye’nin yüz ölçümünün yüzde 42'si birinci derece, yüzde 24'ü ise ikinci derece deprem kuşağındadır. 1950’lerden bu yana gerçekleşen depremlerde maalesef 32 bin kişi hayatını kaybetmiştir. Bu acı bilanço bize deprem gerçeğini kabul etmemiz gerektiğini açık bir şekilde hatırlatmaktadır. Deprem herhangi bir yerde ve herhangi bir zamanda oluşabilir ve var olan koşullarda depremin önceden belirlenmesi olanaksızdır. Bu sebeple yapabileceğimiz en iyi şey bu gerçeği kabul etmek ancak depreme teslim olmayıp depremle mücadele etmektir. Depremi önleyemeyiz fakat depremin zararlarını azaltma imkânına sahibiz. Depremlerin oluşturacağı bu zararları azaltmanın en etkin iki yolu ise depreme dayanıklı yapılar inşa etmek yani yapı stoğumuzu; kaliteli, güvenliği kanıtlanmış betonlarla güçlendirmek ve toplumu depreme karşı bilinçlendirmekten geçmektedir.  
Ekleme Tarihi: 31 Ekim 2020 - Cumartesi

ACI GERÇEKLERİN ÜLKESİYİZ

Anadolu coğrafyasının bir deprem gerçeği ile yaşadığı bilinmeyen bir gerçek değil. Nerede ise her gün yer kabuğunda küçüklü büyüklü yer kaymaları ve çökmeleri şeklinde depremler olur. Deprem konusun da donanımlı bilim adamlarının tekrarladıkları bir şey deprem öldürmez “ama  bina” öldürür,gerçeğidir. Ülkemizdeki depremlere bakıldığında önemli fay hatları depremi üretmektedir. Kuzey Anadolu, Doğu Anadolu ve Batı Anadolu fay hatları boyunca hareketlenen yer kabuğu bazı alanlarda enerji birikimi olmakta ve ülkemizdeki depremler olmaktadır.

Türkiye’deki üç ana fay hattının geçtiği yerler ile bu yerlerin yakın çevresi I ve II. dereceden deprem kuşağı içerisinde yer almaktadır. Aktif fay kuşağı olarak adlandıran bu kuşak, ülkemiz yüz ölçümünün 66’sını oluşturmakta ve Türkiye nüfusunun 71’i bu kuşakta yaşamaktadır.

Türkiye’nin en aktif fay hattı olan Kuzey Anadolu Fay hattı, kabaca doğu-batı uzantılı birçok faydan oluşur. Doğu Anadolu’da Bingöl’den başlayan bu fay hattı batıya doğru uzanır ve Bolu çevresinde iki ana kola ayrılır. Kuzeydeki kol Marmara Denizi’ni kat ederken, güneydeki kol ise Güney Marmara üzerinden Kuzey Ege kıyılarına ulaşır. Türkiye’nin bu güne kadar yaşadığı en büyük depremler, Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde meydana gelmiştir.

     Ülkemizde meydana gelen depremlerle ilgili olarak dikkati çeken bir diğer unsur ise orta şiddetteki depremlerde bile can ve mal kayıplarının yaşanabilmesidir. Türkiye'de 114 yılda can ve mal kaybının yaşandığı 6 büyüklük ve üzerinde 66 deprem meydana gelirken, son 17 yılda 164 bin 307 depremle ülke adeta beşik gibi sallandı. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Bölgesel Deprem-Tsunami İzleme ve Değerlendirme Merkezi verilerine göre, dünyada 1900 yılından bu yana kaydedilen en büyük deprem, Şili'de 22 Mayıs 1960'ta meydana gelen 9.5 büyüklüğündeki deprem oldu. Türkiye ve çevresinde ise 1903'ten bugüne kadar 6 ve üzeri büyüklükte 66, 7 ve üzerinde de 15 deprem yaşandı. Erzincan'da 27 Aralık 1939'da yaşanan 7.9 büyüklüğündeki deprem 114 yıldaki en şiddetli sarsıntı olurken, bunu, 7.8 büyüklüğündeki 17 Ağustos 1999 Gölcük depremi izledi.

Türkiye'de yıkıcı 1000 fay var

Maden Teknik ve Arama (MTA) Genel Müdürlüğü'nün 2011-12 yıllarında Türkiye diri fay haritasını yayınladığını hatırlatan Prof. Dr. Sözbilir, "Yıkıcı deprem üretebilecek yaklaşık 500 diri fay haritada yer alıyor. Bunların hepsi karada. Şu ana kadar sadece Marmara denizindeki faylar haritalanmış. Akdeniz, Ege ve Karadeniz kısımlarında haritalandırma yapılması gerekiyor. Karada tespit edilen fay sayısı da sürekli artıyor. Aslında bine yakın fay Türkiye'de yıkıcı deprem üretebilecek faylar sınıfında devletimiz bilim adamları ile bir araya gelerek ortaya çıkan bu gerçeklerden yola çıkarak değerlendirilebilir, ancak bunların haritalandırılması gerekiyor" dedi.

Türkiye’nin yüz ölçümünün yüzde 42'si birinci derece, yüzde 24'ü ise ikinci derece deprem kuşağındadır. 1950’lerden bu yana gerçekleşen depremlerde maalesef 32 bin kişi hayatını kaybetmiştir. Bu acı bilanço bize deprem gerçeğini kabul etmemiz gerektiğini açık bir şekilde hatırlatmaktadır. Deprem herhangi bir yerde ve herhangi bir zamanda oluşabilir ve var olan koşullarda depremin önceden belirlenmesi olanaksızdır. Bu sebeple yapabileceğimiz en iyi şey bu gerçeği kabul etmek ancak depreme teslim olmayıp depremle mücadele etmektir. Depremi önleyemeyiz fakat depremin zararlarını azaltma imkânına sahibiz. Depremlerin oluşturacağı bu zararları azaltmanın en etkin iki yolu ise depreme dayanıklı yapılar inşa etmek yani yapı stoğumuzu; kaliteli, güvenliği kanıtlanmış betonlarla güçlendirmek ve toplumu depreme karşı bilinçlendirmekten geçmektedir.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve burdurilkadim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.