Hepimiz bir aile sahibiyiz. Aile bütçesinde ihtiyaçlarımızı acili yet sırasına koyarak gidermeye çalışırız.
Çocuklarımızın isteklerini, Eşimizin isteklerini, kendi ihtiyaçlarımızı; ailemizin beslenme ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra, sıraya koyar ona göre bütçemizi denkleştirmeye çalışırız. Denk Bütçe yapamaz isek, açığımızı karşılayacağımız kaynağı araştırırız.
Bu kaynaklar, gelirlerimizi artırıcı yöntemler arayarak başlar. Gelirlerimizi artıramıyor isek, ihtiyaçlarımızın elzem olmayanlarını karşılamaktan vaz geçer, bir daha ki aya erteleriz.
Bu yukarıda anlattıklarım, Ailesi olan olmayan, hayatını idame ettirmeye çalışan her kes tarafından en ince ayrıntılarına kadar, bir matematik uzmanına taş çıkaracak kabiliyette ülke insanım tarafından her ay, her gün düşünülmekte ve ayakta kalma savaşı verilmektedir.
Ailemizin bütçesi böylesine hassas hesaplar üzerine kurulur iken, ilçemizin ve ülkemizin bütçesi çok daha hassas hesaplar üzerine yapılmak zorundadır.
Çünkü ilçemizin ve ülkemizin bütçesi bizim kendi keyfiyetlerimiz ve çıkarlarımızın çok daha üzerinde, tüyü bitmiş, bitmemiş yetimin hakkını içermektedir.
Hani deriz ya hepimiz ”Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir” diye; komşumuz aslında kocaman ailemizin bir ferdidir.
O ferdi komşu dahi kabul etmek doğru değildir. Doğrusu şudur, İlçemiz kocaman bir aile ise, ülkemiz en kocaman bir ailedir. Komşularımız büyük ailemizin fertleridirler.
İlçemizi ve Devletimizi yönetenler böyle görmek zorundadırlar.
Böyle görmediklerinden dolayıdır ki, İdari ve yönetim kadrolarında bulunanlar kendi rahatlarını halkının sağlığından, açlığından önde görmektedirler.
Ne demiştik Aile reisi beslenme giderlerinden sonra sırası ile önce çocuklarının sonra eşlerinin en sonra da kendilerinin ihtiyaçlarını düşünürler.
İlçemi ve devletimi yönetenler böyle mi yapıyorlar?
Ne yazık ki hayır, Önce kendilerini, sonra kendilerini, en sonra yine kendilerini düşünüyorlar. Bu durum, ülkemi çıkmazlara götürmek üzeredir.
Ülkemde işsizlikten açlıktan, çocuklarının eşlerinin ihtiyaçlarını karşılayamayan aile reislerinin cinnetleri sonucu, cinayetler ve intiharlar yaşanmayan gün geçmemektedir.
Daha önceki yazılarımda da anlatmaya çalıştığım, “Dünya bir krizin eşiğinden geçmektedir. Ülkem de biraz kemer sıkmak zorundadır. Milletimiz bunları da aşacaktır” diye açıklama yapmak zorunda olan Devlet yöneticileri; önce kendilerinin rahatını düşündükleri için ülke insanımızın sıkıntılarını hissetmedikleri için ülkemizi bayram yeri gibi anlatmaktadırlar.
Bu durum aşağıda, halk içinde, “Herkes rahat, huzur ve bolluk içinde, bir bizim ailemiz sorunlu, bir biz beceremiyoruz “ sendromu yaşamaktadır. Sonuç Başarısız sayılan aile reisi, boşanmalar, cinnet geçirmeler, intiharlar.
Bu durum çok uzun sürmez efendiler.
Siz, ilçeleri, İlleri ve Devleti yöneten efendiler; sizler bu insanımızın ihtiyaçlarının işsizlik, açlık, yoksulluk, olduğunu ve bunu gidermeyi önceliğinize almaz iseniz; Daha çok cinnet geçirmeler, toplu intiharlar ve cinayetlerin sorumlusu olursunuz.
Şehrimin, Ülkemin ürünlerini dışarıya satacak ortamlar hazırlamaz, Millet bahçeleri, parklar, eğlence yerleri, hatta ihtiyaç fazlası konutlar gibi, acili yet sıralamasında en sona alınacak işleri, en öne almanız halinde, ilçemin ve ülkemin kaynaklarını hoyratça harcamanız sonucu, sosyal patlamalara zemin hazırlarsınız.
Bu arada uyarımdır, yoksulluk içindeki insanlarımızdan bazıları; sebep sonuç ilişkisini iyi kuranlar, eğer cinnetlerini, siz yanlış yapanlarda kullanmaya kalkarlar sa, ki bu da yakındır, Allah korusun hayatlarınızı, sırça köşklerinizde, güvenlikli bahçelerinizde, makamlarınızda koruyamazsınız.
En sevdiği yavrularını, eşlerini ve kendilerini kıymaya karar alacak kadar kötümser olan, çıkmazda olan insanlar, bu duruma sebep olan sizlerin hayatlarınıza da kastedebilirler.
Allah rızası için, Bu yoksulluğa, açlığa, yolsuzluklara ve israflara son veriniz. Bunu kendinizi ve sevdiklerinizin hayatını korumak için yapınız. Bu vahameti ve kötü gidişi, devletin imkânlarından öncelikli yararlananlar sizler olduğunuz için görmekte zorlanıyor olabilirsiniz.
Biz sizlere güvendiğimiz ve sevdiğimiz için sizleri seçtik. Bu gidişe ve kötü sona dur deyiniz. Herkesin tok, sırtının pek, huzur ve mutluluğun gani olduğu bir ülke kurmak zor değil.