Son günlerde adeta ülke’nin gündemi haline getirilmeye çalışılan bir konu var. Cumhuriyetimizin yetiştirdiği iki güzide sanatçı Metin Akpınar ve Müjdat Gezen bu iki sanatçı ise gözünü budaktan sakınmaz yeri geldiğinde taşı gediğine koyar. Kendilerinin suç sayılan veya suçlu aranan konuşmasını inanın ki seyretmedim. Bu güne kadar gazetecilik halatımda iki sanat adamı gibi birçok kişi ile karşılaştım. Bir gün önemli siyaset adamlarımızdan eski içişleri bakanı İsmet Sezginden kartvizitini istedim. İsmet Sezgin’in kendisi İsmet Sezgin isminin kendisi Kart diye cevap verince bir dönem DYP’nin de Genel Sekreterliğini yapmış yakın dostum devlet bakanı hazırcevaplılığı ile bilinen Gökberk Ergenekon, evet sayın bakanım kart olduğundan kimsenin şüphesi yok. Diye cevap verince kahkahalar patladı.
Cumhuriyetimizin kurucusu, Ulu Önder Atatürk hem Osmanlı döneminde yaşayan ve kendisine bu konuda nüfus cüzdanı verilen daha sonra da Cumhuriyetin ilan edilmesinin ardından Cumhuriyetin nüfus cüzdanını taşıyan dönemin hiciv ustalarından Neyzen Teyfik’i (Kolaylı) yanına çağırtır.neyzen her zaman ki gibi umursamaz davranışları ile Atatürk’ün karşısında durmaktadır.
Atatürk kendisine şu soruyu yöneltir. Neyzen sen hem Osmanlı da hem de Cumhuriyet döneminde yaşıyorsun. Ben iki dönem konusunda bir eleştirel cevap vermeni istesem senin değerlendirmen bu konuda nedir. Neyzen sorunun zor ve cevabının başına açacağı sorunları bildiği için kıvranmaktadır. Paşam ben patavatsız bir adamım bu nedenle affınızı isterim deyince Atatürk ısrar eder Neyzen ise kaçamak cevap nasıl verilir bilmediği için Atatürk’ün bu sorusuna “Hamam aynı hamam yalnız içinde tasları değiştirdiler” deyince Atatürk elbette hiciv yollu gönderme olduğunu bildiği halde ney üstadı Neyzen Teyfik’i oradan uzaklaştırmıştır.
Unutmayalım ki gerçekler ne kadar ters yüz edilse de gözlerin gördüğü şekilde ifade edilir. Günümüz siyasilerinin de her ne kadar hoşa gitmese de gerçekleri olduğu gibi görme tahammülünü belleğinde barındırmaları gerekmektedir. Yakın tarihimizin önemli siyasetçilerinden Süleyman Demirel’in ünlü fötr şapkasını Sinop- Boyabat ilçesinde bir gezide kurumaları atlatan bir şahıs almak istedi ancak bu gerçekleşmedi. Ne korumaları adamı tartakladılar nede hoşnut olmayan bir durum ortaya çıktı. Bu hadise sonrasında adam davet edildi. Kendisine Süleyman Demirel. İmzalı fötr şapkası kendisinin bulunduğu bir toplantı anında hediye olarak verildi.
Ülkemiz de basın kuruluşlarının güçlü olduğu ve her türlü espriyi patlattığı dönem de dönemin siyasi figürlerinin birçok karikatürünü yapıp yayınladılar. Ne hiç kimse mahkemeye verildi. Ne de kendilerine bu konuda bir baskı geldi. 1991 seçimlerinden sonra Başbakan ve daha sonrasında Cumhurbaşkanı da olan Süleyman Demirel’e bir vatandaş aleni küfür eder polisler adamı göz altına aldıktan sonra olayın ardından adam mahkeme tarafından Cumhurbaşkanına hakaretten tutuklanır. Bir şekilde bu hadiseyi Demirel, duyar ve yetkililere emir verir. Giden o adamcağızı çıkartın şayet o adamcağız bunalmasa idi ülkenin Cumhurbaşkanına küfür etme cesaretini bulamazdı der ve adam girdiği zindandan çıkartılar.