Bursa’nın yazlığı olan Çekirge’de Bursa halkının kendisine armağan ettiği köşkün masraflarını hep kendisi cebinden ödemiş, hatta bu konuda uyarılarda bulunulmasına hiçbir zaman kulak vermeyerek bu alışkanlığını sürdürmeye devam ettiği yazılı metinlerden öğreniyoruz. Atatürk hizmetinde olanlara her zaman güler yüzlü seviyeli olmayı benimsemiştir. Atatürk hiçbir yerde gezilerinde belediyelerin konuğu olmamış her yerde masraflarını kendisi cebinden ödemiştir. Yalnız 1927 yılında İstanbul’a ilk gelişinde İstanbul belediyesinin konuğu olarak kaldığını emrinde çalışanların yazılarından anlıyoruz. Ertesi yıllarda İstanbul da dahil yurt gezilerinde kendi masraflarını kendi ödediği de belirtilmektedir. Hiçbir otelcinin yada bu konuda gazinocunun etkisinde kalmamıştır. Onlar her ne kadar para almak istemezlerse de Atatürk:        Bir daha gelmem sonra diyerek parasını öder ve başyavere sorardı: Gazinocu parasını aldı mı? Verildi karşılığını almadan da gazinodan çıkmazdı. Atatürk ulusun malı olan ülkemizin her kuruşunun yerinde harcanmasına özen gösterirdi. Elbette devlet hizmetinde görev yapan her kademedeki amir veya memurlarda onun bu hassasiyetini bildikleri için gerekmedikçe devlet malı olan her türlü araç ve eşyayı kullanırken dikkat ederlerdi. Atatürk ulusun malı olan otomobillerin hor ve gereksiz kullanılmasına çok sinirlenirdi. Bir gün Köşk’te Atatürk’ün manevi kızı Nebile’nin makam arabasına binerek arkadaşına gittiğini bunu da görünce çok öfkelenmiş, yaveriyle arabayı geri çevirttikten sonra Manevi kızı Nebile hanım bile olsa paylayarak şöyle dediği ifade edilmektedir. Her aklına esen buradan araba alıp gidemez. Bu arabalar babanızın malı değil, millete aittir.                              YAHU KADIN DA VURULUR MU HİÇ? Kadınlara karşı büyük salgı besleyen Atatürk’ün en yakın arkadaşlarından Sinop milletvekili Recep Zühtü’nün İstanbul Çengelköy de oturan genç ve güzel bir kadınla ilişkisi vardı. Kadın şuh bir sosyete dilberiydi. Recep Zühtü’nün İstanbul da olmadığı günlerde gayrimüslim genç biriyle macerası olmuş dolaysıyla Recep Zühtü bir tartışma neticesinde tabanca ile öldürerek hayatını kaybetmesine neden olmuştu. Atatürk’ün başyaveri Hasan Rıza Soyak durumu kısaca Atatürk’e anlattıktan sonra, “ konunun sonucunu beklercesine “Ne emredersiniz Paşam? “ diye sorunca Atatürk: kanuni işlem neyse onu yapsınlar. Hiç müsamaha gözetmeden… Atatürk en yakını, hatta fedaisi bile olsa bu şekilde yüz kızartıcı ve kanunsuz bir olay yaratan kişiyi affetmeyeceğini bu davranışı ile göstermiş oluyordu. Atatürk’ün değişmez prensipleri arasında yer alan uygulamalarından biri de yurtta ne pahasına olursa olsun sosyal adaleti ve yasaların yerleşmesini sağlamak. Yasalara aykırı hiçbir işleme yer verdirtmemekti.        NOT: Bu satırların günümüze kadar bizlere ulaşmasını sağlayanlara minnet ve şükran sunuyoruz.