Son yıllarda İnternet ortamında yayınlanan elektronik gazetelerin de basın camiasında yayına başlamasının ardından haber yayın alanlarının gerek ülke gerekse dünya gündemine ulaşmasın da siyasetçiler gibi birçok kişi ya da kurumun iştahını kabartmıştır. Bilhassa illerde küçük illerdeki seçmenlerine hemen ulaşma kolaylıkları nedeniyle milli ve dini günlerdeki kutlamaları gönderip yayınlatma yolunu seçmektedirler. Bu gibi özel mesajları kamu yararı olmadıkça yayınlayıp bunu yayın materyali olarak kabul etmesi yayın sahibine aittir.
Bu gün gerek büyük tirajlı gazeteler gerek Anadolu’da yayın yapan basılı ve elektronik gazeteler yayın hayatına devam etmek için büyük fedakarlıklar göstermektedir. Emekleri bir tarafa işinin yürütülmesi adına cebinden para vererek fedakarlık yapmak zorunda kalmaktadırlar. Gazeteci nedir diye sokak makalesi yazacak olsanız. Sizi yönlendirmeye hatta işinizi nasıl yapacağınızı ise size anlatmaya kalkıyorlar. Mahallesinde veya evinin önünde sorun olan vatandaş dahi görevini yapmak yerine senin haber yapmanı, yapmazsan sen ne biçim gazetecisin bunlar senin görevin diye paylamaya dahi kalkarak edata moralini bozmanın gayreti içine girebiliyorlar.
Bir gazete sahibi gazetesini basmak için günlük harcamalarına çözüm ararken hafta veya maaşını ay sonunda parayı yani işinin yürümesini sağlamak için çözüm aramaktadır. Düşünün eskiden bu işi yapanlar ölüm ilanından, büyük şirketlerin yıllık bilançolarına, hatta resmi ilanlara kadar ilanın gazetelerinin sayfalarında görebiliyorlardı. Ama bu gün resmi ilanın dahi bir bölümünü gazetede yayınlamak için kamu kurumlarının kapısını çalmak hatta kurumların başındaki kişilere karşı ezik bir durumda kaldıkları olmaktadır. Milletvekilleri milli ve dini bayramlarda ücret karşılığı seçmen veya illerindeki halk yığınlarına ulaşmak için yapmak yerine dostluk çerçevesinin içine derç edip yayınlatma yolunu seçmektedirler. Öte yandan siyasi partiler ve kurumlar aynı yolu seçiyorlar.
Bu gün üniversitelerden mezun olan basın yayın mezunları, televizyon ve sinema bölümü dahil birçok öğrenci mesleğinin dışında bir işte çalışmayı tercih etmek zorunda kalıyor. Gazeteciliği kimse bir mesleğin mensubu gibi görmek yerine sadece işini yaptırmak aklına geldiğinde ben gazeteci ile nasıl dost olup işimi görürüm anlayışı ile hareket etmektedir. Yakında seçimler var ve ülkenin süresi içinde kimlerin yöneteceği belirlenecektir. Birçok kurum kişi yada kuruluşun gazete sahiplerinin kapısını çalacağı muhakkaktır. Ancak iş ücretli konuma geldiğinde hoşafın yağı kesilmektedir. ( Osmanlı da hoşaf ile yemeğin kepçesi aynı olduğu için yemeğin yağı aynı zamanda hoşafa bulaşırmış dönemin padişahlarından biri bunu fark edip bir yerine iki kepçe ile bu işi yapmalarını isteyince Osmanlı ordusundaki yeniçeriler bunu kendilerine yapılmış olarak değerlendirmişler) ve hoşafın yağı kesildi sözü oradan gelmektedir.