Gazetecilik vitrinde (benim için alanda) bir meslek olduğu için birçok edebiyatçıya albenili gelir. Hatta eline her kalem alan yada fotoğraf makinesi geçiren gazetecilik mesleğine hevesleniverir. İlk anlarda basın mesleği onun için cazip bir uğraş olarak belleğinde kendisini aldatıverir. Ama mesleği gazetecilik olmayan yazı insanları için gazeteciye özenerek sürekli yazmaya heveslenmek, hatta gazeteci gibi davranmak ise öldürücü olmanın da ötesindedir.
Gazeteci uyarıcıdır, eleştireldir. Çünkü bilgiyle yazar, bir üslup geliştirdiği için, bunun diliyle konuşur. Çok “net”tir, açık ve saydamdır. “Açık gazetecilik” yapar. Sözü orada burada gezindirip durmaz. Yan/yön bakışına takılıp, kör kuyulara sapmaz. Algı düzeyi açıklığıyla hem kavratıcı hem de kuşatıcıdır. Gazetecilik tutumudur yazısına yansıyan, üslubunu belirleyen. Çünkü, bilir ki bu köşedeki her sözcüğü, kurduğu her cümlesiyle gazetecilik görevini yerine getirmektedir. Bilgi, yorum, aydınlatma, muhalif söylem gazetecinin kamu adına olmazsa olmazlarındandır.
Gazetecinin çevresi /çerçevesi güven/bilgi/haber/yorum/analizdir. Yazar ise insana ve topluma kendi penceresinden bakarak kendi gerçekliğinin dilini yaratır. Ama gazetesi adına gazetecinin böyle bir lüksü/seçeneği yoktur. Evet, işin özüne döndüğümüzde ise gazetecinin yalnızca haber ulaştıran bir “muhabir” olmadığını, gazetenin bütün sathına yayılan bir iç gözle dünyayı okuyarak her sabah akşam insanlara birçok bilgiyi haberi Doğru/yansız/ilkeli biçimde yansıtması gerektiğini söylemek isteriz.
Bu, sanat haberinden, üçüncü sayfa haberine, politik yorumdan, ülkenizdeki haberlerin tamamına dış dünyadaki olaylara kadar her bir mecrada gazeteci gibi gazetenin de çok ince bir çizgide izlemesi gereken başlıca tutumudur
Ama eğer siz “talimat”lar alarak bu işi yapmaya soyunursanız, yaptığınız gazetecilik olmaz. Bunun adı başka bir şeydir. Zamanın eleği bunları eler, değirmeni de öğütür. Bu güne kadar işimizi yapanken, bizler hep bunu meslek etiği olarak korumaya çalışıyoruz. Sanıyorum bütün meslektaşlarımın üzerinde hassasiyetle durduğu konu budur. Önümüz çeşitli engeller ile kapatılmak istense de bizler bizden öncesinde olduğu gibi kamu önün de hesap verebilirlik kurulları içerisinde bunu yapmaya devam edeceğiz.
Bizim önümüze konun engeller arasında kendisine bürokrasi kademesinde bir koltuk ve bir makam bulmuş kişilerin iğneleyici sözleri veya sataşmaları asla bizleri mesleğimizin bilincinden caydırıcı olmamalı küçük menfaatler uğruna ise Dünya’nın en eski mesleği olan Gazetecilik mesleğini birilerinin emrine tevdi etmemeliyiz. Şayet böylesi olanların hezeyanına dur demek için gerektiğinde uyarıcılık görevini yerine getirmekten mesleğin bizlere verdiği görev ve sorumluluğu yerine getirmekten kaçmamalıyız.