15 temmuzdan sonraki 7 Ağustos Yenikapı mitingi gerçekten muhteşemdi. Türkiye önemli bir badireyi atlattı. Tarikatlar ve başındaki şeyhin etkisi ve kandırılmış müritlerinin günışığına çıkması da işin başka bir boyutudur! İktidar mensuplarının da kolayca kaldırıldığı kendi kabulleriyle sabittir. Demek ki bu yolla dindar kesimi kandırmak zor değildir.. Herkes şunu anlamalı ki kamplaşmaların sonucu kadrolaşmalar devleti hastalıklı hale getiriyor. Bunun tek yolu liyakati esas almaktır. Tekrardan oncu buncu diyerek kadrolaşmalara gidilecek olursa bu yorgun devleti ayağa kaldırmak iyice zorlaşır ve iktidar da bundan zararlı çıkar.
Milyonların mitingde toplanması uzlaşma görüntüleri tabi ki özlenen bir tablodur ama abartmamak gerekir çünkü siyasetçiler hem uzlaşır hem de ciddi çatışmalar yaşarlar çünkü onlar rakiptir! Farklı partilerde olmak husumet gibi yorumlanmamalı ama rekabet de gözden kaçırılmamalıdır. Tek parti tek lider gibi algı kimseye yarar sağlamaz. Kaldı ki Türkiye’nin en büyük sorunu Kürt sorunu iken bu sorunun orta yerde durduğunu da bu mitingle göstermiş olduk! HDP bu görüntüde yoktu! Çağrılsa gelmeyebilirdi. Çağrılsa ve gelse başka sorunlar ya da provokasyon yaşanabilirdi. Neden Çağrılmadı demiyorum en önemli sorunumuz orta yerde duruyor ve bunu gözden uzak tutamayız diyorum. Toplumsal enerjimiz buna yönelsin diyorum.. Bu gün yine altı şehidimiz ve dokuz yaralımız var rahmet diliyorum, bundan daha büyük sorun olamaz.
Toplumsal duyarlılık, darbeye karşı refleks, siyasi uzlaşmaya olan özlemin giderilmiş olması ve toplumun yaşadığı deneyim elde kalan en önemli kazancımızdır. Siyaset dilinin değişeceğine dair umut ve beklenti az şey değildir.
Geçen haftaki yazımda belirttiğim gibi darbe girişimi deşifre olmasaydı çok kanlı ve çalkantılı günler yaşıyor olurduk. Demokrasi şehitlerimiz ve kahramanlıkları sayesinde ucuz atlatılmış ve darbeler dönemi tümden kapanmıştır...
Bundan sonra bu güce erişmiş cumhurbaşkanı ve iktidardan ve siyasi partilerden hayati sorunumuz olan terör ya da Kürt sorunu adı ne olursa olsun evlatlarımızı kaybetmemize neden olan kahredici sorunun çözümü ilk ana başlık olarak hep zihnimizde olmalıdır. Bunun çözümünde askeri boyut ne kadar önemliyse siyaset boyutunun da o kadar önemli olduğu gözden ırak olmamalıdır.
Cumhurbaşkanı sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın tarih sayfalarında istediği yere sahip olmasının yolu da sanıyorum budur. Yani gücüyle orantılı başarısı bu olmalıdır, tarihteki yeri böyle taçlanır. Aksi halde devlet kadrolarına doldurulan paralelciler ve yanıldığına dair özrü ön planda anılır...
Antalya DYP’li eski Belediye Başkanı Hasan Subaşı’ya engin siyaset anlayışından dolayı teşekkür ediyorum.