Mustafa ARSLAN
Köşe Yazarı
Mustafa ARSLAN
 

BURDUR KENDİ AYAKLARI ÜZERİNDE DURABİLİR

Bir basın çalışanı olarak nerede ise 25 yılın üzerinde habercilik adına sahalarda görevimi sürdürmenin telaşını her geçen yeni günde sürdürmenin çabası içinde günlerim geçmektedir. Bundan dolayı asla kimseye sitemkar değilim. Gün oldu azarlandım. Gün oldu takdir edildim tıpkı 2016 10 Ocak çalışan gazeteciler ile ilgili günün gecesinde olduğu gibi gerek yaşam koşullarından gerekse basının bir emekçisi olarak yaptığım görev nedeniyle her zaman onur duydum.   Bana bazen latife olarak artık emekli ol diyen arkadaşlarıma her zaman insanın emekli olması hayattan hayatın koşullarından kendini soyutlaması olmadığının altını çizmeye çalıştım. Yine bir sabahın erken saatlerinde bu yazıyı sizin basın dostlarının okuması için kaleme aldım. Benim için bir basın çalışanının ödüllü dönemi ona her attığı adımda sokaktaki insanların selam vermesidir. Toplumun sevmediği bir kişi olmak ise bir insan için en büyük cezadır.   Burdur da ve ülkenin büyük bölümünde ekonominin sıkıntılı olduğu dönemlerin varlığının söz konusu olduğu günlerde Burdur Ticaret ve Sanayi Odası ve Sivil Toplum Kuruluşları ile Banka Şube Müdürlerinin Serenler Oteldeki toplantısına katılmak üzere gittik. İlk Önce bankacılar ile iş adamları bir araya gelerek kendi aralarında mini bir toplantı yaptılar daha sonra ise basın mensuplarını toplantıya dahil ettiler. Elbette basın mensupları olarak içeride bizden önce ne oldu merakı içinde salona hep birlikte basın olarak girdik.       Toplantıyı düzenleyen en büyük sivil toplum kuruluşunun Başkanı olan Salih Dinçer, basın mensuplarına korkmayın içeride bir şey olmadı diyerek adeta bize önemli kavgaların olduğunun sinyalini vermek istedi. Bende kendisine salondaki kasvetli havayı dağıtmak için masalardaki tabak ve bardakları işaret ederek söze birazda mizah katarak bardaklar ve tabaklar sağlam olduğuna göre ortada kavga ve benzeri bir şey olmamış dedim ama bazı konukların yüz ifadelerinden oda da sert tartışmaların olduğu anlaşılıyordu.      Neticede söz döndü dolaştı Burdur da var olan Banka şubelerinin iş dünyasına yeteri kadar kredi vermediği gündeme geldi. Ben gazeteci olarak söz aldım. Onu Banka Müdürleri’ne hangi bankanın kredi hangi bankanın tasarruf bankacılığına daha yakın olduğunu sordum. Dönemin Ziraat Bankası Şube Müdürü Ferhat bey hemen masada oturan İmar Bankası Müdür’esi Hatice hanımı göstererek Hatice hanımın bankası tasarruf bankacılığı yapıyor dedi. Ben yerimden kalkarak İmar Bankasının Müdürü Hatice Çomak hanımefendiyi tebrik ederek Hatice Hanımın bankası Burdur da Şube açan en son banka ve diğer bankalara göre kısa zamana rağmen en yüksek tasarrufu toplamıştır dedim.     Benim amacım kimseyi kırmak veya mahçup etmek değildi. Ama adeta toplum bilmesin diye çeşitli bahaneler uydurarak gizlemeye çalışılan Burdur’daki Banka Şubelerindeki toplam tasarruf hesaplarındaki parasal kaynak idi, daha önce basın çalışanı olarak şube müdürlerinden bunu istediğimde vermek istemediler. Basına vermek istemedikleri bilgileri ben başka kanallardan almıştım.       Ben basın mensubu olarak Burdur da o zaman Banka Şubelerinde mudilere ait toplam tasarruf miktarının 11 Milyon 993 Milyar olduğunu bu hesaplardaki para miktarının yüzde altmışının döviz geri kalanının Türk parası cinsinden olduğunu açıkladığımda ilk tepkiyi Ziraat Bankası Şube Müdürü Ferhat Kırlı verdi. Salonu  dolduran herkes sessizlikle beni dinliyor ama kimse benim verdiğim rakamların hiçbirine itiraz dahi etmiyordu.   Bu gün ise Burdur halkı yine bankalarda nüfus oranına göre en yüksek tasarrufu bulunduran illerden biri olarak bilinmektedir. Ama bu parasal kaynağın sanayici ve iş dünyasına ne kadar faydası var bu tartışılacak ve harekete geçirilmesi lazım olan bir dinamik olarak belirlenecektir merak ediyorum.  
Ekleme Tarihi: 19 Ocak 2016 - Salı

BURDUR KENDİ AYAKLARI ÜZERİNDE DURABİLİR

Bir basın çalışanı olarak nerede ise 25 yılın üzerinde habercilik adına sahalarda görevimi sürdürmenin telaşını her geçen yeni günde sürdürmenin çabası içinde günlerim geçmektedir. Bundan dolayı asla kimseye sitemkar değilim. Gün oldu azarlandım. Gün oldu takdir edildim tıpkı 2016 10 Ocak çalışan gazeteciler ile ilgili günün gecesinde olduğu gibi gerek yaşam koşullarından gerekse basının bir emekçisi olarak yaptığım görev nedeniyle her zaman onur duydum.

 

Bana bazen latife olarak artık emekli ol diyen arkadaşlarıma her zaman insanın emekli olması hayattan hayatın koşullarından kendini soyutlaması olmadığının altını çizmeye çalıştım. Yine bir sabahın erken saatlerinde bu yazıyı sizin basın dostlarının okuması için kaleme aldım. Benim için bir basın çalışanının ödüllü dönemi ona her attığı adımda sokaktaki insanların selam vermesidir. Toplumun sevmediği bir kişi olmak ise bir insan için en büyük cezadır.

 

Burdur da ve ülkenin büyük bölümünde ekonominin sıkıntılı olduğu dönemlerin varlığının söz konusu olduğu günlerde Burdur Ticaret ve Sanayi Odası ve Sivil Toplum Kuruluşları ile Banka Şube Müdürlerinin Serenler Oteldeki toplantısına katılmak üzere gittik. İlk Önce bankacılar ile iş adamları bir araya gelerek kendi aralarında mini bir toplantı yaptılar daha sonra ise basın mensuplarını toplantıya dahil ettiler. Elbette basın mensupları olarak içeride bizden önce ne oldu merakı içinde salona hep birlikte basın olarak girdik.

 

    Toplantıyı düzenleyen en büyük sivil toplum kuruluşunun Başkanı olan Salih Dinçer, basın mensuplarına korkmayın içeride bir şey olmadı diyerek adeta bize önemli kavgaların olduğunun sinyalini vermek istedi. Bende kendisine salondaki kasvetli havayı dağıtmak için masalardaki tabak ve bardakları işaret ederek söze birazda mizah katarak bardaklar ve tabaklar sağlam olduğuna göre ortada kavga ve benzeri bir şey olmamış dedim ama bazı konukların yüz ifadelerinden oda da sert tartışmaların olduğu anlaşılıyordu.

 

   Neticede söz döndü dolaştı Burdur da var olan Banka şubelerinin iş dünyasına yeteri kadar kredi vermediği gündeme geldi. Ben gazeteci olarak söz aldım. Onu Banka Müdürleri’ne hangi bankanın kredi hangi bankanın tasarruf bankacılığına daha yakın olduğunu sordum. Dönemin Ziraat Bankası Şube Müdürü Ferhat bey hemen masada oturan İmar Bankası Müdür’esi Hatice hanımı göstererek Hatice hanımın bankası tasarruf bankacılığı yapıyor dedi. Ben yerimden kalkarak İmar Bankasının Müdürü Hatice Çomak hanımefendiyi tebrik ederek Hatice Hanımın bankası Burdur da Şube açan en son banka ve diğer bankalara göre kısa zamana rağmen en yüksek tasarrufu toplamıştır dedim.

 

  Benim amacım kimseyi kırmak veya mahçup etmek değildi. Ama adeta toplum bilmesin diye çeşitli bahaneler uydurarak gizlemeye çalışılan Burdur’daki Banka Şubelerindeki toplam tasarruf hesaplarındaki parasal kaynak idi, daha önce basın çalışanı olarak şube müdürlerinden bunu istediğimde vermek istemediler. Basına vermek istemedikleri bilgileri ben başka kanallardan almıştım.

 

    Ben basın mensubu olarak Burdur da o zaman Banka Şubelerinde mudilere ait toplam tasarruf miktarının 11 Milyon 993 Milyar olduğunu bu hesaplardaki para miktarının yüzde altmışının döviz geri kalanının Türk parası cinsinden olduğunu açıkladığımda ilk tepkiyi Ziraat Bankası Şube Müdürü Ferhat Kırlı verdi. Salonu  dolduran herkes sessizlikle beni dinliyor ama kimse benim verdiğim rakamların hiçbirine itiraz dahi etmiyordu.

 

Bu gün ise Burdur halkı yine bankalarda nüfus oranına göre en yüksek tasarrufu bulunduran illerden biri olarak bilinmektedir. Ama bu parasal kaynağın sanayici ve iş dünyasına ne kadar faydası var bu tartışılacak ve harekete geçirilmesi lazım olan bir dinamik olarak belirlenecektir merak ediyorum.  

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve burdurilkadim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.