Günümüzde gazetecilik nerede ise kulvar değiştirdi. Geçmişe yolculuk yapmak gerekirse gazeteciliğin güçlü kalemleri ve gazeteciliğin meslek sayıldığı dönemlerde itibarı meslek haysiyeti ve onuru bu gün ki anlayıştan çok farklı idi, Meslekte belli bir deneyim kazanan gazeteci büyüklerimi sadece güçlü altyapı ve sermaye birikimine sahip gazeteler kadrosu içine almak için yarış halindeydi. Hürriyet gazetesi bunların başında geliyordu.
Kendisini edebiyat ve kültür konusunda yetiştirmiş gençlerimizin hatta öğrencilerimizin ilk başvurduğu meslekler arasında geliyordu gazetecilik. Okul yıllarında hepimizin en azından gazetelerin sayfalarında yayınlanmış bir şiiri veya makalesi bulunabiliyordu. Günümüz deki gazetecilik artık bıktırıcı ve engelleyici duruma getirildi. Gazeteciler artık “Ne asaya ne de Musa’ya “yaranabiliyorlar. Hatta küçükseyerek hakaret etme yöntemini seçmek ve mesleğe hakaret gelenek haline gelmeye gazeteciye sen düşünme, sen yazma ben sana lazım olacak haberleri kaleme alır gönderirim yollu davranışlar gösterilmektedir.
Basın toplantılarında ise soru almayan sağından solundan tıraşlanmış metinler gazetecilerin eline tutuşturularak gönderilmekte hatta mail “ yani mektup “olarak size internetten sizlere göndeririz denilmektedir. Bu gün birçok meslek insanımız mesleğinde gelişmeyi bir yana hiç çaba göstermeden günü kurtarma adına işini yürütmektedir. Eğitim sistemimiz de olduğu gibi gazetecilikte de başka ülkelerdeki meslektaşlarımızın gerisine düşmede nerede ise sondan da birinci olarak yolumuza devam ediyoruz. Bir yetkilinin şahsıma dediği gibi “Gazeteci toplum da aç Kabadayı mı? “ Halen bu söz neden bana aktarıldı. Anlayabilmiş değilim.
Ak Parti hükümetinin basın kanununda yapmayı düşündüğü yeni basın yasası şimdilik kaydı ile Türkiye Büyük Millet Meclisinde yeni yasa dönemini beklemektedir. Yasaya bakıldığında cezalar ve engellemeler bulunmaktadır. Meslek örgütleri en azından kabul edilebilir şekilde yasanın çıkmasını aksi halde çıkmamasından yana tavır koymaktadırlar. Dünya genelinde ise gazetecilik görmesi gereken itibarı görürken Ülkemizde neden itibarsızlaştırılıyor bu anlayışı çözmek mümkün değildir. Sözlerimin başında olduğu gibi gazetecilik bize lazım değil mi ? ve gerekli değilse neden bizleri kendi mecralarında kendi fikirlerini yazmaya zorluyorlar.
Burdur da gazeteciliğe başladığım ilk günlerde bir sivil toplum kuruluşunun kongresine gittim. Oldukça kalabalıktı. Daha kapıdan içeri girmeden kendince orada görevli olanlardan biri ben ağzımı dahi açmadan kendine bir yer bul otur dedi. Kibanca bir üslup ile gazeteci olduğumu söyledim. Bana bize gazeteci lazım değil dedi. Ben de kendisine karşılık olarak sende bana lazım değilsin diye cevap verdim. Sivil toplum kuruluşunun adaş başkanı bana doğru gelerek gel dedi bende uydum ve ön tarafta bir yere beni yer göstererek oturttu. Günümüz de yine buna benzer tavırları hep görüyoruz. İnşallah düzelir diyelim