Bayram AYGÜN
Köşe Yazarı
Bayram AYGÜN
 

ISPARTA’ NIN ELMA AVCILARI

                     Eğirdir ve Hoyran gölü çevresinde binlerce kaçak kuyuların bulunması Eğirdir gölünün ömrünü azaltmakta. Elma üreticisi damlama sulama teknolojisini geçmede inat etmekte!                                                                   ***  Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün 6 Mart 1930 tarihinde Isparta’mıza yaptıkları gezi konusunda çok az bilgi sahibiyiz. Ata’ mızın Isparta’ mıza olan seyahatlerinin üzerinden yüz yıl yakın zaman geçti. Büyük Önder’ imizin Isparta seyahatlerinde bazı bilgiler yeni yeni ortaya çıkıyor.  Büyük kurtarıcı Isparta’mıza Kuleönü ‘ne kadar treniyle sonra tren üzerinde taşıdığı otomobil el vinciyle indirilir. Isparta’mıza toprak yoldan otomobiliyle gelir. Demiryolu ise Isparta içine 1936’da gelir. Isparta da dört saate yakın kalır. Sonra Burdur ve Antalya’ya hareket eder.  Türkiye Cumhuriyet’ mizin kurucusu Atatürk’ün Beyaz Tren’ inde görev yapmış Tren Şefi İsmail efendinin anıları gün yüzüne yeni çıkmaya başlar. Atatürk’ün Beyaz Tren’ i Isparta’ya hareket etmeden önce Dinar’da kömür yakıtı alır.   Trene kömür yüklenirken Tren’ inin penceresinden Büyük Önder şöyle bir Dinar istasyonundaki manzarayı seyreder. Demiryolu doktorlarından Dr. Burhan Turmangil Büyük Kurtarıcı’ nın yanına yaklaşır. “-Paşam her yer yemyeşil!” der demez Ulu Önder sol eliyle işaret ederek “susması” işareti verir. Eldere köyünden Kör İmam güzel sesiyle akşam ezanı okumaktadır. Ezanı dikkatlice dinler. Okuma bitince de Doktor’ a dönerek: “-Ezân-ı Muhammedî’yi sessizce dinlemekte ibadettir” der.   Beyaz trene kömür yükleme tamamlanıncaya kadar Dinar tren istasyonunda bir süre kalan Mustafa Kemal Eldere’ li Kör İmam lakaplı kişiyi çağırtır. Tren kapısı girişi iki basamaklı merdivenlere adımını aran Eldere’ li Kör İmam henüz merdiven basamaklarında iken Büyük önder kendisini selamlar. Rusya Büyükelçisinin hediyesi köstekli, üzeri tren resmi (rölyef) kabartmalı saati verir.   Beyaz tren Eğirdir’e gitmek üzere hareket eder. Yolculuk sırasında Demiryolu hekimlerinden Dr. Burhan Turmangil ve trendekiler Büyük Önder’e Eğirdir göl havasının bol oksijen dolu oluşundan bahsederler. Eğirdir gölünün yedi renkli, suyunun tatlı su oluşundan da bahsedilir.                                                                          ***                                                                              Peki, bugün öyle mi? Eğirdir halkının gittikçe suyunu kaybeden, gölden gelen organizma kokularının halkı rahatsız ettiğini duymuşsunuzdur.  Göl’ün suyunu ve güzelliğini: “300 gramlık elma ürettik “ terazi şovları arka planda ise göl suyunu küresel kuraklığa rağmen nasıl korumalıyız fikirlerinin unutturulduğunu söylüyoruz.  Vahşi binlerce açılan kuyulardan alınan sular la “vahşi sulama “yapılırken gölün kurtarılması hayal olmaz mı? Yasak kuyu açan, günü kurtaran üreticilerin göl sularının daha uzun süre dayanmasına yol açacak “damlama sulama” projelerinden kaçtıkları gerçeği ortada değil mi?                                                                            ***                                                                           Eğirdir Gölü’nün Dünü’ ünden kalan Hatıralara Gelince:   Nis ada halkından yarı Isparta’ da yarı Nis adasında (1863’ lerde) oturan ada Rum halkının bazılarının o günlerde tuttukları notları bulduk. Günlük hatıraları yıllar sonra torunlarınca Yunanistan Nis Ada Lozan Mübadili Rumları derneğince yayınlanır. (Eğirdir- Küçük Asya Adası Sparta Pisidia Folklor Çalışması. Pisidia Adası Derneği "Agioi Anargyroi Pisidia Adası M. Asya Derneği " 1967.   Nislioğlu Yorgi, Çocuk Hocası Timitri, Derzi (Terzi) oğlu Katros, Gökbaş Kızı Melani (Melahat), Nis Ada Mahallesi Papazı Yanı, Çekoğlu Aktem, Moravî oğlu İlyas zamanında not tutarlar.   “…Göl Eğirdir suları masmavidir. İçinde oynaşan yirmi bir çeşit balıkları bir arada yüzerken seyretmeye doyum olmaz. Adalılar çoğunlukla tüccar ve sanayiciydi.  Eğirdir'de 3-4 halı fabrikası ve dükkânı vardı. Her sabah tekneleriyle Ada'dan yola çıkıp akşam dönüyorlardı. Yolculuk yarım saat sürdü ama fırtınalı havalarda bir saat sürer. Adalılar sadece iyi tüccarlar değil aynı zamanda dürüst insanlardı. Bu nedenle sadece bölgedeki Rumlar tarafından değil, Türkler tarafından da tercih ediliyorlardı.     Eğirdir Nis Ada’sının havası temizdi. Ada’da gül yetiştirilirdi. Kyriakos Hatoglou ve Hadzicharalambous gibi adada gül yağı üreticileri de vardı. Eğirdir’in topraklarında da gül yetiştirilir yağı için. Gül bahçeleri gölün doğu kıyısında 15 kilometre uzaklıkta, üzüm bağlarının da bulunduğu yerde bulunuyordu. 1860’ lardan 1920’lere kadar, Ada da ayrıca yaz aylarında çevreyi gezen ve kışın geri dönen çok sayıda iyi zanaatkâr (duvar ustaları, marangozlar) vardı…”     Şimdi Yunanistan da Atina Nea Ionia da Serafimidis' in babası Nisia' da (Nis Adası)bir kunduracıydı ve genellikle ayakkabıların o zamanlar çok sağlam olduğundan, onarımlarla 10 yıl dayanabildiğinden bahseder! Dikip sattığı her bir ayakkabının vergisini Devlet-i Osmanlı’ ya vergisini verirdi.    “…Pek çok balık türü vardı: "sazani", en sevdikleri balık, yağlı ve iri, onu pirinçle doldurulmuş olarak fırında pişiriyorlar ya da salamura yapıyorlardı. Esas olarak macun haline getirilen "şiraz baluk". Küçük ve ince "Morine Baluk", "Chichek Baluk"  çiçek balığı, kısa pullu kafayla daha nadirdi. "Kelten", "Kulahlou", "Erez Baluk", "kabinler" türleri bolcaydı. Yavrulama döneminde gölde Müslim balıkçılar yasağı dinlemezler. Ama ada balıkçı Rum acılar her şekliyle yasak zamanda yavruların büyümesine fırsat verirlerdi…”  Sözün sonu: Şimdi bakın gölün halini. Küresel kuraklık belki gölde su kaybı yarabilir. Ama vahşi sulama, köl çevresinde bulunan kasaba ve köylerin pompalarıyla köylerinde göletler oluşturmaları, Devler Su İşlerinde yanlış planlamayla barajların yapılması gibi…    Vahşi sulamayla: “-Üç yüz gram elma yetiştirdik” diye övünenler gölün ömrünü tükettiklerinin farkındalar mı acaba?  Torunlarınıza anlatacaklarınız vardır elbette. Suyu kalmamış, çekilmiş göl, çatlamış topraklar üzerinde torununuzu gezdirirken bir balık, kuş iskeletleri gördüğünüzde ne diyeceksiniz? Torununuza, bu balıkları, kuşları biz öldürdük” diyebilme cesaeti gösterebilecek misiniz?  Kirli hikâyeniz var artık. Helal olsun size. Hoyran ve Eğirdir gölü kenarlarında elma bahçeleri arasında kazılmış, suyu tükenmiş kaçak su kuyularının başına torunlarınızla geldiğinizde “amin“ demeyi unutmayın!  Araştırma: Bayram AYGÜN 2024-Isparta   
Ekleme Tarihi: 07 Ekim 2024 - Pazartesi

ISPARTA’ NIN ELMA AVCILARI

                    

Eğirdir ve Hoyran gölü çevresinde binlerce kaçak kuyuların bulunması Eğirdir gölünün ömrünü azaltmakta. Elma üreticisi damlama sulama teknolojisini geçmede inat etmekte! 

                                                                 *** 

Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün 6 Mart 1930 tarihinde Isparta’mıza yaptıkları gezi konusunda çok az bilgi sahibiyiz. Ata’ mızın Isparta’ mıza olan seyahatlerinin üzerinden yüz yıl yakın zaman geçti. Büyük Önder’ imizin Isparta seyahatlerinde bazı bilgiler yeni yeni ortaya çıkıyor. 

Büyük kurtarıcı Isparta’mıza Kuleönü ‘ne kadar treniyle sonra tren üzerinde taşıdığı otomobil el vinciyle indirilir. Isparta’mıza toprak yoldan otomobiliyle gelir. Demiryolu ise Isparta içine 1936’da gelir. Isparta da dört saate yakın kalır. Sonra Burdur ve Antalya’ya hareket eder. 

Türkiye Cumhuriyet’ mizin kurucusu Atatürk’ün Beyaz Tren’ inde görev yapmış Tren Şefi İsmail efendinin anıları gün yüzüne yeni çıkmaya başlar. Atatürk’ün Beyaz Tren’ i Isparta’ya hareket etmeden önce Dinar’da kömür yakıtı alır.  

Trene kömür yüklenirken Tren’ inin penceresinden Büyük Önder şöyle bir Dinar istasyonundaki manzarayı seyreder. Demiryolu doktorlarından Dr. Burhan Turmangil Büyük Kurtarıcı’ nın yanına yaklaşır. “-Paşam her yer yemyeşil!” der demez Ulu Önder sol eliyle işaret ederek “susması” işareti verir. Eldere köyünden Kör İmam güzel sesiyle akşam ezanı okumaktadır. Ezanı dikkatlice dinler. Okuma bitince de Doktor’ a dönerek: “-Ezân-ı Muhammedî’yi sessizce dinlemekte ibadettir” der.  

Beyaz trene kömür yükleme tamamlanıncaya kadar Dinar tren istasyonunda bir süre kalan Mustafa Kemal Eldere’ li Kör İmam lakaplı kişiyi çağırtır. Tren kapısı girişi iki basamaklı merdivenlere adımını aran Eldere’ li Kör İmam henüz merdiven basamaklarında iken Büyük önder kendisini selamlar. Rusya Büyükelçisinin hediyesi köstekli, üzeri tren resmi (rölyef) kabartmalı saati verir.  

Beyaz tren Eğirdir’e gitmek üzere hareket eder. Yolculuk sırasında Demiryolu hekimlerinden Dr. Burhan Turmangil ve trendekiler Büyük Önder’e Eğirdir göl havasının bol oksijen dolu oluşundan bahsederler. Eğirdir gölünün yedi renkli, suyunun tatlı su oluşundan da bahsedilir.  

                                                                       ***                                                                              Peki, bugün öyle mi? Eğirdir halkının gittikçe suyunu kaybeden, gölden gelen organizma kokularının halkı rahatsız ettiğini duymuşsunuzdur. 

Göl’ün suyunu ve güzelliğini: “300 gramlık elma ürettik “ terazi şovları arka planda ise göl suyunu küresel kuraklığa rağmen nasıl korumalıyız fikirlerinin unutturulduğunu söylüyoruz. 

Vahşi binlerce açılan kuyulardan alınan sular la “vahşi sulama “yapılırken gölün kurtarılması hayal olmaz mı? Yasak kuyu açan, günü kurtaran üreticilerin göl sularının daha uzun süre dayanmasına yol açacak “damlama sulama” projelerinden kaçtıkları gerçeği ortada değil mi?  

                                                                         ***                                                                           Eğirdir Gölü’nün Dünü’ ünden kalan Hatıralara Gelince:  

Nis ada halkından yarı Isparta’ da yarı Nis adasında (1863’ lerde) oturan ada Rum halkının bazılarının o günlerde tuttukları notları bulduk. Günlük hatıraları yıllar sonra torunlarınca Yunanistan Nis Ada Lozan Mübadili Rumları derneğince yayınlanır. (Eğirdir- Küçük Asya Adası Sparta Pisidia Folklor Çalışması. Pisidia Adası Derneği "Agioi Anargyroi Pisidia Adası M. Asya Derneği " 1967.  

Nislioğlu Yorgi, Çocuk Hocası Timitri, Derzi (Terzi) oğlu Katros, Gökbaş Kızı Melani (Melahat), Nis Ada Mahallesi Papazı Yanı, Çekoğlu Aktem, Moravî oğlu İlyas zamanında not tutarlar.  

“…Göl Eğirdir suları masmavidir. İçinde oynaşan yirmi bir çeşit balıkları bir arada yüzerken seyretmeye doyum olmaz. Adalılar çoğunlukla tüccar ve sanayiciydi.  Eğirdir'de 3-4 halı fabrikası ve dükkânı vardı. Her sabah tekneleriyle Ada'dan yola çıkıp akşam dönüyorlardı. Yolculuk yarım saat sürdü ama fırtınalı havalarda bir saat sürer. Adalılar sadece iyi tüccarlar değil aynı zamanda dürüst insanlardı. Bu nedenle sadece bölgedeki Rumlar tarafından değil, Türkler tarafından da tercih ediliyorlardı.  

 

Eğirdir Nis Ada’sının havası temizdi. Ada’da gül yetiştirilirdi. Kyriakos Hatoglou ve Hadzicharalambous gibi adada gül yağı üreticileri de vardı. Eğirdir’in topraklarında da gül yetiştirilir yağı için. Gül bahçeleri gölün doğu kıyısında 15 kilometre uzaklıkta, üzüm bağlarının da bulunduğu yerde bulunuyordu. 1860’ lardan 1920’lere kadar, Ada da ayrıca yaz aylarında çevreyi gezen ve kışın geri dönen çok sayıda iyi zanaatkâr (duvar ustaları, marangozlar) vardı…”  

 

Şimdi Yunanistan da Atina Nea Ionia da Serafimidis' in babası Nisia' da (Nis Adası)bir kunduracıydı ve genellikle ayakkabıların o zamanlar çok sağlam olduğundan, onarımlarla 10 yıl dayanabildiğinden bahseder! Dikip sattığı her bir ayakkabının vergisini Devlet-i Osmanlı’ ya vergisini verirdi. 

 

“…Pek çok balık türü vardı: "sazani", en sevdikleri balık, yağlı ve iri, onu pirinçle doldurulmuş olarak fırında pişiriyorlar ya da salamura yapıyorlardı. Esas olarak macun haline getirilen "şiraz baluk". Küçük ve ince "Morine Baluk", "Chichek Baluk"  çiçek balığı, kısa pullu kafayla daha nadirdi. "Kelten", "Kulahlou", "Erez Baluk", "kabinler" türleri bolcaydı. Yavrulama döneminde gölde Müslim balıkçılar yasağı dinlemezler. Ama ada balıkçı Rum acılar her şekliyle yasak zamanda yavruların büyümesine fırsat verirlerdi…” 

Sözün sonu: Şimdi bakın gölün halini. Küresel kuraklık belki gölde su kaybı yarabilir. Ama vahşi sulama, köl çevresinde bulunan kasaba ve köylerin pompalarıyla köylerinde göletler oluşturmaları, Devler Su İşlerinde yanlış planlamayla barajların yapılması gibi…   

Vahşi sulamayla: “-Üç yüz gram elma yetiştirdik” diye övünenler gölün ömrünü tükettiklerinin farkındalar mı acaba? 

Torunlarınıza anlatacaklarınız vardır elbette. Suyu kalmamış, çekilmiş göl, çatlamış topraklar üzerinde torununuzu gezdirirken bir balık, kuş iskeletleri gördüğünüzde ne diyeceksiniz? Torununuza, bu balıkları, kuşları biz öldürdük” diyebilme cesaeti gösterebilecek misiniz? 

Kirli hikâyeniz var artık. Helal olsun size. Hoyran ve Eğirdir gölü kenarlarında elma bahçeleri arasında kazılmış, suyu tükenmiş kaçak su kuyularının başına torunlarınızla geldiğinizde “amin“ demeyi unutmayın!  Araştırma: Bayram AYGÜN 2024-Isparta 

 

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.