Sav Karyesi’ ne (köyü) bağlı mahallesi Savcı (Savacık) ‘tan altı müteşebbis insanımız dokuma tezgâhlarını genişletmek, yenileşirsek isterler. Sav karyesi ve mahallesi Savcı (Savacık) altı müteşebbis vatandaşımız Isparta sancağı Firdevs Bey (Mimar Sinan) Camisinin Nakit Para Vakfı’na başvururlar.
Sav, Kuleönü, Eğirdir Nis, Uluborlu işi beyaz isperek, İsperek neftisi, beyaz Sav Boğasısı, astarı, Borlu Hefti-renk Borlu mai Borlu al kırmızı... (Eski Türklerde “Boğa sağlamlık, üstün anlamında kullanılırdı) Boğasi-i Hamid ipekli, diğer pamuklu dokuma kumaşların her türü Avrupa pazarlarında aranır. Bulgaristan’ın Osmanlı toprakları bölgelerinde her yıl açılan Hasköy Kırklareli bağlantılı panayırda sergilenen Isparta kumaşları çok alıcı bulmakta. Yörük Türkmen Isparta ahalisi basit tezgâhlarda dokudukları astar ve kumaşlar hatta kendir-kenevirden eşya çuvalları dokuma işi Sav, Kuleönü ve Uluborlu kumaşları çok tutulur.
Vakıf paraları uzun süreden beri kalkınma yolunda uğraş veren müteşebbislere (girişimci) nakit borç para vermekte. Belirli bir süre sonra verilen miktar üzerine çok az bir nema veya faiz eklenerek geriye ödenir. Bu işe o dönemde ”istiğlal” adı verilirdi. Borç alanlar bu parayı işletirler. Bu işe de “murabaha” adı verilirdi. Söylediğim gibi geriye ödenirken kar payı eklenerek geriye ödenen para başka bir ihtiyaç sahibine verilirdi. Çok güzel işleyen söz konusu ticari mekanizma 1857’lerde işleten ulema yani Mimar Sinan ya da Firdevs Bey vakıflarının yönetici Mütevelli heyeti maalesef sos verir. Hatalara düşer! İnançlı insanların kırılmalarına neden olur!
BOZULMA YORGANLI KAYMAKAM HASAN RÜŞTÜ EFENDİ
ZAMANINDA BAŞLAR (1857)
Isparta sancağına bir dindar mutasarrıf (paşa) vali atanır. Hasan Rüştü Efendi Mevlevi cemaatinden olup namaz kılmayan gençleri Isparta sancak sokaklarında meydan dayağı
attırır. Böyle tanınan Vali Mutasarrıf Bey’in bir de çok ilginç alışkanlığı vardır. Gece ibadet ettiğinden uykusuzdur. Bundan dolayı vakit namazlarında cemaat camiden çıktıktan sonra hep yanında, atının eyerinde düzgün şekilde taşıdığı yorganını taşır. Koruma jandarmaya bir işaretle getirtir. Cemaat camiden çıktıktan sonra bir teravih namazı vakti kadar uyur. Sonra kalkıp valiliğe veya sokaklara giderek devlet işlerini görmeye çalışırdı. Bundan dolayı Ispartalılar Vali Bey için: “Yorganlı Vali” veya “Yorganlı Kaymakam” adı vermişlerdi.
Vali Mutasarrıf Hasan Rüştü Efendi’ye çok defa Firdevs Bey (Mimar Sinan) camisinde borç para veren para vakfı mütevelli heyeti görevlilerinin hatalar yaptığını söylerler. İslam da günah, yasak olduğu halde faizli (Kar payı adı altında) Şeyhülislam Ebussuûd efendinin şer’i fetvası vardır. En fazla faiz oranı yüzde 15 olduğu halde Mimar Sınan (Firdevs Bey) cami borç para veren vakıf görevlileri gecikme faizi adı altında anaparanın nerdeyse iki buçuk katı kadar geri dönüş miktarı aldıkları bilinir. İnsanlarda rahatsızlık yarattığı gözlenir.
Kredi şeklinde Firdevs Bey cami vakfı görevlileri ”idane” yani gecikme miktarlarını İslami açıdan rahatsızlık yaratacak bir durum olduğu Isparta halkınca konuşulmaya başlanır. Hatta bazı medrese hocalarınca da eleştirilmeye başlandığı da bilinmekte, görülmektedir. Dokuma işi yapacak Isparta sancak halkının sık sık borç para almak için başvurdukları bir yerdi.
YORGANLI KAYMAKAM HASAN RÜŞTÜ EFENDİSAV KÖYÜNE GELİR
Mutasarrıf Vali’nin yanında Isparta Mevlevihane’si, Gazi Kemal Mahallesi`nde Teberdar Mehmed Dede`nin tekkesinden temsilcide vardır. Koruma jandarmalar olduğu halde iş gezisi maksadıyla Sav karyesine gelir. Yaşlı Mutasarrıf Vali geldiği yer olan saltanat başkentindeyken de Mevlevi cemaatindendi. Kimi zaman Isparta Mevlevihane’sinden hiç çıkmadığı bilinirdi.
Vali Bey köylülerle görüşecek. Birincisi modern ziraatı, hayvancılığı teşvik edecek. Diğeri de:
Avrupa pazarlarında çok istenen, aranan, bölgede dokunan yünlü, pamuklu, İpekli siparişleri yetiştirebilmek için el-ev dokumacılık işi yapan köylülere teşvik etmekti. Evde el dokuma basit tezgâhlarda harikalar yaratan bir köyümüz Sav (Şimdi kasabamız). Beyaz isperek Sav (Boğasa) yünlüsü, çeşitli türde dokuma astar bezlerin Avrupa pazarlarında arandığını hatırlatmak, varsa diğer dertleri dinlemektir.
Yağmurlu bir gündür. Yorganı ıslanmasın diye attan iner inmez koruma jandarmalardan birisi eline alır, Sav Dalboyunoğlu camisinin kapalı ilk namaz yerine doğru gider. Geceleri ibadet eden Mutasarrıf vali zaman zaman gezindiği mahalle, köylerde yorganını da yanında götürür. Bir namaz vakti kadar cami içinde kestirir. Sonra ana işine devam ederdi. Bundan dolayı Ispartalılar kendisine: “Yorganlı Kaymakam” diye hitap ederler. Cami içine giren Mutasarrıf vali vakit olmamasına karşın iki rekât namaz kılar. Ama uyuması gibi bir davranış içinde olmamıştır.
Sav köyü ve mahallesi Savacık ya da Savcı ağası (Muhtar) Dedeoğlu Mustafa Mutasarrıf Vali’yi Sav Dalboyunoğlu Camisi bitişiğindeki misafirhane buyur eder. Yanında köylüler vardır. Kendisine gelincik şerbeti ikram edilir. Sohbet başlar.
Mutasarrıf Vali Hasan Rüştü Efendi Mevlevilikten bahsederken içeriye yağmurdan ıslanmış halde bir köylü girer. Kendisi Sav karyesine (Köy) bağlı mahallesi Savcı (Savacık) tan Hacı Satılmış diye adını (söyler) tanıtır. Firdevs Bey (Mimar Sinan) camisi Kar-Buz vakfı işletmecileri mütevelli heyetinden şikâyetçi olduğunu söyler.
Mutasarrıf Vali şikâyet üzerine düşündüğünü söylemeden önce sözü Sav karyesinden (halkından) Bıyıkoğlu Süleymanlar sülalesinden Hayrı Usta, Mütevellioğlu sülalesinden Hafız Kasım, Abbasoğlu sülalesinden Kadir Abbas, Çataloğlu sülalesinden Hafız Yusuf, Burakoğlu sülalesinden Uzun Mehmed, Usta, Dedeoğlu Mustafalardan hafız Dedeoğlu Hüseyin Usta
Firdevs Bey Camisi (Mimar Sinan) nakit borç para vakfı mütevelli heyetinden dokuma tezgâhlarını yenilemek, daha çok dokuma işi üretmek amacıyla borç para alan altı Sav köylüsü adına konuşur.
Camiden aldıkları borç parayı gününde ödeyemediklerinden bahseder. Nedeni ise dokudukları bezlerin geri dönüş akçesini Ispartalı Rum dış satım tüccarları geri ödeme işini yapmadıklarından dolayı cami vakfından aldıkları borcu veremediklerini söylerler. Bunun üzerine Vakıf görevlileri İslam Hukuku bileni Ebussuûd efendinin fetva duyurusunda verilen borç nakit akçenin günü geldiğinde ödenmemesi durumunda en fazla yüzde 15 gecikme miktarının eklenebileceği Mutasarrıf Valiye hatırlatılır. Ancak cami borç para verme vakfının yüzde yirmileri geçen bir gecikme kendilerine faizi uygulandığını söylerler. Yüzde on beş artıştan başka geçen gecikme gün sayısına bakılmaksızın yeniden yüzde 20 faiz eklenerek (3 gün bile gecikmişse akçenin dönüşü) anaparasını geçen bir miktar alınması vicdanları sızlatır.
Isparta Firdevs Bey Nakit Para Verme Vakfı Yöneticilerine Şikâyetler Çoğalır
Henüz Mutasarrıf Vali söz almadan diğer Firdevs Bey Kar-Buz Vakfından nakit borç alan Sav ‘a bağlı mahallesi Savacı’ tan (Savacık) Bağdadılıoğlu hafız Ahmed adlı vatandaş söz alır.
“- Kadın-kız yaz boyunca iki yıldır Isparta sancağında bulunan merkezi üç camiye, diğer Emre, Temel, Çavuş, Sülebey, Fazlullah, Yaylazade, Keçeci, Karaağaç mahallelerinde yer alan camilerin önlerindeki soğuk su küplerine kar nakli yapıyoruz. .Şu yaz sıcağında, sabahın erken saatlerinde Davras sırtlarına katırlarımızla, çor-çocuk çıkıyor, kıştan hazırladığımız kar yataklarından karları kesip katırlarımıza, keten-kenevir çuvallarımıza doldurup getiriyoruz. Zorluk içinde akçe kazanmaya çalışıyoruz. Firdevs Bey (Mimar Sinan) Kar-Buz vakfına ait bu soğuksu küplerine karları biz dolduruyoruz. Vakıf vadettiği akçeleri iki yıldır ödemiyorlar.
Biz aile olarak inancımız gereği verdiğimiz sözü tutuyor, camilerin cemaatlerini bunaltılı şu yazın sıcağında serinletiyoruz.
Üstelik akçelerimizi zamanında bize vermeyen Cami Kar-Buz Vakfı başkalarına borç karşılığında vermekte. Akçenin geri dönüşü geciktiğinde hem önceki miktar, ana akçe bir de gecikme yüksekten faiz uygulayıp İslama karşı bir yanlışlık yapılmaktadır” der.
(Faydalandım: Isparta valiliği xvııı. Yüzyılın ilk yarısında Isparta Sosyo-Ekonomik Kültürel Hayat. Prof. Sadık Akdemir. Son Isparta Mevlevi Dedesi Al, Dede Efendi. Kiler Defteri 1983)İslam Hukukunda ve Osmanlı tatbikatında Vakıf Müessesi: Doç. Dr. Ahmed Akgündüz)
YORGANLI KAYMAKAM HASAN RÜŞTÜ EFENDİ HIZLA DIŞARI ÇIKAR
Yaşlı Isparta sancağı Mutasarrıf valisi Hasan Rüştü Bey aklına bir şey gelir. Hızla dışarı çıkar. Delikli taşa bağlanmış atının heybesine kocaman ellerini sokar. Atların, koruma jandarmaların etrafına toplanan Sav çocuklarına heybeden çıkardığı erik kuruları, iğde, üzüm, mat şekerden oluşan karışımı çocukların üzerine serper.
Sav çocukları diğer Isparta içi sancak çocukları gibi bir birini çiğnercesine serpilenleri kapışmak yerine, ağırbaşlı, sakin bir eda ile birbirlerinin hakkını riayet ederek ıslak yerlere serpilmiş çerezleri toplarlar. Tekrar içeri giren Mutasarrıf Vali bir toplu özel bilgileri de Sav ve mahallesi Savcı ile ilgili bilgileri Sav Ağası (Ayan veya Muhtar) Dedeoğlu Hafız Mustafa’dan, Isparta bölgesi Kır Ağası (Serdarı) Sav köylü Darviranlı Kara Mehmedoğlu Hasan ağadan, Sav karyesi manevi imamı Mollamehmedoğlu Mustafa’dan toplu bilgi alır. Dışarı çıkar. Atına atlayıp Isparta’nın yoluna koyulur. Aynı haftanın Cuma günü namaz çıkışı her zamanki gibi camide yorganını (cemaat çıktıktan sonra) kısa bir uykuya dalması gibi davranışı görülmez.
Cuma namazı çıkışı kendisinin tıpkı saltanat merkezi İstanbul ‘da Osmanlı padişahlarının yaptıkları gibi “selamlık” oluşturmalarının aynısını Isparta sancağında da uygular. Korumalarını
emir vererek Cuma namazı çıkışı Firdevs Bey Nakit Akçe Vakfı Mütevelli heyetinin yedi üyesini Kutlubey Camisi selamlık bölümüne gelmelerini ister.
Daha önce aldıkları borç akçelerin üzerine faiz uygulandığı için mağdur olan altı Sav köylü de orada hazırdırlar. Mutasarrıf Vali Sav Dalboyunoğlu misafir odasından ayrılmadan önce kendilerine:
“-Cuma namazını Kutlubey camisinde eda edin. Eksiksiz gelin” emrinde bulunmuştu. Hatta Sav ağası (Ayan-Muhtar) Dedeoğlu’na dönerek “-Ağa sende zahmet buyur bunların başında” demişti. Cuma çıkışındaki halkın dertlerinin Mutasarrıf vali tarafından dinlendiği yerde Firdevs Camisi Para Vakfı mütevelli üyeleri, Baş müderrisi (İmam) Ferâizi Esseyyid Mehmed efendi de bulunuyordu.
Ayrıca Sav karyeli dokumacı ahalinin bezlerini alıp altı ay satıldığı halde parasını elinde bulunduran, dokumacılara Sav’a gelip dağıtmayan Isparta Rum tüccarlarından Temelidis Yaşar ve ortağı efendiler, Isparta Rum’u Tüccar, Dış satımcısı Kiryako ve Nikola, Hacı Osman Hüseyin, Dimitri efendileri de Vali Bey çağırtmıştı aynı bölgeye.
Cuma çıkışı Mutasarrıf Vali Hasan Şükrü efendinin iki maddelik selamlık programı çok yönlü mağdur olan Sav köylüleri içindi. Sav köylüleri aldıkları borç parayı dokuma tezgâhlarının yenileştirilmesi, ip alımı için kullanmışlar. Dokudukları Sav yünlüsü, ipeklisi, pamuklusu boğasa dokumalarını Rum tüccarlarına satmışlar. Rum tüccarları da kumaşları astar dokuma işlerini İstanbul pazarlarında satıp paralarını Sav dokuma ustalarına getirmemişlerdi. Her yönden Sav köylüleri mağdur olmuşlardı.
Vali Hasan Rüştü Bey Kutlubey Camisi Cuma selamlığı çıkışında kalabalıklaşan halkın önünde hatip ve müezzinlerin ön tarafa gelmelerini ister.
“Ebussuûd efendi ne söyler…” diye söze başlar. Elindeki ay kamçısını Firdevs Bey Camisi Borç Para Verme Vakfı Mütevelli Kurulu yedi üye dizilmiş oldukları halde elindeki kamçılardan beşer defa sırtlarına vurur!
Sonra orada gelmelerini söylediği Rum tüccarların yüzüne bakarak: emir buyurur!
“-Tez ola, Sav dokuma ustalarının akçelerini ödeye! (Ödeyin)..
Yine kamçısısı havada olduğu halde yüzünü Mimar Sinan (Firdevs bey) Borç Para Verme Vakfı üyelerine dönerek: ”Tez Ebussuûd efendi Şer’i emrine uyun! Üzerine koyduğunuz faizi tez kaldırın!” emrini verir.
Ayrıca, Vali Mutasarrıf Bey’in gelmelerini istediği sokaklarda son on beş gün içinde içki içerek bağıranlar oradalardı. Elindeki kamçıyı yanındaki seyise vererek kırkar kamçı vurumalarını emreder.
Of !. Puflar!...arasında toplaşan halkın dağılmalarını söyleyen Tüfekçi Başı (Polis başı) çizmeci Ateşoğlu Mehmedoğlu Kadir ağa birkaç defa bağırarak selamlık (cami önünde) toplanan halkın dağılmasını söyler.
Yorganlı kaymakam Isparta sancak Valisi yaşlı Hasan Rüştü Efendi koruma jandarmanın elinden küçük yorganını alır. Hızlıca önünde durduğu Kutlubey camisinin içerisine girer. Kısa süreli uykuya dalar.
Aylar sonra: 1861 de Isparta sancak Mutasarrıf valisi iken uyumakta olduğu Mevlevi dergâhı sema odasında (dışarı çıkmayınca) bir öğle vakti ölür. Cenazesini Sav köylüleri Sav’a gömülmesini isteseler de kabul edilmez. Şimdiki Isparta Belediyesi karşısındaki Miralay İş hanının olduğu yer mezarlıktır. Pir Sultan Efendi (şimdiki Otel Kink karşısındaki boşluğa)’nin yanına gömülür.
Yaşı eşi ve evlenmemiş manevi kızı Isparta’dan gitmezler.1861 Haziran. (Mevlevi Dedesi Ali Dede Efendi. Kiler defteri –Torunu Ali Mete Tanrıöver 1983)