İnsan kavramlarla, tanımlarla düşünür. Kavramlar, ‘CNC’ tezgahı gibidir. Ne yüklenirse, tezgahtan o çıkar… Verilen dijital plan arızalı ise, sonuç da arızalı çıkar.
Aklı ele alalım…
Akıl nedir? Akıllı kimdir?. Akılsızlık nedir?.. Akılsız kime denir?..
İnsan insanı uyarır; ‘Akılsızlık etme!… Akılsızla dost olma…’
Övülürken denir; ‘Ne akıllı adam be...’
‘O akıllı insandır; çok severim.’
‘Akıl yaşta değil, baştadır’ denir…
Kimi; ‘parası çok, aklı kıt insan’ arar… Kimi, akılsızdan yakınır…
Doğru yapan akıllı; yanlış yapan da akıllı…
Kimi akıllı dağlar aşar, kimi düz yolda şaşar…
‘Aklımı seveyim’ der kim… Akılda O’ndan başkası yoktur. Oysa, herkes akıllı…
Sahi; kim gerçek akıllı?..
Herkes kendini beğenir; aklını sever… Çok küçücük bir başarı doğsa, sahiplenir ve ortak kabul etmez; Mitolojik Tanrıların üstünlük kavgası gibi…
Anti parantez;
Tanrıların kavgası deyince aklıma geldi.
Yunan mitolojisinde;
Rivayete göre Tanrı Dionysos, Tanrı Zeus'un oğludur ve karıları (Tanrıçaları) arasındaki kıskançlık kavgası nedeniyle, koruma maksatlı olarak, Anadolu’ya kaçırılır… Dionysos böylelikle, sözde medeniyet ve barışın timsali olur…
Dionysos, bireysel kişiliği daha yüce bir varlığa dönüştürme (‘Ben’leştirme) eğilimine de sahiptir…
Mitolojik Tanrı olan Dionysos için, her mevsim geçişinde bayramlar ve şenlikler düzenlenir. Bu şenliklerde müzik, dans, drama ve şarap önemli bir rol oynar.
Dionysos, ‘Şenliklerin’ olduğu gibi, ‘Burdur’ isminin de ilham kaynağı olarak(tabii ki, yanlış olarak) bazı kayıtlarda zikredilir…
Batılılaşma sürecimizde, “Ben Merkezci”(kendini ilah görme) medeniyetindeki; her değeri, Yunan-Batı kültürüne dayandırma hastalığı gibi, Burdur ismi de aynı hastalıkla, Yunan Mitolojisine dayandırılmak istenir…
Güya; Dionysos, Burdur Gölü kenarına geldiğinde, Tanrılardan gelen bir ilhamla, “Cennet Buradadır, Burada dur!” demiş… Bu söz, zamanla Burdur’a dönüşmüş…
İşte Batılılaşmanın getirdiği “Ben merkezcilik”…
Akıl üstün tutan, İlahlaştıran ve İlahlaştırılan benlik…
‘Ben!!!’ der…
Ben! Ben! Ben!..
Bütün ‘Ben’ler, ‘Ben’ merkezine çıkar…
Ve nihayet, aklını ilahlaştırmış insan ve toplum…
Şunu da ekleyelim ki;
Hiçbir şey kendiliğinden olmaz; ‘sebep-sonuç’ ilişkisi…
‘Ben’ merkezi, ‘Benliğin merkezi’dir ki; O, günümüzün en büyük ilahıdır… Dünün ‘Heraklüs’üdür… ‘Jüpiteri’dir… ‘Zeus’udur…
Abdurrahim Karakoç da şöyle diyor:
Akıl dağlara kaçmış,
fikir ne yapsın beyler?
Küfür dünyayı sarmış,
zikir ne yapsın beyler?
Zengin hem vatandaşı,
Hem devleti soyarsa;
Makul bir cevap verin,
fakir ne yapsın beyler?