Hiçbir sonuç sebepsiz değildir. Yaşadıklarımız, belli-planlı sebeplerin sonucudur. Sebepleri görmeden sonuçlarla ah-vah edip durmak, ancak ahmaklığın ve dahi korkaklığın eseridir.
KISA BİR TARİHSEL PERSPEKTİF
Tarihsel süreçlere, sistematik düşünce formasyonu olarak bakmalıyız. Şöyle açıklamak isterim:
İnsanlar toplumlar halinde yaşar. Toplumlar, inanç, kültür ve medeniyet sahibi olur ve birer millet olarak idealize bir yapıya/kimliğe kavuşur. Tarih sahnesine baktığımızda, bütün kavgaların, kültür ve medeniyet kavgası olduğunu görmekteyiz. Kültür ve medeniyetler/kimlikler, özünde barışmazdır. Medeniyetler arası diyalog ve kültürel ilişkiler, üstünlük sağlamak için sadece taktiksel manevralardır.
Biz Türk Milleti olarak, bu bakımdın çok yanıldık; dün Çinlileri ve Rusları dost görerek çok darbeler yedik... Ardından Batı'ya yöneldik ve fakat Batılıların bizim için sistematize ederek stratejik düşmanlık süreçleri oluşturdukları "Şark Meselesi" ile karşılaştık, 200 yıldır hep tuzaklara düştük ve fakat uyanmadık... Dostumuzu düşmanımızı tanıyarak, kendimiz olamadık ve dolayısıyla varlık da ortaya koyamadık...
Karambolden kayboluyoruz...
Ne Doğuyu, ne Batı'yı, ne de Doğu'yu ve Batı'yı da; bizi/Müslüman Türk Milletini, kendi stratejik hedefleri (Büyük İsrail) adına (Kimliksizlik, ahlaksızlık, ekonomik çıkmazlar içine sürüklenme şeklinde) etkisiz hale getirmek maksatlı kullanan Siyonizm'i tanıyamadık... Bugünkü durumumuzu bu perspektiften izah da edemedik ve dolayısıyla bir kurtuluş yolu da ortaya koyamadık...
Yeniden kendimiz olarak var olmak ve Ahkamı Kur'aniye ile yönetilmek için bir yol vardır. Kendi bilgi kaynaklarımızda bu çok açık şekilde bellidir.
Milletimiz, Ahkam-ı Kur'aniye ile yönetilen güçlü ve sözü dinlenen (tarihimizde yaşanmış dönemlerdeki gibi) bir büyük devlete muhtaçtır. Tüm mazlum milletlerin sorumluluğu da bizdedir…
* * *
Dünkü Osmanlı topraklarında, bizim coğrafyamızda, bir önemli stratejik noktaya gelinmiştir.
İsrail-Filistin savaşı;
Bu savaş, Hamas’ı tahriklerle adeta çıldırtarak, ABD, AB, Rusya kullanılarak, uzun ve kademe kademe yürütülen Siyonist stratejilerle varılan durumdur. "Vaat edilmiş topraklar" istikametinde bize kadar uzanma planlı ve yine ABD, AB, İngiltere, Rusya destekli Siyonist harekettir. ABD'nin Ege, Akdeniz ve Karadeniz’deki askeri konuşlanması, İsrail hedefleri adına bizi tehdit etmektedir...