Ülkemiz son birkaç ay içinde mega felaketler geçirdi. Başta hükümet olmak üzere olayların çözümü yerine olaylardan siyaset devşirme kendine pay çıkarma sevdasına düştü. Örneğin içişleri bakanının ana muhalefet partisi genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na CHP Gurup Başkanvekili Engin Altay’ı ise şikayet etmesi bu güne kadar siyasi partiler tarihinde görülmüş bir üslup değil bundan ne gibi çıkar elde etmeyi düşündüğünü bir gün anlatırsa vatandaş gazeteci olarak bizde öğrenmiş oluruz. Batı Akdeniz Bölgesinde önce Antalya da Manavgat ilçesi sınırları içerisinde neden ve nereden çıktığı belli olmayan bir orman yangını arkasından bölgede çıkan yangın silsilesinde Muğla ve çevresindeki Turizm bölgelerini de korkutan ürküten yangınlar. Burada bir konuya açıklık getirmek istiyorum ben daha önce bir Kamu İktisadi Kurumu olan ve 1972 yılındı kurulduğu günden bu yana ülkenin elektrik ihtiyacını karşılayan “Türkiye Elektrik Kurumu” önce iki ayrı genel müdürlüğe ayrıldı daha sonra da stratejik bir kurum ve kuruluş olmasına karşılık birilerinin menfaatleri doğrultusunda özelleştirildi. Sözde ülkenin ihtiyacı olan ve ulusal elektrik ağı olan enterkonnekte sisteme yatırım yaparak gerekli elektrik ihtiyacını sağlanacaktı ama olmadı kar amaçlı yapısı nedeniyle özelleştirilen kurumlar nerede ise küçük çaplı tamir ve bakım ile ayakta kalmaya çalışılıyor. Burada oluşacak her türlü tehdit ve buna benzer tehlikeleri özelleştirilen santraller kendileri önlemini alması gerekirken yine iş başa düştü yine devletin tüm imkanları kullanıldı. Madem konu devletin işi idi de kurumu teslim alan özel sektör neyi sağladı bu kurumların çıkan yangından etkilenmemesi için anlayan beri gelsin, Öte yandan Karadeniz de Kastamonu ve Sinop Ayancıkta meydana gelen sel felaketi, baştan sona bu olaylar tam bir trajedi ve yılların ihmali, ben bir orta Karadeniz de doğan Sinop ilinin ilçelerinden birin de doğan bir gazeteci vatandaşım benim çocuk olduğum yıllarda bölge insanının ağaca ve ormanlarını koruma iç güdüsü vardı hatta kişilerden köy muhtarlarına kadar birçok koru sistemi vardı ve bakımları ve çıkacak yangınlara karşı alınacak önlemleri kendileri alırdı. Orman köylü için nimettir Karadeniz de yakacak ve yiyeceğinin bir kısmını buradan sağlarlar ve doğal afetlerde kimse dere yataklarına girmez gerekli önlemleri alarak gerektiğinde kişiler birbirlerini korur ve kollarlar. Bölgenin coğrafi özelliğine göre orman şeflikleri ve müdürlükleri orman envali deposu oluştururken bölgenin topografyası göz önüne alınarak düzenlenir. Köylerin ya da yerleşim yerlerinin tepesine bu konuda tehdit ve tehlike yaratacak şekilde düzenlenmez doğal felaketler her ülkede olur bu doğalın önlemlerini almak kurumların ve devletin işidir. Bir öngörü meselesidir. Doğal afet sonrasında bunu ve ortaya çıkan sorunları koordineli şekilde yürütmek yine devlet kurumlarının işidir. Ve devletimizin elbette vatandaşından yardım istemesi gereklidir ama sorunlar en aza indirildikten sonrasında.