Çok solcu öldürdük demiş Mehmet Ağar; Hepsi de iyi çocuklardı; ellerinde bıçak bile yoktu; tertemiz fikirleri vardı
TBMM FETÖ araştırma komisyonuna hiç gereği yokken ve sorulmadan söylemiş; içinde bir yerde sıkışıp kalmış olmalı bu tüyler ürperten gerçek
Geçmiş olsun Ağar Yalnız sizler değil, başkaları da bu ülkede o solculara etmedik zulüm bırakmadı. Her türlü devlet görevlisinden hakimine, savcısına, karacahil kasabalısından üç kuruşluk sadaka için ciğerini satmaya hazır yoksuluna, köylüsüne, varoş insanına, söz birliği, el birliği ettiniz; toprağının ve insanının geleceğine kendini adamış tertemiz yürekleri taşladınız, yaktınız, cezaevlerine, yargısız infazlara götürdünüz; olmadık işkenceleri yaptınız. Ve ülkeyi Muhammet düşmanı Yahudi Evz ve Hazreç kabilelerinden beter üç tane Arap tefecisinin, din bezirgânının yalanlarına, talan düzenine sürüklediniz. Orta Doğu batağında can veriyor ülkenin evlatları. Türk Kürt kavgasının fitilini çoktan ateşledi emperyalizm. Siyaset bezirgânları barutla gidiyor ateşin üstüne ve alkış alıyor ölüme sürdüklerinden, kanını emdiklerinden.
Geçmiş olsun Ağar efendi; siz eskiden de biliyordunuz ki, bizler, bu ülkenin solcuları, ölçüsüz yurtseverleriz aynı zamanda. Ne zamanın üç kuruşa ruhunu satışa çıkarmış cemaat soytarısına benzeriz, ne halkına, meclisine kurşunu, bombayı hak gören FETÖ madrabazına Çok yıllar önceydi; kırk yıllar öne Bir sol örgütün hummalı bir toplantısında söz alan birisi Bulgar büyükelçiliğinin devrimci örgütlenmeyi desteklemeye hazır olduğunu, karşılığında küçük bilgiler isteyebileceğini söylemişti de linç ediliyordu neredeyse Ağarın konuşmasında sözünü ettiği bir partinin ülkede sosyalist harekete ömrünü adamış Dr. Hikmeti, kanser kanamaları içinde 12 Mart faşizmi tarafından idam talebiyle aranırken sığınmaya çalıştığı Romanyadan, Yugoslavyadan dışarı attıran SBKP sesi Bizim Radyoda maaşlı muhabirlik yapan bir avuç zavallısıyla, Batılı istihbarat örgütleriyle dirsek temasında olmuş, günümüze kadar adlarını ve varlıklarını sürdürmüş kimi provakatörler dışında Türk solu kimsenin himmetine sığınmamış, kimseden bir kuruş destek görmemiş, kendi yağıyla kavrulup kendi ateşinde yanmayı bilmiştir.
Bizim mezhebimiz, meşrebimiz günümüz siyaset bezirgânlarının mezhebine de meşrebine de benzemez; bizleri satın alacak dolarları basamadı daha matbaalar!
12 Eylül darbesinden sonra, Erzincan Askeri Hastanesinde yedeksubay genel cerrah olarak çalışırken verdiğim işkence raporları nedeniyle bazı subaylar ve polis şefleri hakkında askeri mahkemeler soruşturma başlatmış, geçici bir süre açığa alınan kimi işkenceciler de beni ölümle tehdit etmişlerdi. Bir olanağını bulup sıkıntılarımı açtığım 3. Ordu Komutanlığı İstihbarat Daire Başkanı, konuyu araştırmak ve hakkımda soruşturma yapmak için süre istemişti Sonuçta da Biz senin gibi insanların taşıdıkları düşüncelere rağmen bu ülkeye ihanet etmeyeceğini ve yalan rapor vermeyeceğini biliyoruz; kimseden çekinme lütfen; mesleğinin gereğini yerine getir, sana bu üniformayı veren ordu arkanda olacaktır, demişti. Var mı şimdi orduda böyle bir istihbarat subayı?... Ya FETÖnün kanlı sersemi oldular, ya ülkede kardeş kavgası çıkarmaya niyetli bezirgânlara kapıkulu
Sivil hekimlik yaşamım boyunca da açık ya da gizli görevliler tarafından izlendim, mesleğini bıçak parası almak, menfaat karşılığı sahte rapor sağlamak olanağı olarak gören ciğeri beş para etmez kimi idarecilerden benim özellikle takip edilmem istendi, hakkımda raporlar alındı.
Karabükte genel cerrah olarak çalıştığım yıllarda MHP İl Yönetimi randevu istemiş, muayenehanede topluca ziyaretime gelerek beni şaşırtmıştı. O güne kadar devletten ve memleketim Ardahandan gelen istihbaratlar nedeniyle bana karşı soğuk olduklarını, oysa ki, benim sağ sol demeden cansiperane çalışan bir hekim ve mert bir insan olduğumu görüp anladıklarını söylemiş, özür dilemiş, bir sıkıntım olması durumda kapılarını çalarsam ellerinden geleni yapacaklarını bildirmişlerdi. Doğrusu, hiçbir kötü davranışlarını da görmemiştim
Bu anlattıklarım, hiç abartısız olup bitendir; yaşanmıştır!
Evet Mehmet Ağar; sen ve senin gibiler, emperyalist gizli servislerden de aldığınız yönlendirmelerle kıydınız o güzel insanlara; kıydırdınız. Önce Maraşta, Çorumda, Sivastaki kanlı kırımlarda, ana karnındaki bebekleri parçalayan katillerini kahraman ilan ettirdiniz, mebus yapıp meclislere, vekil yapıp koltuklara oturttunuz, adlarına parklar, köprüler kurdurdunuz, sonra da ülkeyi din bezirgânlarının, emperyalist politikalar doğrultusunda ülkeyi kana ve ateşe sürükleyenlerin önünü açmış oldunuz
Yine de kutluyorum seni Mehmet Ağar; böylesi itiraflara dili varmadan kokulu bataklıklarda yitip giden nice eli kanlı katiller de var.
Selam olsun güzel atlara binip giden o iyi insanlara; selam olsun halkı ve özgürlüğü için direnmeyi sürdürenlere!