Cumhuriyetin kurulması ile birlikte bazı Anadolu kentlerinde iç isyan denemeleri çıkartılmış bunların arasında 13 Şubat 1925 tarihindeki Şeyh Sait isyanı ve Çorum İskilip de Hatıp Hoca gibi devlete karşı isyanlar sayılabilir. hükümete ve onun politikalarına karşı bir mücadeleyi teşkil etmektedir. 13 Şubat 1925 tarihindeki Şeyh Sait isyanı hükümete ve onun politikalarına karşı başkaldırı bir mücadeleyi teşkil etmektedir. Bu duruma karşın İsmet İnönü hükümeti tarafından çıkarılan Takrir-i Sükûn Kanunu basın özgürlüğünü kısıtlamış ve hükümete olağan üstü yetkiler sunmuştur (Ekinci, 1997:74-75). Sonrasında Ankara’da ve isyan bölgesinde olmak üzere İstiklal Mahkemeleri kurulmuştur. 13 Şubat 1925 günü başlayan Şeyh Sait ayaklanmasının, ordunun 26 Mart’ta başlattığı başarılı karşı harekât sonucu 15 Nisan günü bastırılması, Şeyh Sait’in şark İstiklâl Mahkemesi’nde yargılanarak idam edilmesi ve Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası‘nın aynı yıl kapatılmış olmasında etkili olmuştur.
1922-1930 yıllarında gerçekleşen devrimler de, hükümete karşı bir direnmeye neden olmuştur. Sanayileşme siyaseti, sigara, şeker, tuz ve deniz nakliyatının devlet tekeline alınması daha önce bu gibi ticareti ellerinde bulundurması nedeni ile bu hoşnutsuzluğu daha da arttırmıştır. Hükümetin uyguladığı devletçi ekonomi politikaları, ekonomik durgunluğu beraberinde getirmiştir. Dahası, 1928-1929 yıllarında ekonomik sıkıntıların etkisi ile de tarım mahsullerinin yetersiz üretimi toplumsal yapıda olumsuzluklara neden olan olaylar arasındadır. Bu durumlara ek olarak Cumhuriyet Halk Fırkası üyelerinden bazılarının pozisyonlarından yararlanarak kişisel kazanç ve çıkar sağlamaları da, halkın tepkisini arttırmıştır.
Atatürk hızla artan sağlık sorunlarına karşılık yurt gezilerini sürdürmekte kendisine İzmir de düzenlenmek istenen suikast bile onu ülkesinin kalkınması halkın refah düzeyinin artırılması yurt gezilerini sürdürmüştür. Öte yandan bilhassa doğu vilayetlerine yaptığı geziler ile Anadolu’nun bazı kentlerine yaptığı gezilerde kendisinden din odaklı eğitimlerin verildiği medrese ve medreseye giden eğitim sürecinin devam ettirilmesi yönündeydi.
Orta Anadolu kentlerinden Konya da bir gurup din adamı Atatürk’ün önüne çıkar ve medreselerdeki eğitimin sürdürmek istediklerini belirtirler. Atatürk buna karşı çıkarak bu insanların uzaklaştırılmasını isteyerek kendisini karşılayan gurubun yanından hızla ayrılarak uzaklaşırlar. Esasen medreselerde bu eğitimi alan öğrencilerin bir çoğunun hatırlı kişilerin çocukları olduğu ve eğitim gördükleri için Asker olmadıkları bu nedenle bazı ailelerin çocuklarının buralara yerleştirildiği gerçeğidir.