Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi’nin bulunduğu İstiklal yerleşkesinin bulunduğu alan har ne kadar bugün çeşitli platformlarda tartışılır olsa bile tartışmanın ya da gündeme getirmenin gereksizliğini artık anlamalıdır. Burası Burdur’un ekonomisine öğrenci varlığı ile katkı koymanın ötesinde önemi kabul edilebilecek bir eğitim yuvasıdır. Burdur’un ekonomisine olduğu kadarı ile kültürüne tarihini gelecek kuşaklara aktaracak bilimsel çalışmaların şekilleneceği alan içinde yer almaktadır. Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Adem Korkmaz tarafından düzenlenen basınına yönelik toplantı da ilk olarak kendisinin ağzından duyduğumda şaka yapıyor diye açıklamanın çok üzerinde durmamıştım. Rektör Prof Dr. Adem Korkmaz üniversite sınırları içerisine yapılacak olan bir F, Tipi hapishaneden bahsetmişti. Kendilerine buradan ayrıca üniversite öğretim üyelerinin de faydalanacağı lojman yeri ayrılacağını sözlerine eklemişti. Bir gazeteci olarak böyle bir açıklamayı neden teğet geçtik benim hafızam almıyor. Daha sonra konu ile ilgili olarak birkaç toplantı da bu konu kısa da olsa gündeme geldi. Sanıyorum aklım başıma gelmiş olacak ki! Konu gündemime geliverdi. Nasıl olur yahu demeye başladım. Ben öğrencilik yıllarım da okulumuzun duvarına asılması için ‘Milli Eğitim Bakanlığı’ tarafından basılan bir afişi hatırlıyorum. Bir kapı fotoğrafı ve üzerine kocaman bir zincir ile kilit asılı ve üzerinde afişin şu yazı dikkat çekiyordu. “Bir okul açmak bin hapishane kapatmaktır” diye gerçekten ülkemizdeki hapishanelerin sayısını artırmak suç oranının azalmasını sağlıyor mu? Sanmıyorum. Bütün bunları bir yana bırakılım. Bir dönem Burdur E. Tipi cezaevinin yeterli olmadığını bunun için mutlaka yeni büyük bir hapishaneye ihtiyacının bulunduğu gündeme gelmişti. O dönem iktidarda “Anavatan” partisi bulunuyordu. Hatta Çeltikçi İlçe Belediyesi bu konuda yapılacak hapishane için yer göstermiş ve bu konudaki hazırlıklarının CD’sini hazırlatarak biz basın kuruluşlarına göndermiş çalışmalarını bu şekilde sergilemişti. Rivayet edilir ki! Tarih de bir Osmanlı padişahı Cami yaptırma işine girişir ve Cami’nin bitmesine çok az bir zaman kala da yanına damadını alarak Cami inşaatına gider bakar ki çalışmalar bitmek üzeredir. Nasıl diye cami inşaatını gösterir “onun akşamcı olduğu bilinir” bunun üzerine damadı. “Çok iyi olmuş ama bir eksiği var yanına bir meyhane yaptırırsan ki daha güzel olur” der. İşte böyle sevgili okurlarım.    Bazı mekanlar vardır ki! Kutsallığından dolayı yanına başka bir şey yakışmaz. Bazı değerler vardır ki! Onu bir diğeri ile özdeşleştirmek adeta imkansızdır. Onun için bir projeden bahsederken yolda mal bulmuş mağribi gibi onu sahiplenmek akıl tutulmasıdır. Büğdüz köyü ile üniversite’nin arasını birleştirmek yada Burdur’un mahallesi yapılmak isteniyorsa buradaki üçüncü sınıf tarım alanında eğitime endeksli başka ünitelerin yapılması düşünülmelidir. Buraya yapılacak hapishane gereklilik arz ediyorsa benim tavsiyem yanına da mükemmel bir meyhane yakışacaktır.