Burdur da ve ülkemizde son yıllarda milli bayramlarımız halktan uzak sembolik törenler haline dönüştürülerek kutlanmaktadır. Burada en büyük görev ise ülkemizin önemli kurumlarının da başında gelen il valiliklerine düşmektedir. Ne var ki gerektiği şekilde halk milli bayramlarımızın kutlandığı alanlara çekilememektedir. Elbette ki yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşlarının sorumluluğu da bulunmaktadır. Son yıllarda ülkemizin çevresinde sınırlarımızın yakınında; ülke bütünlüğümüzü tehdit eden savaşların ortaya çıkması bize dayanışma sinyalleri vermektedir.
Günümüzde olduğu gibi 1980 12 Eylül sabahı birilerinin düğmeye basması ile kurgulanan ihtilal sonrasında, devlet memurlarına milli bayramlar nedeniyle verilen izinlerin çokluğu bahanesiyle bayram kutlamalarına olan mecburiyet kaldırılmış, izin sayısı bir gün ile sınırlandırılmış hatta bu izinler kısaltılmıştı. Ancak daha sonra ortaya çıktı ki halkın katılmadığı ve zorunluluktan yoksun olan bu uygulama ile değiştirilerek memurlar okullar ve vatandaşlar milli bayramlarımıza polisi kullanarak hatta kahvehaneler kapatılarak halkın katılımı sağlanmaya çalışıldı.
Elbette bu ülkenin düşman istilasından kurtarılmasına katkı da bulunan devlet büyüklerimiz bu bayramları 7’inden 70’ine bizlere kutlanması için bırakırken milli duyguların bu günkü gibi kötü örnekler içinde yer alacağını düşünmemişlerdir. Dini bayramlarımız bizim için ne kadar önemini yitirmemesi gereken günler olarak biliniyorsa bizi birbirimize kenetleyen milli bayramlarımız da birkaç saat ile sınırlandırılan günler olmamalıdır. Eskiden olduğu gibi halkımızın meydanları çok büyük kalabalıklar ile doldurarak coşku içinde birbirleri ile kenetlenerek bizim olan bayramların önemi nispetinde idarecilerimiz ile kol kola kutlanacağı günler olmalıdır.
Geçmişteki milli bayramlarımızı hatırlıyorum. Büyük süslü “TAK” denen geçit törenleri için özel olarak hazırlanmış görkemli yerlerin altından geçen öğrenciler, askerler hatta devlet büyükleri halkı selamlarlardı. Evet biz ülke olarak modernleştik. Evet bilgisayar çağını yaşıyoruz. Ama bu bizim millet olarak ebediyete kadar ayakta kalmamızı milli duygular olmadan sağlayabilecek mi? İşte biz bütün bunları düşünerek çok yakın tarihte kutlayacağımız. Cumhuriyetimizin kuruluşunu bizlere hatırlatacak olan 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımızı olması gerektiği gibi kutlama şuuruna erişmemizi sağlayacak mı! Göreceğiz ve tanık olacağız.
Cumhuriyetimizin 75’inci yılı kutlamaları için Burdur’dan valilik yetkililerini ve bazı sivil toplumun temsilcilerini Antalya’ya çağırdılar. Sabah saatlerinden öğle saatlerine kadar Anadolu Ajansı ile TRT’nin kutlamalar için ayrılan bütçenin yüzde yetmişinin nasıl kullanacağını bizlere anlattılar ve nihayet bizlere söz sırası gelmişti. Herkes başbakanlıktan gelen müsteşar yardımcısına konuları anlatmak için adeta ter döküyorlardı. Burdur gazeteciler cemiyeti adına ben gittiğim içinde bana söz verdiler. Elbette gazeteci olmamın da rahatlığı ile sözlerimi sakınmadan söyledim.
Burdur da her yıl olduğu gibi Cumhuriyet Bayramı nasıl kutlanıyorsa yine kutlanacaktır. Sabahın erken saatlerinden bu yana ayrılan bütçenin TRT ve Anadolu ajansı tarafından nasıl harcanacağı gibi bir sunum dinledik. Edindiğim bilgiye göre illerin büyüklüğüne göre Burdur’a beş bin lira gibi bir pay gelecekmiş ama Burdur halkı bunun üzerine daha fazlasını koyarak bunu yapabilecek bir güce sahiptir. İşte buradan Burdur halkına sesleniyorum. En temiz elbiselerinizi bir düğüne gider gibi giyerek Cumhuriyet Bayramının kutlanacağı alana yani Cumhuriyet meydanına geliniz hatta elleriniz patlayıncaya kadar katılan öğrencileri ve askerlerimizi alkışlayınız.