Yaklaşık bir haftadır Gaziantep, milletvekili Şamil Tayyar’ın (FETÖ) tutukluları ve onlar için kurulan dolar üzerinden sürdürülen kirli pazarlıklardan söz ediliyor. 15 Temmuzun üzerinden nerede ise iki yıl geçti. Sokaktaki insanımızdan yakınları tutuklu insanımızın gündemi ise; Cumhurbaşkanımızın da söylediği gibi “İbadet, Ticaret, Hıyanet” kısmını oluşturanlar kimler ve nasıl bir cezayı hak ediyorlar belli değil hatta birçoğu mahkeme kapılarında adalete hesap verirken, birçoğu niçin hesap verdiğini bilmemektedir. Ülkemiz de ne için yapılırsa yapılsın, ülkenin parçalanmasına neden olabilecek “İhtilal” ve kalkışmaların kabul edilecek hiçbir yanı yoktur. Kimsenin de bu gibi kişi yada örgüt fosillerine alkış tutacağını ihtimal vermiyorum. 15 Temmuz 2016 günü akşamı ülkede bazı kentlerimizde ortaya konulan vatan hainliği üzerine kurgulanan kalkışma kimseye fayda sağlamamış “dindarlık” üzerinden kendileri ile temas kuran birçok masum insan da bundan zarar görmüş görmeye devam etmektedir. Kalkışmanın olduğu 15 Temmuz gecesinde gazeteci sorumluluğumuz gereği Burdur’un üst düzey yetkililerinden ve resmi kurumlarından aldığımız bilgilerde bir kişinin burnu dahi kanamamış, kalkışmaya dair hiçbir emare de görülmemiş ne bir tank sokağa çıktı nede en küçük çaplı silah patladı. Ama aradan 2 gün geçmeden çocuğunu Fethullah’ın okulu olarak damgaladıkları Alpaslan Ali Can kolejline gönderenlerin listesi dernek ve sendikalara üye olan memurların ve dernek yöneticisi olarak belirtilen kişilerin listesi ne hikmetse en seri şekilde Ankara’nın ilgili kurumlarının eline ulaştırıldı. Devlet memurlarının çalıştıkları kurum amirleri kesin kanıt varmış gibi hemen listelere adı giren personelini açığa aldı. Öte yandan savcılıklara ulaştırılan listelerde yer bulan isimlerin evlerine polis baskınları yapılmaya başlandı. Emniyette sorgulanan memurlar yeterli belge ve bilgiye ulaşılamayınca bazıları savcılık emri ile serbest bırakıldı bazıları ise mahkemelere sevk edilerek yargılanmalar başlatıldı. Bazılarının ise Cumhurbaşkanı Tayip Erdoğan’ın deyimi ile “İbadet” kısmında olduğu için itirafçıların desteği ile polis marifeti ile evlerinden alınarak “Bylock” listesinde adı var gerekçesiyle alındı suçunun olmamasına bakılmamaksızın 6,3 yıl ceza verilerek dosyası “Yargıtay Başkanlığına” da gönderilerek tahliyesine karar verildi. Buradan vicdani olarak soruyorum. Ailesi eşi ve çocukları olan bir kimseye sen Yargı mercilerinde suçsuzluğunu ispat et görevine geri gel dinilmektedir. Bu koşullardaki ekonomik zorluklarda gelirin, işin olmadan evini geçindir. Çocuğunu okut geleceğini sağla denilebilir mi? Öte yandan sen FETÖ üyesisin ama 17- 25 Aralık öncesinde bu konudaki faaliyetlerine son vermişsin yani köprüyü geçmişsin denilerek bırak suçlu olmasını üstelik ikramiye verilmediği kalmıştır. Bu ülkenin böyle travmaları bertaraf etmesi ve geleceğe insanımızın daha emin bakabilmesi için mutlaka bu çöplerin bir şekilde ortadan kaldırılması gerektiğine inanıyorum. Mutlaka sağduyu kazanacaktır.