Bam teli derler ya işte sende ülkenin ve toplumun “Bam” teline basmadan duramıyorsun, ancak sana buradan gelecek için bir şeyler çıkmaz. Mümkün ise sana cevap verecek hatta verebilecek muhatabın olsun ki sende düşünerek kendine yol haritasını seçerek başarıya ulaşasın, Atatürk ve Neyzen her ikisi de ebedi dünyalarına kavuşmuş iki fanidir. Bu gün halen yaptıkları ve başardıkları ile anılmaktadır. Çok söz edilmiştir kendileri için hele ki toplumun hoşuna gitmek için söylenen yanlışlarla çamur söylemleri ile mide bulandıranların son yıllarda artarak devam etmesine ne demeli bilmiyorum.
Anadolu insanı ölmüş ve ebedi dünyaya göçmüş birileri için söz söylemenin yanlışlığını “ölünün arkası sıra laf söylenmez diyerek” tepkisini göstermektedir. Ama neden bilinmez son yıllarda saçı sakalı akla dolmuş kocaman insanlar ölüler üzerinden kendilerine çarık çıkartma sevdasına kapılmışlar adeta bu gibi dalkavuklukları kendilerine yol olarak seçmişlerdir. İster kabul edin ister etmeyin, Atatürk yanında bu ülkenin değerleri olan birçok insan ile birlikte ülkemizi düşmanlardan kurtararak esaret altında yaşatmamak için bizlere bu günleri hediye etmişlerdir. Biz onlara sadece saygı duymalıyız. Onların ölüleri üzerinden günümüze sağlanacak menfaatlere inanın ihtiyacımız yok. Bize dost olduğunu söyleyen ancak düşmanlıktan medet umanların saray entrikalarının geldiği nokta bile fayda kurtaramayacaktır.
Bî-namaz deyip beni Hak'dan uzak gören,
Sığmaz senin hayâline mihrâb ü mübrem.
Sen sade beş vakitte ararsın Allahını,
Ben her zaman onunla emîn ol beraberim.
Diyerek hakikati insanların yüzüne korkmadan, yılmadan, utanmadan söyleyebilen Neyzen ise kendi dünyasında bu dizeleriyle yücelmektedir. Neyzen 24 Mart 1879'da Bodrum'da doğdu. Babasının görevleri bulunduğu İzmir’in Urla İlçesi’nde amatör bir neyzenden nota ve usul bilgileri öğrenerek başladığı ney çalışmalarını kendi kendine Neyzen ilerletti Bir yandan da şiirle ilgileniyordu. Eşref'le ve Mehmet Akif'le tanıştı. Asıl adı Tevfik Kolaylı olan Neyzen kendi yaşamında hiç kimse ile kavgalı veya küskün bir yaşam sürmedi. Ama bu gün hakkında yalan yanlış birçok yazı bu ebediyete göçmüş insan içinde söylenmektedir. Ney’e duyduğu derin sevgiyle İzmir Mevlevihanesi’ne girdi. Neyzen Tevfik, burada Tokadizade Şekip, Tevfik Nevzat, Ruhi Baba, ve Şair Eşref gibi pek çok ünlü isimle ile tanıştı. Türkçe'nin yanı sıra Arapça ve Farsça dersleri aldı. Babası İstanbul’a eğitim için gönderdiği Neyzen Tevfik zamanının büyük bölümünü Galata ve Yenikapı Mevlevihanelerinde geçirdi. Bu arada Mehmet Akif Ersoy'la tanıştı ve Mehmet Akif, Neyzen’i dönemin seçkin müzisyen ve edebiyatçıları ile tanışmasını sağladı. Adaletsizliğe, çıkarcılığa, kör inançlara, baskıya, otoriteye, din istismarına kendi sert ve etkili bir üslupla hicivlerinde ve hayatında baş kaldırdı. Boynunda eski yazıyla “Hiç” yazardı.
Biz toplum olarak bilmediklerimiz üzerinden değerlerimizi yıpratma adına birilerinin söylediğini yapmayı hatta kendimize menfaat sağlamayı adeta ibadet sayıyoruz. Yakın tarihimize bakıldığında bu ülkeye birçok eser kazandırmış adeta hayatın bütün sıkıntılarını ulusunun geleceği için harcayabilmiş Süleyman Demirel’e edilen hakaret ve küfürleri üst üste koyacak olursak neyi başardığımızın özetini buradan çıkarabiliriz. Ülkemiz adına görev almış bütün değerlerimizi yıpratmadan onu çamura balçığa bulamadan söz söylemesini beceremez miyiz? Evet gelecek yıl içinde yerel seçimler var ve çalışmalarımız ve bu çalışmalardan ortaya çıkacak sonuçların sıkıntıları şimdiden yaşanmaktadır. Görev yapan ve göreve seçilecek olan bütün yerel yöneticilerimizi “yatırımcı bakan” gibi görmek istihdamın sorumlusu olarak yargılama huyundan ne zaman ki geçtiğimizde gerçekleri daha iyi göreceğimizi iyi biliyorum. Hülasa bu ülkede herkes görevini teker ki layık olduğu şekilde yapsın yapabilsin, suyunuz muntazam akıyorsa, çöpleriniz toplanıyorsa ve siz bir şehirde yaşadığınızı fark ediyorsanız bu yerel yönetimin görevini yeterince yaptığının ifadesidir. Yani bir başka deyimle başarılıdır