Ülkemizin içeri de huzur ve güvenliğe ihtiyacı olduğu kadar çevresindeki ülkeler açısından dışarıda da güvenliğe ihtiyacı olduğunu ve bunun başlangıcının da vatandaşlarımız açısından içeri de yapılmasını önleyemediğimiz ve istemediğimiz kavgalar oluşturmaktadır. 1980 öncesinde ülke genelindeki siyasi kavgalar da dahil yaşanan kavga ve kaos ortamından milletçe bir hayli zarar gördük. Bu kavgaların bu gün olduğu kadar geçmişte de kimin tarafından piminin çekildiği önemli olmadığı gibi sonuçlarının da nereye varacağı önemlidir. Bizim gibi üçüncü dünya ülkelerindeki kavgaların bir çoğunun ideolojik ve siyasi kaynaklı olduğunu ulus ve dünya milletleri tarafından bilinmektedir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi kaynaklı kavgaları parti gurupları arısındaki kontrolsüz sonucu ağır tahrikler içeren sözlerdir "Demokrasi kültürü yerleştikçe istemediğimiz olaylar olmayacak. Meclis bir kavga yeri değildir. Kavga yeri mikrofonda olan fikir kavgasıdır" dedi. Milletvekilleri tarafından yapılan ağır tahrik nitelikli sözler ülkemizin çeşitli kentlerinde sonucu nereye varan ve varacak olan büyük kavgalara ve sonucunda onarılmaz etkilere yol açmaktadır. Ülkemizin sözlerimin başında olduğu gibi hem iç barışa hem de ülke güvenliğimiz açısından ülkemizin komşularımızla anlaşmalar çerçevesinde ortaya konulması gereken sıfır sorun anlayışının da etkili olduğu güvenlik sorunu çözümlenmelidir. Bir yandan komşularımızın yaşadığı sorunları nedeniyle bu gün yaşanan göç sorunu nedeniyle ülkemiz büyük bedeller ödemektedir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi; kayıtları incelendiği zaman tek partili dönemden çok partili bir dönem olan 1950’li yıllara gelindiğinde partiler arası görüşmelerde birçok kavganın çıktığına şahit olmaktayız. Bilhassa bütün Türkiye de demokratik usuller çerçevesinde farklı partilerin seçimlere girdiği sandık bölgelerinde adaylar ve yakınları arasında çıkan kavgaların sonucu ölümlerle biten hadiselere neden olduğu bilinmeyen hadiseler değildir. Bu nedenle de Büyük millet meclisindeki tartışmaların kavgaya dönüşmemesi için grupları bulunan bütün partilerin azami gayret göstermesi gerikiyor sanıyorum. 2001 yılındaki meclis görüşmelerinde DYP’Lİ Şanlıurfa Milletvekili ile Fevzi Şıhanlıoğlu arasındaki kavga ile MHP’Lİ Milletvekilleri Mehmet Kundakçı, İsmail Çevik, Cahit Tekelioğlu, Cumali Durmuş birbirlerine kıyasıya yumruk atmaya başladı. Şıhanlıoğlu, aldığı yumruklar sonucu kalp krizi geçirerek hayata veda etti. Türkiye Büyük Millet Meclisi uzun zaman bu travmayı atlamadığı gibi vatandaşlar arasında da yurt genelinde böyle bir hadiseden dolayı üzüntü yaşandı.
Hangi makam ve mevkide olursa olsun, gerek mecliste gerekse siyasi partilerin parti genel merkezi yetkilileri ülkede onarılmaz yaralar ortaya koyacak kavgaların nedeni olacak sözleri sarf etmemeleri gerekmektedir. Ülkemizin güvenliği açısından dışarıda ve içeride sağlanacak dostluğa her zaman ihtiyacımız vardır, Aksi halde “ Bu sıklet bu yükü kaldıramaz” Her yönüyle bunun travmasını milletçe hep birlikte yaşamak üzere daha uzun yıllar çaba göstermek zorunda kalırız.
.