Günümüz insanının nerede ise bilmediği ama konuştuğu zaman her şeyi bildiğini ifade eden hamaset nutukları atanları hepimiz biliyoruz. Cumhuriyeti bir yana bırakıp nerede ise tarihin çöplüklerinden Osmanlıyı yaşama sevdasında olanları hatta günümüze uyarlama sevdasın da olanlara gülmemek için kendimi zor tutuyorum.
Sanayi Devrimi, 18. Yüzyılın sonunda ve 19. Yüzyılın başında, insanın kas gücü çalışan makineler ile yapılırken ekonomide, endüstri ve makine üretimine geçişle sonuçlanan öneli teknolojik, sosyo-ekonomik ve kültürel değişimlere verilen genel isimdir. Bu değişimler, kömürün yakılmasıyla üretilen buhar gücünün İngiltere’de kullanıma girmesi ile özellikle tekstil üretiminde kullanılmak üzere güçlü sayılacak makineler ortaya çıkmasıyla başladı.
Biz Türk milletinin fertleri bu gün atalarımızın kahramanlıkları üzerine kurarak bu konuda nedense teknolojinin ve bilgisayar çağı yerine boş hamaset nutukları ile halkımızın nezdinde korku tüneli yaratarak günümüzü gün etmeye çalışıyoruz. Bu gün dütnya bize çeşitli sanayi ürünleri satarken biz ise elimizdeki çok az konudaki sanayi ve tarım ürünleri ile dünya milletlerinin karşısına çıkıyoruz.
Osmanlı döneminde meydan savaşlarında en ön safta yer alan, azab askerlerinin, esas amaçları olan karşıdaki düşmanın seçkin birliklerini yorma görevleri sırasında hafif silahların kısa zamanda kullanılmaz duruma gelmesi ve düşmanın ağır silahları kuşanmaya başlandığında ki yetersiz zaman aralığında azab askerlerinin düşmana tokat atmaya başlamaları ile Osmanlı tokadı askerler arasında yiğitliğin eriştiği son nokta olarak görülmeye başlanmış ve bunun üzerinde popülarite kazanmıştır. Sesi ile düşmanın üzerinde yarattığı psikolojik etki sebebiyle Osmanlı tokadı zaman içerisinde geliştirilmiştir.
Osmanlı tokatı; Osmanlı ordusunda görevli askerlerin silahsız savunma ya da saldırı durumunda kullandıkları bir vuruş türüdür. Osmanlı tokadı namıyla efsane olmuş bir yakın dövüş tekniğinin ismi ve belki de gelmiş geçmiş en ölümcül dövüş tekniklerinden biridir. Osmanlı kültüründe bir kavga esnasında karşı tarafa yumruk ile saldırmak hoş karşılanan bir hareket değildi ve yumrukla ilk saldıran kişi ayıplanırdı. Bu tokatların muhatabı genel de ise a düşman askerleri olsa da, Savaş atlarını etkisiz hale getirmek içinde kullanılırdı. Osmanlı Ordusu’nda ise tokat, genellikle savaşlarda birebir ve yüz yüze yapılan mücadeleler esnasında sık sık yaşanan silahın elden düşmesi ya da kırılması durumunda kullanılırdı.
Günümüzde gençlerimizin birçoğu Uzakdoğu sporlarına merak sardığı için salonlarda ve açık alanlarda bu sporları öğrenmek için çaba göstermektedirler. Bu sporlar, silahlı ya da gelişmiş tekniklerin uygulandığı silahsız dövüşler olarak ikiye ayrılır. Batıda yaygın olarak yapılan bazı sporlar Uzakdoğu dövüş sporlarıyla yakından ilişkilidir. Eskrim, kendo denen eski bir kılıç sporundan, okçuluk ise kyudo'dan geliştirilmiştir. Bazı Uzakdoğu dövüşlerinde silah olarak bıçak, orak, sırık gibi sıradan, günlük aletler kullanılır. Efsanevi kahraman Robin-Hood ve arkadaşlarınca sık sık yapılan sırık dövüşlerinin bazı Uzakdoğu sporlarıyla yakın benzerlikleri vardır. Yazımın başında da söylediğim gibi “Ne Osman Kaldı Nede Osmanlı” kendi benliğimiz olan birçok şeyi unuttuk. Başka hayallerin peşindeyiz.