Biz gazeteciler bulunduğumuz şehrin nerede ise kapalı kutusu ve bilinmeyenlerin arşivi olarak biliniriz. Nerede ise bu güne kadar Burdur da görev yapmak için gelen valilerin hepsine usulen bile olsa nezaket ziyaretine gideriz. Her zaman davranışlarımızı ise gazetecilik etik kurallarının çerçevesini aşmamak için çaba gösteririz. Dün olduğu gibi gazete ve basın çalışanları arasında köprü olan “Valilik Basın Halkla İlişkiler” Müdürleri her dönem de kendilerini basın çalışanları ve gazetelerin idare amiri gibi davranmayı severler ve öyle yaparlar.
Ne yazık ki bunun böyle olmadığını göreve gelen il valilerinin hepsi bilirler ve farkındadırlar. Bu konuda bazen gazetecilerin yanında olurlar, bazen de bu konudaki farkındalıklarını suyun akışı misali olağanlığa bırakırlar. Bu güne kadar 30 yıllık süre içinde bu tür ilişkilerden farklı örnekler verebileceğim valiler yok değil ama birini diğerine örnek göstermek benim şiarım değil bunun içinde sadece şunu söyleyebilirim. Soru sormak ve bunun cevabını istemek gazetecinin görevi ve yapması gerekenlerin başında gelmektedir. Eksik ve kurallarına göre tamamlanmamış haber ne okuyucuya faydalı olabilir nede gazetenin haber güvenilirliğini ortaya koymaktadır.
Burdur da gazetelere ve gazetecilere servis edilen haberlere bakıldığında okuyucunun hatta bu konuda gazete sayfalarında onu değerlendiren editörlerin, sayfa sekreterlerinin bile anlamakta zorlandığını tahmin ediyorum. Gazetecilikte haber yazılırken iki önemli faktör göze çarpmakta birisi “piramit” sistemi yani haberi kaleme alırken önemli kısmından önemsiz kısmına doğru bir yazı sistemini oluşturmaktadır. Bir diğeri ise “ 5-N, 1-K “ denilen sistemdir yani haberin çatısını tamamlayan okuyucuya haberi anlayacağı şekildi anlatan sistemdir.
Bugün Facebook/Twitter gibi bilgi akışı sağlayan kurumlara insanlar yalan, eksik veya yanlış mı bakmadan adına sosyal medya diye adlandırmaktadır. Gazetecinin meslek etiği vardır yazacağı her kelimeyi “Aklın” süzgecinden geçirdikten sonra yazmaktadır. Her neyse resmi bir yanı yok belki ama bazı kurumlar da gazeteci adeta kurum elemanı gibi görev yapmaktadır. Halkı infial yaratmamaya ülke çıkarlarını düşünerek gerektiğinde okuyucuya onu nasıl anlatmasını gazete ve ilgili materyallere deneyimi ve tecrübesi ile aktarmaktadır. Biz gazeteciler görevlerini yerine getirirken kimseden hediye ve taltif beklemeyen meslek mensuplarıyız. Bulunduğumuz kentin dünü bu günü ve yarını ile belleğimiz de tutan insanlarız.
Burdur valisi sayın Ali Arslantaş üzerinden yazdığım bu makale için şahsım adına kendisinden kusur işlemişsem özür diliyorum. Ama zihnimdeki sorulara cevap bulabilmek içinde kendisinin basın ile bir araya gelmemeye özen göstermesinin cevabını istemek hakkımdır sanırım 24 Temmuz Gazeteciler gününde nerede olduğunu sorgulamak haddime değil ama ne yazık ki yoktu. Buna cevap'da istemiyorum. Biz valilere nezaket ziyaretine gideriz. Ama süslü sözlerle kendisinin bu ildeki görevi biter bitmez uğurlamaya da gitmek gibi bir görevimizin olduğunu sanmıyorum.