Bitmek tükenmek bilmeyen zorluklar silsilesini avantaja çeviren bireyler ve işletmeler başarılı girişimcilerdir. Günümüzde Coronovirüs nerede ise dünyada bütün devletlerde ise insanların kayıplarına neden olduğu gibi ülkelerin ekonomilerini de sarsmaktadır. Ancak dünyamızdaki birçok ülke ortaya çıkan krizleri nasıl fırsata dönüştürecekleri konusuna daha şimdiden kafa yormaktadırlar. Bunlar arasında insan kayıplarının durdurulması veya en aza indirilmesi için bu kötü gidişi durdurmak için aşı bulma başta olmak üzere çare aramaktadır.
İnsanlık bir yandan hayatta kalma adına uğraş verirken öte yandan Karşılarına çıkan engeller konusunda onları bertaraf etme çabasını göstermektedir. Kiriz yönetimi adına zaman ayırmak onları daha da güçlendirir ve başarılarını arttırır. Başkaları paniğe kapılırken onlar ekonomileri adına (ya da büyük maddi zarara girerken) onlar sakinliğini korur, duruma el koyar ve tüm fırsatları değerlendirirler. Bu tür engellerle karşı karşıya kalan girişimciler, Intel’in eski Ceo’su Andy Grove’un şu cümlelerle açıkladığı bir dönüşüm sürecine girerler: ”Krizler, kötü şirketleri batırır. İyi şirketler, krizleri atlatır. Büyük şirketler ise krizler sayesinde gelişirler.”
Krizlerin en önemli faydası sorgulanmayanları sorgulama fırsatı yaratmasıdır. Pazarın büyüdüğü, kârlılıkların tatminkâr olduğu dönemlerde temel odak nasıl daha fazla kaynak yaratılabileceği, büyümeden nasıl daha fazla pay alınacağı gibi konular olur. İş yapış biçimleri, genel gider yapıları, verimlilik gibi konuların sorgulanması ikinci plana kalır. Kriz, beklenmedik bir değişim olarak nitelendiğinden, sürpriz kavramını da içerir. Sürpriz ise insanların alışkanlarını değiştirebilmeleri için önemli bir girdidir.
Kriz ile karşılaşıldığında öncelikle yöneticinin kendisinin ve çevresinin moralini yüksek tutması önemlidir. Gelecek ile ilgili umudunu yitirenlerin, bugünkü sorunlara çözüm üretecek yenilikçilik ve kararlılığı sergilemesi güç olur. Dünya üzerinde yaşamlarını en uzun süre sürdürebilen türlerin ortak özelliği güçlü olmaları değil, değişen şartlara uyum sağlayabilme yetkinlikleri olduğu unutulmamalı.
Öncelikle, her şirketin farklı birer genel gider, değişken gider yapısı olduğunu ve değişen piyasa şartlarında mevcut yapının ideal yapı olma olasılığının çok düşük olduğu değerlendirilmelidir. Bu değerlendirme, değişen şartların kendi şirketimizi hem rakiplere göre hangi alanlarda göreceli olarak avantajlı duruma getirdiğini, hem de dezavantajlı olduğumuz konularda hangi hızda ne gibi değişiklikler yapmamız gerektiğini ortaya koyar
Kriz, aynı zamanda yüksek fiyatları nedeniyle eskiden elde edilmesi güç varlıkları edinmek için de bir fırsat olabilir. Özellikle, krize yüksek borçlulukla yakalanan şirketler, ellerinde bulunan bazı varlıkları, pazarları satmak durumunda kalabilirler. Bu açıdan proaktif bir yaklaşımla, stratejik olarak kendi şirketiniz için önemli bulduğunuz varlıkları satın almak üzere harekete geçme konusu da kriz dönemlerinde değerlendirilmesi gereken konular arasındadır.
Kriz dönemleri müşteri ilişkilerini geliştirmek için de önemlidir. Zor dönemlerde yanında olduğunuz müşteriler kriz dönemini atlatabilirlerse, uzun dönemli müşteri haline gelirler. Örneğin, Türkiye’de banka satın alan birçok yabancı banka devletleştirildikleri için odaklarını Türkiye’den uzaklaştırdıkları bir ortamda piyasayı ve müşterileri yakından tanıyan Türk bankalarının pazar paylarını kalıcı olarak artırma fırsatları doğmaktadır. Benzer şekilde, nakit durumu güçlü şirketler tedarikçilerinden önemli iskontolar alabilirler. Müşterilerinden tahsilatta zorlanıldığında, o müşteriyi kaybetmek yerine bazı hizmetleri müşteriye yükleyerek daha çok değer yaratmak mümkün olabilir.