Hıristiyanlarda evlenen kız, erkeğe drahoma öder. Bunun Eski Yunan’dan kaldığını Eflâtun‘un mektuplarından öğrenmekteyiz. Drahoma önceden ilan edilir. Drahoması yüksek kız çirkin bile olsa, talipleri parlak olur. Yunanistan‘a bir seyahatimde buradaki bir arkadaştan Yunan nüfusunun giderek azaldığını öğrendim de sebebini sordum. “Bizde drahoma âdeti hâlâ sürer. Gençler dilediğince yaşar. Madem bir defa evleneceğim, drahoması yüksek kız alayım der. Bunun için kızlar bekler, yaşları geçer. Evlendikleri zaman bir çocukları ya olur, ya olmaz” diye cevap verdi. Drahoma âdeti Yahudilere de geçmiştir. Bizim babaannenin gelinliğini diken Raşel adında bir Yahudi kadıncağız, kendi gibi yaşı geçkince kız kardeşi ile otururmuş. Vaktiyle güzelce olduğu anlaşılan bu kadına bu kadar marifetli ve güzel oldukları halde niye evlenmediklerini sorunca drahomaları olmadığı için kimsenin almadığını öğrenmiş. Kadıncağız âh edip, “Sizin âdet iyi, bizim âdet kötü!” dermiş.
ERMENİ GELENEKLERİ
1876 senesinde Anadolu’yu baştan başa dolaşan İngiliz subayı Frederick Burnaby, Ermenilerin damattan para aldığını görünce şaşırmış; bunun üzerine Karakiliseli (Ağrılı) bir Ermeni kendisine şöyle demiştir: “Kızlarımız evlendiği zaman, hizmetinden mahrum kalırız. Kocanın, bu kaybımızı karşılaması gerekir. Avrupalılar kızlarını okutur, ama o kızlar temizlik ve yemek pişirmeye yaramaz. Evlendikleri zaman babaları bir şey kaybetmez. Tam aksine kızlarının yemeği ve giyimi için artık para ödemeyecekleri için kazançlı çıkarlar. Bir kocaya, yararsız bir yük üstlendiği için, bir şey vermek haktır.”
İslâmiyette evlenecek erkek kadına mehr adıyla para veya mal verir. Nikâhta mehr konuşulmasa, hatta mehr verilmeyeceği kararlaştırılsa bile kadın mehre hak kazanır. Kadının âilesinin değil, bizzat kadının hakkıdır. Eski cemiyetlerin çoğunda, ezcümle Yahudîlikte de vardır.
İSLAM ÜLKELERİNDE GELENEKLER
Mehrin değeri 10 dirhem gümüşten (5 gr altın) az olmaz. Hazreti Peygamber zamanında bununla iki koyun alınırdı. Kimsesiz bir kadın, birini sağıp içer; yünleriyle diğerinin sütünü satıp diğer zarurî ihtiyaçlarını alabilir. Nikâhın sıhhati için, mehrin konuşulması şart değildir. Dolayısıyla bunu bir satış bedeli olarak görmek isabetsizdir. Mehr, evliliğin düzenli ve mutlu olarak devam etmesi, kadının hak ve hürriyetlerinin korunması, kötü niyetli erkeğin elinde oyuncak olmaması içindir. Mehr parasını ödemek, ayrıca çocuklarına nafaka vermek, yeniden evlenmek için yeni mehr ödemek korkusundan dolayı erkek zevcesini kolay kolay boşayamaz. Boşanmanın fazla olduğu yerlerde mehr yüksek tutulur. Meselâ Arabistan‘da umumiyetle kadına mehr olarak bir ev verilir. Üstelik zevcesini boşayan erkeğe kimse kız vermek istemez. Bu sebeple kolay olduğu halde tarihte İslâm beldelerinde boşanma vak’aları çok nâdirdir.