Mustafa ARSLAN
Köşe Yazarı
Mustafa ARSLAN
 

KÖY GÖÇÜREN DEĞİL İNŞA EDEN KAZANÇLIDIR

Geçtiğimiz günlerde bir meslektaşım ile sohbet ediyoruz. Gazetecinin sohbeti sizin de anladığınız gibi gazetecilik ve gazeteciliğin sorunları ile ilgilidir. Hani derler ya.. Bir dokun bir ah işit diye meslektaşım    da diğer meslektaşlarım gibi adeta dert küpü, hemen önündeki kağıda gazeteciliğin geldiği sorunların çığ gibi büyüdüğünü gösterme adına kısa bir değerlendirme yaparak sözlerine devam etti. Ben gazete sahibi olarak gerek gazetenin yaşaması gerek çalışanların ücretini ve buradan evini geçindirme telaşı içindeki gününü buraya bağlayan insanları düşünmek zorundayım. Her ay cebimden belli bir parasal kaynak ayırarak yoluma devam etmek zorundayım. Bunun nedenini sen daha iyi biliyorsun dedi. Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu desteği ile yerel basının yönetilenin sesi, yönetenin sağduyusu konumunda olduğuna dikkat çekilen mektupta, "Basınımız, resmi ilanlar başta olmak üzere üst üste yığılmış bir dizi sorunla boğuşuyor. Yerel basın kuruluşlarımız ve bu kuruluşların çalışanları ağır ekonomik sorunlarla karşı karşıya. Bulunmaktadır. Öncelikler açısından merkezi hükümette, bürokrasinin merkez teşkilatlarında ve yaygın basında, ise yerel basına karşı olan çarpık bakış açısının değişmesine ve ekonomik sorunların en aza  indirilmesine ve çözülmesine ihtiyaç var" çağrısında bulunuldu. Beklentilerin karşılığı olarak Anadolu basın kuruluşları ne alabilir bu mektubun kimlere ve nereye ulaşacağına bağlıdır. Dönemin başbakanı Süleyman Demirel’e iki arkadaş İlkokul yıllarında son sınıfta okurken bizim okuyabilmemiz için mektup yazdık. Yanlış adres yazılı mektup Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne dilekçe kemre komisyonuna gitmiş ve bize cevap olarak dilekçemizin 102 numara ile sıraya alındığına dair bir telgraf geldi okulda sınıfımız içinde öğretmenimiz tarafından teslim edildi. Ama sonrası işte o belli değil, benim burada anlatmaya çalıştığım bu güne endeksli sorgulama değil açıkçası cemiyetlerin sorunlarına çare aradığı bu girişimlerinin cevap bulup bulmayacağıdır.   Anadolu basını bu güne kadar kendi sorunları içinde çok sıkıntı çekti. 1960’lı yıllarda her ilde olmasa bile devlet matbaaları vardı. Yerel basına destek amaçlı günlük mevkuteleri bu matbaalarda çok az bir ücret karşılığı basılırdı. Ayrıca gazete kağıdı 50 parasal kaynakla desteklenerek teşvik edilirdi. Günümüzde ise ulusal kağıt sanayimiz çökmüş her şey döviz karşılığı dışarıdan sağlanır hale gelmiştir. Tabiri caiz ise döviz öksürse biz hastalanıyoruz. Bugün ülkemizde gazeteci olmak gazete çıkarmak artık karşılıksız cebinden sokağa para atmaktır. Teknolojinin kıskacı ile İnternet üzerinden gazetecilik de Dünya ölçeğinde yaygın hale gelmektedir. Ama halen siyaset erki de dahil gerekli kanunları çıkarmadan yana değil bu konuda en ufak bir hareketleri dahi görülmüyor. Basının desteklenmesi açısından yapılacak çalışmalar yine yerel kaynaklar tarafından bu konuda verilecek destektir. Bunun lokomotifi de başta birçok kurum ve kuruluşu bünyesin de bulunduran en azından üyesi konumunda olmasından dolayı sistemi kurgulamakta ve etkileşim yoluyla çözüm noktasında düşünülmelidir. Evet bazı kurum ve kuruluşlar destek konusunda yeterli olması bile çaba göstermektedir. Ülkemizin son birkaç yılda yaşadığını ekonomik sorunların içinde en çok mağdur olan sektör basın kuruluşlarıdır. Kabul edilecek bir değerlendirme ile sorunun tartışılması gerekmektedir. Basın kuruluşları olarak kapıya kilit vurmamız halinde en büyük tehdit ve tehlike de bir başka şehirden gelip burada basın konusundaki eksiği bir başkaları kapatmaya kalkışırsa ben size bu hizmeti vereceğim diye kapınıza gelirse o zaman bu kent için bu kentin insanları için bu aynı zamanda zulümdür.  
Ekleme Tarihi: 18 Eylül 2019 - Çarşamba

KÖY GÖÇÜREN DEĞİL İNŞA EDEN KAZANÇLIDIR

Geçtiğimiz günlerde bir meslektaşım ile sohbet ediyoruz. Gazetecinin sohbeti sizin de anladığınız gibi gazetecilik ve gazeteciliğin sorunları ile ilgilidir. Hani derler ya.. Bir dokun bir ah işit diye meslektaşım    da diğer meslektaşlarım gibi adeta dert küpü, hemen önündeki kağıda gazeteciliğin geldiği sorunların çığ gibi büyüdüğünü gösterme adına kısa bir değerlendirme yaparak sözlerine devam etti. Ben gazete sahibi olarak gerek gazetenin yaşaması gerek çalışanların ücretini ve buradan evini geçindirme telaşı içindeki gününü buraya bağlayan insanları düşünmek zorundayım. Her ay cebimden belli bir parasal kaynak ayırarak yoluma devam etmek zorundayım. Bunun nedenini sen daha iyi biliyorsun dedi.
Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu desteği ile yerel basının yönetilenin sesi, yönetenin sağduyusu konumunda olduğuna dikkat çekilen mektupta, "Basınımız, resmi ilanlar başta olmak üzere üst üste yığılmış bir dizi sorunla boğuşuyor. Yerel basın kuruluşlarımız ve bu kuruluşların çalışanları ağır ekonomik sorunlarla karşı karşıya. Bulunmaktadır. Öncelikler açısından merkezi hükümette, bürokrasinin merkez teşkilatlarında ve yaygın basında, ise yerel basına karşı olan çarpık bakış açısının değişmesine ve ekonomik sorunların en aza  indirilmesine ve çözülmesine ihtiyaç var" çağrısında bulunuldu.

Beklentilerin karşılığı olarak Anadolu basın kuruluşları ne alabilir bu mektubun kimlere ve nereye ulaşacağına bağlıdır. Dönemin başbakanı Süleyman Demirel’e iki arkadaş İlkokul yıllarında son sınıfta okurken bizim okuyabilmemiz için mektup yazdık. Yanlış adres yazılı mektup Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne dilekçe kemre komisyonuna gitmiş ve bize cevap olarak dilekçemizin 102 numara ile sıraya alındığına dair bir telgraf geldi okulda sınıfımız içinde öğretmenimiz tarafından teslim edildi. Ama sonrası işte o belli değil, benim burada anlatmaya çalıştığım bu güne endeksli sorgulama değil açıkçası cemiyetlerin sorunlarına çare aradığı bu girişimlerinin cevap bulup bulmayacağıdır.

  Anadolu basını bu güne kadar kendi sorunları içinde çok sıkıntı çekti. 1960’lı yıllarda her ilde olmasa bile devlet matbaaları vardı. Yerel basına destek amaçlı günlük mevkuteleri bu matbaalarda çok az bir ücret karşılığı basılırdı. Ayrıca gazete kağıdı 50 parasal kaynakla desteklenerek teşvik edilirdi. Günümüzde ise ulusal kağıt sanayimiz çökmüş her şey döviz karşılığı dışarıdan sağlanır hale gelmiştir. Tabiri caiz ise döviz öksürse biz hastalanıyoruz. Bugün ülkemizde gazeteci olmak gazete çıkarmak artık karşılıksız cebinden sokağa para atmaktır. Teknolojinin kıskacı ile İnternet üzerinden gazetecilik de Dünya ölçeğinde yaygın hale gelmektedir. Ama halen siyaset erki de dahil gerekli kanunları çıkarmadan yana değil bu konuda en ufak bir hareketleri dahi görülmüyor.

Basının desteklenmesi açısından yapılacak çalışmalar yine yerel kaynaklar tarafından bu konuda verilecek destektir. Bunun lokomotifi de başta birçok kurum ve kuruluşu bünyesin de bulunduran en azından üyesi konumunda olmasından dolayı sistemi kurgulamakta ve etkileşim yoluyla çözüm noktasında düşünülmelidir. Evet bazı kurum ve kuruluşlar destek konusunda yeterli olması bile çaba göstermektedir. Ülkemizin son birkaç yılda yaşadığını ekonomik sorunların içinde en çok mağdur olan sektör basın kuruluşlarıdır. Kabul edilecek bir değerlendirme ile sorunun tartışılması gerekmektedir. Basın kuruluşları olarak kapıya kilit vurmamız halinde en büyük tehdit ve tehlike de bir başka şehirden gelip burada basın konusundaki eksiği bir başkaları kapatmaya kalkışırsa ben size bu hizmeti vereceğim diye kapınıza gelirse o zaman bu kent için bu kentin insanları için bu aynı zamanda zulümdür.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve burdurilkadim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.