Biliyorsunuz. Isparta’mızın trafik kodu 32. Tesadüf müdür bilinmez. Tarihi süreç içinde 32 sanatın geliştiğini yazıyor Isparta tarihçisi Böcüzade.
Tarihçi Böcüzade’ ye göre, 32 Sanatın, birincisi Ziraat (Tarım) mış.
“..Üç tek öküz, bir eşek, 2 - 3 saban demiri ve bunların ağacı, boyunduruk, zevle, bağlama kayışı, övendire, heybe, torba, çuval, kalbur, döven tahtaları, iki kağnı ve bunların malzemesi hep yerli imalâttı.. Müslim (Müslüman) çocukları Rum zanaatçılarından bir meslek kapsalar hemen din tüccarları buna engel oluyordu” diyor tarihçi Böcüzade.
Eğirdir Nis adası kiliseleri Başpapazı, Lozan Mübadil göçünden sonra Yunanistan Pire’de -Orta Asya'nın Pisidia Adası Derneği’ni kuran "Aziz Vassilios Anargyros" ile ”Isparta Metropoliti Yerasimos Çentelidis ile birlikte1921’de Uluborlu’da yapılan geleneksel bir güreş müsabakasında Isparta tarihçisi Böcüzade ile karşılaşırlar.
Papaz Vassilios aslen Eğirdir Nis adalıdır. Uluborlu’da 1913’lerde soba imalatçısıdır. İmal ettiği sobaları hiçbir Isparta bölgesinden kimsecikler alıp kullanmazlar. Konya’ya ve Eğe adalarına satışı yapılır. Tarihçi, Isparta Belediye Başkanı Böcüzade “Isparta Tarihi Notlardan” adlı orijinal Osmanlıca lisanıyla yazdığı hatıralarında:
“Dini İslâmı hiç anlamamış biraz kitabın yüzünden ezbere, akıl yürütmeden bir şeyler okuyup işi kurtaran din adamı gözüken bazı şahıslar memleket ekonomisini, ticaretini karışır olmuşlar. Bir papaz Uluborlu’da soba imal etti diye İslamların soba alıp kullanmalarını “günah” saymışlar. Oysaki aynı birkaç şahıs hasta olduklarında Ispartalı Rum doktoru Veremiye Vasili efendinin yaptığı ilaçla tedavi oluyorlar. Kendi çelişkilerini düşünemiyorlar” demekte.
Tarihçi Böcüzade devamla: ”… İlerlememizi engel olan halka yanlış nasihatte bulunan din simsarları hakkında şöyle diyorum: Vilâyet merkezinde, Isparta sancağında1311 (M/1894) senesi Temmuzunda Isparta Belediye Başkanlığı bana verildi. ilk işim din adına ahkâm kesen, dini İslam’da yeri olmayan yalan yanlış açıklamalar yaparak, toplumsal terakkiye (yeniliğe) ilerleyişe engel olan bu simsarlarla ( dini kullanan tüccarları, muskacılar, üfürükçüler..) insanlarla uğraşmak oldu..
Isparta ve Burdur Rum sanatkârlarından başka Müslüman sanatçıların yapmadıkları İkinci san' at olan Çizmecilik, Yemenicilikti. Mestçilik, papuççuluk (kunduracılık), tabaklık, ı demircilik, çilingirlik, kalaycılık. Cezvecilik, duvarcılık, dülgerlik ve marangozluk, dokumacılık ve boyacılık.
Terzilik ve kürkçülük, çulculuk, kilimcilik, semercilik, keçecilik, saraçlık, on altıncısı kaltakçılık (eğer iskeleti yapma) kerestecilik ve kireççilik, kuyumculuk, bakırcılık. Nalbantlık, nalçacılık, kasaplık, ekmekçilik, helacılık, kebapçılık.
Yirmincisi mumculuk, yağcılık, bakkallık, yazıcılık, mücellitlik (cilt işleri) , berberlik, çubukçuluk (tütün ) ve tenekecilik, lüle, testi, ibrik, çanak çömlek, tuğla ve kiremit yapıcılık, otuzuncusu:
Bahçıvanlık. Otuz birincisi değirmencilik, otuz ikincisi attarlık denilen baharat satıcılığı idi
(Eczacı ve Hekimler de bu sınıfa girerdi).
1894’e kadar hep bunları Isparta, Uluborlu, Eğirdir Nis, Barla, Gönen Rumları yaparken; bu tarihten sonra Böcüzade’ nin gayretleriyle Müslümler yapmaya başlarlar. “Bundan dolayı din adamlarının hükümranlık güçleri zayıfladı” diyor Tarihçi Böcüzade.
Isparta tarihçisi Böcüzade ve soba yapımcısı Hristiyan din adamı Aziz Vassilios Anargyros arasında söz konusu bu meslekler hakkında Uluborlu’daki güreş esnasında, Uluborlu Güreş Yeri’nde konuşulur. (Yunanistan Pire Orta Asya'nın Pisidia Adası Derneği "Aziz Anargyros" anıları 1961dergi yayınından.) Konuşma esnasında kilim, kumaş, keçe yapımı dâhil eski çok az Oğuz Türklerinden kalma mesleklerin Türklere ait olduğunu, Selçuklu ve Osmanlı’da söz konusu meslekleri icra eden, ticaretini yapan Müslüman sanatkârlara karşı dini çevrelerin karşı çıktıklarını konuşurlar.
Bu tür niyeti pek belli olmayan kişilerin din adına söylediklerine bakılırsa; sadece Müslümanların tarım ve hayvancılık işinden başka bir mesleği icra etmelerini istememişler. Hatta Türklerin esas meslekleri olan keçecilik, dericilik, dokumacılık mesleklerini bile icra etmelerini karşı çıkmışlardır. Eli öpülecek din adamlarımız dışında kalan bazı şarlatanlar yüzünden memleketimizin geri bırakıldığını söylemek abartı olmaz zannederim .
İşte Avrupa’ya göre geri kalışımızın birkaç nedenin birincisi bu değil mi? Aynı tarihlerde Avrupalı bilim çevreleri Kilisenin baskılarına baş eğmemişler. Elektrikli tramvay, iletişimde Graham Bell' in telefonu, Edison’un meşhur akkor ampulü ve nice nice insanlığa ışık olacak icatlar yapılmış. Yeniliklere karşı çıkmak gibi bir görevi din adamlarının bazılarına kim verdi? Osmanlı’nın yıkılış nedenlerinden ilk ikisinden birisi; üzerlerine vazife olmayan bilimsel sanat ve icatlara karşı çıkan bazı din adamları ve buna bağlı da Yahudi Bankerlerin bize göre olumsuz çabalarıdır.
Yüce peygamberimizin yolunda giden din adamlarının elini öperiz.
İmkân verildiğinde Türk’ün neler yapabileceğini yakın zamanda Pandemi salgın sırasında Almanya’da bilimsel çalışma serbestliği bulan Türk asıllı Uğur Şahin ve Eşi Özlem Türeci hanımın daha doğrusu Türk’ün neler yapabildiğini dünya gördü. Yeter ki insanımızın önüne set çekilmesin. Büyük Atatürk’ün de dedikleri gibi Türk Milleti “zeki ve çalışkandır