Canda KALEMOĞLU
Köşe Yazarı
Canda KALEMOĞLU
 

SADDAM HÜSEYİN’İN KORKU İMPARATORLUĞU

Saddam Hüseyin; Irak’ın Tikrit kentinin El Avja köyünde dünyaya geldi. Daha doğmadan babası ve ağabeyleri ölen Saddam’ın annesi yokluk içinde tek başına kalmıştı, bu yüzden “direnen” anlamına gelen Saddam ismini koymuştu kalan tek oğluna. Daha sonra tüm dünya onu Saddam Hüseyin olarak tanıyacaktı. Yokluktan dolayı oğluna bakamayan annesi onu dayısının yanına verdi. Dayısı Irak ordusunda askeri görevdeydi. Saddam’ın düşünce yapısı birazda dayısından etkilenerek şekillendi. Büyüyen Saddam ;Arapları bir araya getirerek tek ulus olarak yeniden tarih sahnesine çıkartmak gibi bir politika gütmeye başladı. Bunu da daha önce Suriye de ortaya çıkan ve açılımı “Arap Yeniden Diriliş Partisi” olan BAAS (direniş) düşüncesi ile aynı amacı taşıyordu. BAAS Irak ta gençler arasında yayılmaya başlayınca Saddam da bu parti de 3 yıl önemli görevler üstlendi en önemli görevi ise Irak Lideri Kasım’ı suikast sonucu öldürmek bunda başarısız olunca Mısır a sürgün edildi fakat daha önce de hayranlık duyduğu Mısır onun kendini daha da geliştirmesine neden oldu ve onun başaramadığı suikastı BAAS başarınca ülkede de yönetim değişince kendi ülkesine geri döndü ve süper yetkiler ile donatıldı. Böylece Korku İmparatorluğu üzerine kuracağı politikası ile Saddam Devri başlamış oldu. 1979 da Irak cumhurbaşkanı Bekr sağlık nedenleri yüzünden istifa edince devletin başına Saddam getirildi. Saddam bu görevi yanı sıra ; askeri konsey, parti genel sekreterliği ve başbakanlık makamlarını da kendisine bağlayarak “ Tek Adamlığını” ilan etti. Saddam’ın bu yükselişi Arap devletlerini haliyle tedirgin etti Saddam bu olayı BAASçılığa bağlayarak şu şekilde yumuşatmıştır: “ Arap birliğinin herhangi bir Arap ülkesinin yerel ve ulusal özelliklerinin ortadan kaldırılması yoluyla gerçekleşmemesi gerektiği ve ortak bir kardeşçe görüşle elde edilmesi gerektiğine inanıyorum.” Deyip asıl amacının aslında Arap devletleri olmadığını bir iç devrimle çalkalanan İran olduğunu vurgulamıştır. Bu dönemde Saddam’a her şey altın tepside sunuluyordu çünkü İran ABD ile rehin krizi yaşıyordu ve İran ile SSCB yardım konusunda sıkıntılar yaşıyorlardı. Saddam da gerekçe göstermeden İran’ a saldırdı. ABD Saddam’ destek verdi SSCB ise tarafsızlığını ilan etti. Buna rağmen uzun yıllar İran ile savaş devam etti ve iki ülkenin ekonomisi fazlasıyla yıprandı. Sonuç iki ülkede eski sınırlarına dönüp ateşkes imzaladı. Ekonomisi fazla bozulan Saddam ise yönünü küçük bir devlet olan Kuveyt’e çevirdi işte burada ABD ile ilişkileri bozuldu ve yanında olan ABD karşısında yer almaya başladı. ABD Suudi Arabistan ile birlikte hareket edip Kuveyt’ Saddam işgalinden kurtardılar. ABD de yaşanan 11 Eylül olayları sonrası gözler tekrar Saddam’a çevrildi ve Saddam’ın Irak ta kitlesel imha silahları ürettiği düşünüldüğü için batı kamuoyunda Saddam hedef tahtasına oturtuldu. Tüm bunlara rağmen ABD nin kendisine büyük bir darbe yapmayacağını düşünen Saddam ülkesi işgal ediliyorken kendisi “ Defol Git Lanetli” adlı romanını yazmakla meşguldü. 6 ay saklanan Saddam en son kendi doğduğu köyde bulundu ve mahkemeye çıkartıldı. Yaptığı tüm zulümlerin yanı sıra en somut örnek Kürtlere yönelik gerçekleştirdiği Halepçe Katliamıydı. Hiroşima ve Nagazaki’ den sonra 20. Yy ın en büyük kimyasal saldırısı olarak tarihe geçen Halepçe Katliamı binlerce Kürdün ölmesine neden oldu. Kürtlerin ayrılıkçı hareketleri nedeniyle bunu gerçekleştirdiğini savundu fakat binlerce kişinin ahı onun ipte sallanmasına neden oldu. 30 Aralık 2006 da Kurban Bayramı’nın birinci günü tüm dünyanın gözü önünde asılarak idam edildi. Eli kanlı diktatör ölmesine rağmen hala ülkesinde barış tam anlamıyla sağlanmış değil. Sonuç olarak: ABD’nin yarattığı bir oyuncuyu tekrar ABD’nin yok ettiği görüşü yanlış olmasa gerek.  
Ekleme Tarihi: 11 Eylül 2021 - Cumartesi

SADDAM HÜSEYİN’İN KORKU İMPARATORLUĞU

Saddam Hüseyin; Irak’ın Tikrit kentinin El Avja köyünde dünyaya geldi. Daha doğmadan babası ve ağabeyleri ölen Saddam’ın annesi yokluk içinde tek başına kalmıştı, bu yüzden “direnen” anlamına gelen Saddam ismini koymuştu kalan tek oğluna. Daha sonra tüm dünya onu Saddam Hüseyin olarak tanıyacaktı.

Yokluktan dolayı oğluna bakamayan annesi onu dayısının yanına verdi. Dayısı Irak ordusunda askeri görevdeydi. Saddam’ın düşünce yapısı birazda dayısından etkilenerek şekillendi.

Büyüyen Saddam ;Arapları bir araya getirerek tek ulus olarak yeniden tarih sahnesine çıkartmak gibi bir politika gütmeye başladı. Bunu da daha önce Suriye de ortaya çıkan ve açılımı “Arap Yeniden Diriliş Partisi” olan BAAS (direniş) düşüncesi ile aynı amacı taşıyordu. BAAS Irak ta gençler arasında yayılmaya başlayınca Saddam da bu parti de 3 yıl önemli görevler üstlendi en önemli görevi ise Irak Lideri Kasım’ı suikast sonucu öldürmek bunda başarısız olunca Mısır a sürgün edildi fakat daha önce de hayranlık duyduğu Mısır onun kendini daha da geliştirmesine neden oldu ve onun başaramadığı suikastı BAAS başarınca ülkede de yönetim değişince kendi ülkesine geri döndü ve süper yetkiler ile donatıldı. Böylece Korku İmparatorluğu üzerine kuracağı politikası ile Saddam Devri başlamış oldu.

1979 da Irak cumhurbaşkanı Bekr sağlık nedenleri yüzünden istifa edince devletin başına Saddam getirildi. Saddam bu görevi yanı sıra ; askeri konsey, parti genel sekreterliği ve başbakanlık makamlarını da kendisine bağlayarak “ Tek Adamlığını” ilan etti.

Saddam’ın bu yükselişi Arap devletlerini haliyle tedirgin etti Saddam bu olayı BAASçılığa bağlayarak şu şekilde yumuşatmıştır: “ Arap birliğinin herhangi bir Arap ülkesinin yerel ve ulusal özelliklerinin ortadan kaldırılması yoluyla gerçekleşmemesi gerektiği ve ortak bir kardeşçe görüşle elde edilmesi gerektiğine inanıyorum.” Deyip asıl amacının aslında Arap devletleri olmadığını bir iç devrimle çalkalanan İran olduğunu vurgulamıştır.

Bu dönemde Saddam’a her şey altın tepside sunuluyordu çünkü İran ABD ile rehin krizi yaşıyordu ve İran ile SSCB yardım konusunda sıkıntılar yaşıyorlardı. Saddam da gerekçe göstermeden İran’ a saldırdı. ABD Saddam’ destek verdi SSCB ise tarafsızlığını ilan etti. Buna rağmen uzun yıllar İran ile savaş devam etti ve iki ülkenin ekonomisi fazlasıyla yıprandı. Sonuç iki ülkede eski sınırlarına dönüp ateşkes imzaladı. Ekonomisi fazla bozulan Saddam ise yönünü küçük bir devlet olan Kuveyt’e çevirdi işte burada ABD ile ilişkileri bozuldu ve yanında olan ABD karşısında yer almaya başladı. ABD Suudi Arabistan ile birlikte hareket edip Kuveyt’ Saddam işgalinden kurtardılar.

ABD de yaşanan 11 Eylül olayları sonrası gözler tekrar Saddam’a çevrildi ve Saddam’ın Irak ta kitlesel imha silahları ürettiği düşünüldüğü için batı kamuoyunda Saddam hedef tahtasına oturtuldu. Tüm bunlara rağmen ABD nin kendisine büyük bir darbe yapmayacağını düşünen Saddam ülkesi işgal ediliyorken kendisi “ Defol Git Lanetli” adlı romanını yazmakla meşguldü.

6 ay saklanan Saddam en son kendi doğduğu köyde bulundu ve mahkemeye çıkartıldı. Yaptığı tüm zulümlerin yanı sıra en somut örnek Kürtlere yönelik gerçekleştirdiği Halepçe Katliamıydı. Hiroşima ve Nagazaki’ den sonra 20. Yy ın en büyük kimyasal saldırısı olarak tarihe geçen Halepçe Katliamı binlerce Kürdün ölmesine neden oldu. Kürtlerin ayrılıkçı hareketleri nedeniyle bunu gerçekleştirdiğini savundu fakat binlerce kişinin ahı onun ipte sallanmasına neden oldu.

30 Aralık 2006 da Kurban Bayramı’nın birinci günü tüm dünyanın gözü önünde asılarak idam edildi. Eli kanlı diktatör ölmesine rağmen hala ülkesinde barış tam anlamıyla sağlanmış değil.

Sonuç olarak:

ABD’nin yarattığı bir oyuncuyu tekrar ABD’nin yok ettiği görüşü yanlış olmasa gerek.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve burdurilkadim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.