Her şey, Osmanlı son dönemlerinde başladı. iyi yetişmiş ve fakat, stratejik şuur verilememiş Osmanlı aydınlarının "Masonlaştırılması" ve Yahudi bankerler tarafından desteklenmesi boşa değildi… Yaklaşık 200 yıllık bu süreçte; yenilgilerin ve kayıpların ardı arkası kesilmedi...
Yenilgilerimizin devamının sağlanmasını sağlamayı hedefleyen Masonluk, (Locaları kapattıran kısa bir Atatürk dönemi hariç) sessizce gelişti...
Her dönemin günlük ve taktiksel gündemleri içinde Masonluğun-Siyonizm’in gelişimine ve stratejik kazanımlarına dikkat etmedik…
Masonluğun gizli elleriyle; borç almaya ve emir almaya alıştırıldık… Mason Celal Bayar’ın fonksiyonunu fark edemeyen Menderes ve ekibi, Marshal yardımını kabul ederek, üretimden vazgeçmenin kapısını araladı...
İnönü döneminde hazırlanan "1949 Fulbrayt anlaşması" ile eğitimimizi ABD'ye teslim ederek; "Kendimizi inkar" ve "Ben Merkezci" bir yola sokulduk… Ve haramı helal, helali haram sayan "Magazinel toplum" haline dönüştük…
Beynelmilel emperyalizmin aradığı toplumsal yapı da zaten bu idi…
İşte "Beka" meselesi de burada doğdu...
SORUN, BÜYÜK FOTOĞRAFI GÖREMEMEK VE STRATEJİK DÜŞÜNEMEMEKTİR.
Sonuncusu Yeni Zelenda olayı ve BOP olaylar zinciri; adı "Şark meselesi" ve "Kürdistan" taktikli "Büyük İsrail" olan, Türkiye odaklı büyük stratejik fotoğrafın parçalarıdır.
Ancak, ne yazık ki; II.Abdülhamit'ten bu yana bizim, büyük fotoğrafa bakma ve stratejik düşünme kabiliyetimiz yok oldu...
Onun yerine; başımıza bir felaket geldiğinde "Kabarma", “Slogan”, "Hamaset" ve “Başkalarını suçlama” söylemlerimiz gelişti...
NE YAPMALIYIZ?
Türkiye'nin, tüm stratejilerin odak noktası olduğunu artık görmeli ve gereğini süratle yapmaya başlamalıyız!..
Bu anlamda; tabii ki en başta ve en hızlı şekilde EĞİTİMDEN başlamalıyız. “Biz” olmayı engelleyen zincirlerden kurtulmayı sağlayacak altyapıyı ve politikaları temin etmeliyiz. En etkili şekilde, “Değerler ve kimlik” kazandıracak örgün ve yaygın eğitime ulaşmalıyız.
Bunun için, “Enderun” ve “Köy Enstitüleri” başlangıç noktası olabilir. Yine; “Köy Odaları” ve “Ahilik” yapılanmaları modernize edilerek ve etkin sistemler olarak hayata geçirilmelidir.
Eğitimden sonra “Milli Ekonomi” ve “Milli Dış Politika” konuları, stratejik ve beka temelli olarak ele alınmalıdır.
Ekonomi için, 1924 İzmir İktisat Kongresi kararları ile dış politika için, Atatürk’ün “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” anlayışı ve “Dostunu, düşmanını bilmek”, hareket noktası olabilir…
Bir, çok önemli konu da; Masonluğa karşı bilgi, bilinç ve direnç geliştirmektir…
Tabii ki, Siyaset metodu olarak sürdürmeye devam ettiğimiz ve gayeye varmak için her yolu mübah sayan “Makyavalizm” ”den acilen vazgeçmeliyiz…
Yerel yönetimler olarak ise;
1 Nisan’dan sonra, bu genel çerçeve temelli bir anlayış ve yapılanmayı süratle ve planlı bir şekilde, ehil kadrolarla gerçekleştirme yoluna girmeliyiz…
YENİ ZELENDA BAŞBAKANI VE DERS
Kanlı terör saldırısının ardından Yeni Zelandalıları başta Başbakanları Jacinda Ardern olmak üzere takındıkları insani tavır, Haçlı bağnazlığının önünü kesme etkinliği oluşturmuştur…
Bundan böyle her Müslüman; tutum ve davranışıyla, ahlakıyla, yaşantısıyla, şefkati ve merhameti ile sevgi ve saygısıyla İslam'ı en yüksek düzeyde temsil etmenin gayreti içinde olmalıdır…
"Ben güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim." buyuran Peygamberimizin örnek ahlakını temsil etmeye gayret etmeli. Öncelikle Müslümanlar başta olmak üzere, bütün insanlık İslam'da dirilmelidir…